İNTİHAŞK

Telefon

"Bitmez bu gece,"
"Ötesi mi var? "

Bembeyaz bir odadaydım. Etrafta bir sandalye ve, arkası dönük bir kız vardı. Kız uzun bir beyaz elbise giymişti.

En sonunda dayanamayıp sandalye'ye oturdum. Orada ki kız bir anda bana döndü,
Büşra?,
karşımda ki kız, Büşraydı.

Yüzünü dikkatlice inceledim. Dudağı'nın kenarındaki kan kurumuştu. Üstelik gözleri şişmişti.

"Büşra, " dedim. Sesim titriyordu. Sandalyeden kalktım ve Büşra'nın yanına gitmek için adım attım. "Yaklaşma! " diye bağırdı. Orada öylece durdum.

"O zaman evde olsaydın, belki ben şuan yaşayacaktım. " durdu, bekledi. Ben ise sustum. Bir anda burnundan kanlar akmaya başladı. "Büşra yemin ederim böyle olacağını bilmiyordum. Bilsem evde du-" sözümü kesti, "Keşke o hissi dinleyip evde kalsaydın! " diye bağırdı. Sesi sanki her yerden geliyordu. Kulağımı kapattım, fakat sesi hala geliyordu.

"Her şey senin yüzünden oldu! " dedi. Ona bakmaya çalıştığım da kafasından kanlar akmaya başladığını gördüm. Bir süre sonra beyaz elbisesi kırmızıya dönüştü. Bir anda gözleri açık bir şekilde yere düştü. Çığlık attım.

Gördüğüm kabusun etkisi ile hızlıca yataktan kalktım. Hızlı nefesler alıp veriyordum, aşırı terlemiştim, üstelik ağlamıştım.

O sırada Eren kapıyı çaldı. Benden ses gelmeyince, "giriyorum, " dedi. Kapı açılınca Eren bana öyle baka kaldı. O kadar mı kötü görünüyordum?

"Eren su, su getirir misin?" dedim. Sesim aşırı boğuk ve halsiz çıkmıştı. Eren sanarım kabus gördüğümü anlayıp kafasını salladı ve hızlıca aşağı indi.

Aradan bir dakika sonra Eren yanıma geldi ve su dolu bardağı bana uzattı. Elim titreye, titreye bardağı aldım.

Eren bir yandan da bardağı düşürmemem için bardağı tutuyordu.

Su bitince Eren bardağı elimden alıp masaya koydu. "İyi misin? " diye sormayı da ihmal etmedi. Mükemmelim ya!

"iyiyim " dedim.
Yalan atma Gizem, senin iyi olmadığını ikiniz de çok iyi biliyorsunuz.
Sesim hala titriyordu. Kabusun etkisinden hala çıkamamıştım. " Bir duşa gir, belki kendine gelirsin. Bende kahvaltı hazırlayayım. " dedi. Kafamı salladım.

Yürürken düşmemek için bir yerlerden tutunmam gerekiyordu. Eren peşimden çantamı getirdi ve bana suyu ayarladı. Tebessüm etmeye çalıştım. En azından denedim. "Zorlama kendini, anlayabiliyorum bal. " dedi ve dışarı çıktı. Gittiği gibi de kapıyı kilitledim.

Üstümü hemen çıkarıp, çamaşır makinesine attım. O sırada bende sıcak suyun altına girdim.
Her şey benim yüzümdendi.
Haklısın Büşra.
Büşra'nın söyledikleri bir türlü kafamdan çıkmıyordu, duşta sıcak suyun altında öylece duruyordum. Sanki tüm o görüntüleri silebilecekmişim gibi, Büşra'yı geri getirebilecekmişim gibi.

Bir yirmi dakika sonra duştan çıktım, saç kurutma makinesi ile ilk önce tişörtlerimi kuruladım, üstüme giydikten sonra da saçlarımı kuruladım.

Ayna da kendim ile göz göze geldim. Aslında her şey bir ay önce daha güzeldi.
Eskiyi isteseniz de geri alamıyordunuz.

Çantam'ı alıp Eren'in odasına bıraktım. Daha sonra aşağıya indim. Eren kahvaltı masasına oturmuş öylece telefonuna bakıyordu. Geldiğimi görünce telefonunu bırakıp, "hoşgeldin, " dedi. Aynı şekilde bende "hoşbuldum, " dedim. Sesim aşırı soğuk çıkıyordu.