Hipnozun Tarihi

136 7 0
                                    

Hipnoz, psikolojiye göre yapay bir yarı uyku hali. Hipnoz terimini ilk kez kullanan İskoç hekim James Braid, terimi Yunan mitolojisindeki uyku ilahının isminden alıyor. Braid'in hipnoz kelimesini kullanırken kaynak aldığı Yunan mitolojisindeki "Hypnos", kardeşi ölümün tanrısı Thanatos ise Hades'in ölüler diyarında yaşıyorlardı. Kanatlı bir genç olarak tasvir edilen Hypnos, yorgun insanların alınlarına sihirli değneği ile değerek, karanlık kanatlarıyla yelpazeleyerek ya da bir boynuz yardımıyla insanların üzerine uyku verici bir madde dökerek onlara uyku verirdi. Hypnos, tanrıları bile uyutacak güçteydi.


Farklı kültürlerde aslında hipnoz ya da trans hali, toplu halde yapılan ritüel ve törenlerde sık sık kullanılır. Örneğin Batı Afrika kökenli ruhçu-animist Vudu dininde inanlar, her akşam ve her sabah kırbaç darbeleriyle yüksek sesle dua ederek trans haline geçerler.


Gelenksel hipnoz yönteminin kökeni ise 18. yüzyılın sonlarına dayanıyor. Dr. F. Anton Mesmer, 1778'de Viyana'dan devrim yaratacak yeni bir tedavi yöntemiyle dönmüştü. Mesmer, hipnozu "mesmerizm" adını verdiği hayvansal manyetizmaya bağlamıştı. Kişiler arasın görünmez manyetik bir sıvıdan bahsetmişti. Bu sebeple de meslektaşları tarafından aforoz edilmiş hatta şarlatanlıkla suçlanmıştı.


Mesmer, seanslarında metal çubuklu ve içinde seyreltilmiş sülfürik asitten buharların çıktığı bir küvet kullanıyordu. Loş ışıklı, parfüm kokulu, hafif müzik olan bu kliniğe gelen dönemin ünlü isimleri, kırmızı pelerinli Mesmer'in kendilerini transa sokmasını beklerdi. Körlükten, göğüs hastalıklarına, romatizmadan ağır yanıklara kadar pek çok hastalığı bu yöntemle tedavi ettiği söylenir.


Aralarında Benjamin Franklin ve Lavoisier'in de bulunduğu bir bilim heyeti, Mesmer'in hipnoz yöntemine karşı toplanarak manyetizmanın kanıtlanamaz olduğu kararını aldı. Onlara göre tedavi yöntemi sadece hayal gücüydü. Mesmer, yöntemini kanıtlayamadığı için Paris'ten ayrıldı ama öğrencileri ve bazı sahne sanatçıları, onun yöntemini uzun süre kullanmaya devam etti.


19. yüzyılın sonlarında Fransız nörolog Jean Martin Charcot, hipnotize olmanın özel fizyolojik bir durum olduğunu belirtmiş. Bir dönem Charcot ile çalışan Freud, mesleğinin ilk yıllarında bilinçaltını açıklamakta yardımcı unsur olarak hipnozdan yararlanmıştı. Tabi o yıllarda hipnozun gerçekten tedavi edici olup olmadığı oldukça tartışıldı. Doktorlar, hipnozun sadece telkine yatkın gönüllerin hipnozcunun isteklerini gerçekleştirdiği bir hayal gücü yöntemi olduğunda ısrarcıydı.


Hipnozun gerçekliği ile ilgili tartışmalar hala devam ediyor. İnsanların hipnoz altındayken ve bilinçli hallerdeki beyin dalgalarının aynı olduğu tespit edilmiş. Aslında insanların meditasyon, cinsel ilişki, davul ritülleri veya konuşmayla telkine daha açık hale geldikleri doğru. Buna hipnoz denmez, diyenlerin sayısı da oldukça fazla.


Uzmanlar, kadınların erkeklere oranla daha iyi denekler olduğunu söylüyor. Ama tabii durum eğitim seviyesi, kültür ve toplumsal alışkanlıklara göre değişiyor. Kadınlar fal, astroloji gibi alanlara da daha ilgili olduklarından, telkin edilmeye açık halde olmaları toplumsal olarak olağan kabul ediliyor.


Medyada Dr. Anton Mesmer' in resmi var.





İLGİNÇ DEDİLER GELDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin