"Bir gün gülersek eğer, yoluna güller katayım. "
Yazardan ( Bir gün sonra )
Aysun,
İrem,
Mete,
Enes,
Kaan,
Ve
Akın.Hepsi Eren'in odasındaki camdan içeri'ye bakıyordu.
Eren amelıyattan çıkalı sekiz saat olmuştu. Gizem'in olduğu kat, kırmızı bölgede olduğu için doktor ve hemşireler dışında kimse giremiyordu. Aslında girebiliyorlardı. Fakat sessiz olmak şartıyla.
Gizem'in durumu ağırdı. Eren'in ise daha iyiydi.
Herkes Eren'in uyanmasını sabırsızlık ile bekliyordu.Eren bir anda gözünü hafiften açınca, Kaan bir hevesle, "Uyandı! " diye bağırmaya başladı.
O sırada odaya bir doktor ve bir hemşire girdi. Eren'in son kontrollerini yaptıktan sonra hemşire, Eren'e bir tane daha serum taktı. Doktor ve hemşire dışarı çıktı. Hemşire koridor'a doğru ilerleyip yukarı kata çıktı.
"Eren Alkay, "dedi doktor. Tüm herkes doktorun başında toplandı ve bir cevap bekledi. "Hastamız gayet iyi, hiç bir sorunu yok. İki gün sonra taburcu olup gidebilir. Ayrıca odasına da girebilirsiniz, iyi günler. "dedi.
Doktor tam gidicekken, Mete doktoru durdurdu."Ya bir şey sorucaz da, Gizem karakumun durumu nasıl? " doktor bir anda öylece yere daldı. Sanarım hasta'nın kim olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. "Kırmızı kat da olan kız mı?" diye sordu doktor. Mete kafasını salladı, "Evet evet, o! " dedi. Doktor, "Durumu hala kritik, elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. " dedi, dediği gibi de doktor gitti.
Aysun, İrem, Mete, Enes, Kaan ve Akın, üzülseler mi? Yoksa sevinseler mi? Bilemediler. O sıra da hepsi bir karar alıp, Eren'in odasına girdiler.
Eren
Daha gözümü yeni açmıştım. Artık o eski acı yoktu, rahatlamıştım. Bir anda oda'nın kapısı çalınmadan içeri'ye, Aysun, İrem, Mete, Enes, Kaan ve Akın girdi.
Gözlerim, Gizem'i aradı. Yoktu.E bari bir kapıyı çalsaydınız!
Tam dudaklarımı aralamış, Gizem'in nerede olduğunu sorucakken, Akın'ın, "Vay be! Senin vurulduğunuda mı görücektik? " diye sordu. Odadan bir kaç kıkırdama sesi geldi. "Gizem, o nerede? " diye sordum. Hepsi bir anda birbirlerine baktılar.
Umarım ölmemişsindir, Gizem karakum.
Senin ile daha yolun başında bile değiliz.Mete en sonunda, "Eeee, Gizem mi? Gizem'i kırmızı kat'a aldılar. Yani durumu ağır olanların katına. " dedi. Kaan da hemen ardından, "Eğer çok zorlarsan girmene izin veriyorlar. Biz zorlamadık. " dedi. Kafamı salladım.
Zorla Gizem'e baktım. Yutkunmaya çalıştım, "Gizem, " dedim. Yutkundum ve, "Seni sevmek cidden intiharda" dedim. Sesim ona fısıltı gibi gitmişti.
Daha sonra fazla dayanamadan gözlerimi sonsuzluğa kapattım.Tek hatırladığım sahne buydu. Orada Gizem, bir şey yapamamıştı. Orada öylece donup kalmıştı.
O sırada diğerleri, uyumam için odadan çıkmıştı. Bende yatmıştım.
🎭
Dün gece daha kötüyken, şimdi daha iyiydim. Bu gece gizlice yukarı kata çıkmayı planlıyordum. Fakat henüz yürüyüp yürüyemediğimi bilmiyordum.
Odama annem ve babam gelmişti. Onların buraya uzaklığı fazla değildi ama olsun. Görmek şaşırtmıştı.
Annem bana zorla çorba içirmeye çalışıyordu. Fakat ben hiç bir açlık hissi hissetmiyordum.
Aysun, İrem, Mete, Enes, Kaan ve Akın, zorla izin alıp kırmızı kata çıkmışlardı. Tabi ki de sessiz olmak şartıyla.
"Anne, içmicem." dedim. "İçmezsen arkandan ağlar, hadi bak! " dedi. "Anne bebek miyim ben? " dediğim de annem güldü. Ben ciddiydim.
Hava yavaştan kararmaya başlayınca karşımda ki saat'e baktım. Saat sekizdi, kimse görmeden yukarı kata çıkabilirdim.
Yavaşça ayağa kalktım. Tahmin ettiğim gibi fazla acı hissetmeden yavaşça yürümeye başladım. Kapıyı açtım ve kafamı uzattım. Görünürde bir hemşire ya da doktor yoktu. Bunu fırsat bilip karşımda ki asansöre doğru yürümeye başladım.
Asansöre yaklaştım ve düğmesine bastım. Şansıma, asansör hemen gelmişti ve içi boştu. İrem'in dediğine göre kırmızı kat 5. Kattaydı. Asansöre bindim ve beş'e basıp beklemeye başladım.
İki dakika sonra, kapı açıldı. Koridor bomboştu ve aşırı sessizdi.
Yavaş adımlar ile her tarafa baktım, o sırada uyuyan Aysun'u görüp buradaki yoğun bakım olduğunu anladım. Hemen orada ki büyük cama ilerledim.
Gizem uyuyordu, üstelik kalp atışı aşırı normal atıyordu. Belki yarın normal odaya alırlardı.
Onu orada öylece izledim.
Gizem'e o kadar çok dalmıştım ki, monitörden bir anda ince bir ses geldiğini duyınca sıçradım. Ne ara doktkr gelmişti bilmiyordum fakat doktorun, "Hastayı kaybediyoruz! " diye bağırdığını Aysun, İrem, Mete, Enes, Kaan ve Akın'ın ise uyandığınk gördim.
Bekle, ne? Bir anda biri itmiş gibi sarsıldım.
O sırada Aysun, İrem, Mete, Enes, Kaan ve Akın da hızlıca cama doğru geldi.
Bir anda sinirden cama vurmaya başladım. Gözüm dolmuştu.
"Gizem sen ölemezsin! " diye haykırdım. O sırada içeriden gelen, "güzel kızım, dayan! Hadi nolur seni kaybetmek istemiyoruz. " sesini duydum.
Benim için zaman durdu. Bana dair tüm her şey durdu.O sırada doktorun, "250'ye şarj et!" diye bağırışını duydum. Bu gece bir şeyler değişmek zorundaydı. Buradan Gizem'in çıkması lazımdı. "300!" diye bağırdı bir doktor.
O ince ses monitörden hala gelmeye devam ediyordu. "Gizem," dedim. Daha bir şey diyemedim. Gözümü monitörden ayırmıyordum.
O monitörden bir anda, dümdüz ilerleyen çizgiler yavaşça zikzak'a dönüştü. İçerideki doktor bize zafer kazanmış gibi baktı.
Ne zaman terlediğimin farkında bile değildim.
O sırada kendi kendime geri adımlar atıp arkamda ki duvara çarptım. Ağlıyordum ama üzüntüden değil, sevinçten.
"İnsan'ı stresten öldürüyorsun be bal! " dedim...
Bölüm sonu:
EVEEETT! BAKIN İKİSİNİ DE ÖLDÜRMEDİM. FAKAT GELECEK BÖLÜMLERDE BANA PEK GÜVENMEYİN HA! HER AN BİRİSİNİ ÖLDÜREBİLİRİM:)
Neyse ballarım, beğendiyseniz, vote vermeyi, yorum yapmayı ve takip etmeyi unutmayın. Bir daha ki bölümde görüşürüz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİHAŞK
Gizem / GerilimGizem, herkes gibi düzenli bir hayatı olan, 11.sınıf'a giden bir kızdı. Bir gün yine her ay gittiği gibi lunapark'a gider. Fakat gitmeden önce Gizem'in içinde aşırı kötü bir his vardır. Arkadaşını yolda görüp onunlar beraber eve gelen Gizem, geldiği...