Tutank Amon'un Laneti

121 6 2
                                    

M.Ö. 1334-1315 yılları arasında yaşayan Tutank Amon, Eski Mısır'ın en genç yaşta ölen firavunuydu. 1922 yılında mezarını büyük bir tantanayla açarak onu 3300 yıllık uykusundan uyandıran en az üç düzine araştırmacı, bu olaydan çok kısa bir süre sonra ard arda hayatlarını kaybettiler.

Arkeoloji tarihinin en heyecan verici anlarından biri: Howard Carter yardımcısıyla birlikte Tutank Amon'un sandukasını açıyor. Ancak bu aceleci davranışı sonradan ona ve ekibine çok pahalıya mâl olacaktır.

Howard Carter, "Bugün kapıyı kırıp içeri gireceğiz" dediğinde bütün ekibi hem derin bir korku, hem de heyecan dalgası kapladı. Bir aydan bu yana süren yorucu kazının ardından, arkeoloji tarihinin en büyük keşiflerinden biriyle aralarında artık yalnızca bu devâsâ taş blok kalmıştı.

Gece yarısına kadar süren sabırlı çalışmalardan sonra, gün boyu taş bloğa belki binlerce kez vurmuş olan Mısırlı işçiler nihayet "altın vuruş"u yaptılar. Balyoz, son savruluşunda, hemen hemen 3300 yıldır içine hiç taze hava girmemiş olan odaya dalıverdi. Heyecandan boğulmak üzere olan Carter, büyük bir sabırsızlık içinde kapıda açılan deliği genişletti; içinden geçebileceği büyüklüğe getirince de elindeki fenerle yerin 16 metre altındaki mezar odasına daldı.

İlk izlenimleri olağanüstüydü. Başını nereye çevirse göz kamaştırıcı bir kraliyet hazinesinin parçalarıyla karşılaşıyordu. Başta taht olmak üzere, her biri som altından yapılmış olan bir sürü kişisel eşya odanın dört bir yanına özenle dizilmiş durumdaydı. Arkeoloji tarihinin -henüz hırsızlar tarafından yağmalanmamış- ilk firavun mezarına girme onuru, artık sonsuza dek kendisine aitti.

Ardından, köşede duran lahiti farkederek heyecan içinde yanıbaşına koştu. Çevresindeki duvarlar hiyerogliflerle donatılmış olan lahit, mükemmel biçimde yontulmuş bir kuvars bloğundan yapılmıştı. Genç firavun da içindeki altın bir sandukanın içinde, gömüldüğü günkü mühürlerine o ana dek hiç dokunulmamış bir hâlde yatıyordu. İngiliz araştırmacı, duvardaki hiyerogliflere üstünkörü bir göz attığında ise şu cümleyi okuyacaktı: "Ölüm, firavunların huzurunu bozanı kanatlarla katledecektir."

Sonra başını yeniden lahite çevirdiğinde, hemen baş kısmında som altından bir lamba gördü. Onun üzerinde de "Gizli odaya girilmesini önleyeceğim. Benim görevim ölüyü korumak" yazıyordu. Deneyimli bir arkeolog olarak, bu tehditkâr sözlerin eski Mısır mezarlarının içini düzenleyen rahiplerin mezar soyguncularına yönelik korkutma amaçlı geleneksel uyarıları olduğunu düşündü, ardında da dışarıda sabırsızlık içinde bekleşen ekibine seslendi: "Başardık! Dünya bugünü asla unutmayacak!"

Dünyanın gerçekten de hiç unutmayacağı ve sonradan sık sık tartışmaya açacağı o gün, takvimler 26 Kasım 1922'yi göstermekteydi. Eski Mısır'ın 16. firavunu Tutank Amon, ölümünden yaklaşık 3300 yıl sonra bütün kişisel hazineleri ve sırlarıyla birlikte yeniden gün ışığına çıkıyordu.

'Lanet' dalgası başlıyor
İngiliz arkeolog Howard Carter, 17 yaşından bu yana Mısır'da yaşayan, o tarihe dek yüzlerce kazıya katılmış deneyimli bir eski Mısır uzmanıydı. Tutank Amon mezarı kazısını da bu ülkede tesadüfen tanıştığı soylu ve maceraperest Lord Carnavaron'un sağladığı mâlî destek sayesinde gerçekleştirmişti. Carter'i tam 15 yıl boyunca büyük bir arkeolojik keşif yapması için sabırla finanse eden Lord, mezar odasına girildiği gün de onun yanındaydı. Bu büyük keşfi bir kaç gün içinde dünya medyasına duyuran ikilinin olaydan duyduğu büyük sevinç, kısa sürede yerini gerilime ve karşılıklı suçlamalara bıraktı. Yıllardır süregelen ve çevrelerindeki herkes açısından sarsılmaz gibi görünen bu dostluk bir anda bozulmuştu. Sonunda da oldukça şiddetli bir kavgayla yollarını ayırdılar. Mezarın açılmasından yalnızca dört ay sonra, kendine iyi bakan zinde biri olarak tanınan Lord Carnavaron, Kahire'deki Continental Savoy Oteli'nde âni bir komaya girerek öldü. İlk teşhis "kan zehirlenmesi" yönündeydi. Sonradan alınan bir haberle, Lord'un Kahire'den binlerce kilometre uzaktaki İskoçya'daki malikânesinde bulunan çoban köpeğinin de aynı dakikalarda titremeye başladığı ve kısa süre içinde öldüğü öğrenilecekti. Bu olay, İngiltere'de özellikle The Times gazetesinin kazı ve sonrasında olanları "Tutank Amon'un laneti" ifadesiyle başlığa çıkarmasına yol açtı.

Mısırlı yetkililer, kuvarstan oyulma lahiti ve mumyalanmış bedeni turistik kaygılarla Luxor'daki Krallar Vadisi'nde bırakılan Tutank Amon'un en az onun kadar ünlü altın maskı ve gösterişli sandukasını ise Kahire'deki Eski Mısır Müzesi'ne yerleştirmişler. Böylelikle Tutank Amon efsanesinin meraklılarının hem başkentteki müzeyi, hem de buradan yüzlerce kilometre uzaklıktaki mezarı ziyaret etmeleri amaçlanıyor.

Genç firavunun mezarıyla şu ya da bu biçimde teması olanların başına gelen âni ölümler, sonraki günler ve haftalarda da şaşırtıcı bir sıklıkla devam etti.

İLGİNÇ DEDİLER GELDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin