2

15.5K 698 51
                                    

"Anneme ne zaman anlatacaksın baba? Biliyorsun bizden şüphelenmeye başladı. Ahu'nun yaşadığını ve onu bulduğumuzu başkasından öğrenmeden bizden duymalı. Ayrıca Ahu'da bizim ile yaşamaya başlamalı. Benim dayanacak gücüm kalmadı. Artık kardeşimi yanında, dizimin dibinde görmek istiyorum. Bu ne kadar bencilce bir hareket olsa da umurumda değil. Biraz daha oyalanırsak bizden önce Zahit abim hareket'e geçer."diyerek konuşmasını bitirmişti Aram. Doğruyu söylüyordu. Zahit abisinin sağı solu hiç belli olmazdı ki Ahu'nun her hareketini izliyor fotoğraflarını çizdirip odasına asıyordu. Ve hiç birinin sabrı kalmamıştı. Kardeşleri burunlarının ucundaydı ama ne yanına gidebiliyor ne sarıla biliyorlardı. Dediği şeyler bencilce gelse de artık herkesin canına yetmişti. Tek istedikleri yıllarca acısını çektikleri, her tarafın altını üstüne getirip aradıkları kardeşini yanlarında istiyorlardı.

" Hangi baba evladından ayrı kalmak ister ki? Ben istemiyor muyum sanıyorsun? Her gece evinin önüne gidip ışığımı izliyorum. Her gece bebeklik eşyaları ile uykuya dalıyorum. Ama onunda bir hayatı var. Elbette bundan sonra bizim yanımızda olacak hatta yanımızdan bile ayrılmayacak. Ama hayatının ortasına bomba gibi düşüp"Biz senin gerçek aileniz bundan sonra bizim ile yaşayacaksın."diyemeyiz. Tek yapmamız gereken biraz sabır ondan sonra kızımıza kavuşup hep beraber mutlu bir şekilde yaşayacağız." diyerek cümlelerine son vermişti. Babası da haklıydı. Ne kadar da hemen gidip kardeşini eve götürmek istese de bunu yapamazdı. Çünkü bu hareketler Ahu'nun kendilerinden nefret etmesine sebep olabilirdi. Ve bu isteyeceği son şey olurdu, Ahu'nun kendilerinden nefret etme düşüncesi bile kalbini sıkıştırıyordu.

"Tamam baba ama en kısa sürede açıklayalım. Artık kimsenin sabrı kalmadı."diyerek son vermişti. Ne yapabilirdi ki? Tek çareleri sabır edip Ahu'nun kendilerine alışmasını beklemekti.

Kara ailesi yemek masasına oturmuş sessiz bir şekilde yemek yiyorlardı. Normalde yemekleri sohbet eşliğinde olurdu,ama Nergis hanım bir gariplik sezmişti. Eşi ve oğulları dalgınca yemeklerini yiyorlardı .

" Bir şey mi oldu? Hepiniz çok dalgınsınız?" Ata tam annesine cevap verecekken babası sert bir şekilde bakıp annesine dönmüştü.

" Evet Nergisim önemli bir konu var. Yemek bitsin ailecek beraber konuşacağız. Aklına kötü şeyler gelmesin hemen, vereceğim haber o kadar değerli ki seninde çok mutlu olacağın bir haber."Nergis hanım bir şey demeyip sadece kafa sallamıştı. Aslında tahmin edebiliyordu, ama boşuna umut etmek istemiyordu.

Kara ailesi yemeğini bitirip salona geçmişlerdi. Herkes gergince oturuyor sessiz bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı. Zahit kucağında uyuklayan oğlunu Ata'nın kucağına verip yaptırmasını söylemişti. Nergis hanım dayanamayarak eşine ve çocuklarına sordu.

"Allah aşkına söyleyin artık. Siz 1 aydır bir işler çeviriyorsunuz fark etmiyorum sanmayın."diyerek Merakla konuşmuştu. Yasin bey artık saklamanın bir anlamı olmadığına karar verip boğazını temizleyip sonunda konuşmaya cesaret etmişti.

" Ahu'nun yaşadığı haberi geldiği zamandan beri haberin gerçek olup olmadığını araştırıyordum. 1 ay önce ise kızımızın intikam için kaçırıldığını her şeyin bir tuzak olduğunu öğrendim. O gün de Ahu'nun yaşadığını ve ev adresini öğrendim. Nergisim küçük kızımız yaşıyor, o kadar güzel bir kız olmuş ki aynı sana benziyor."diyerek acılı ve hüzünlü bir tebessüm oluşmuştu dudaklarında.

Nergis hanım ise eşinin söylediklerine inanamamıştı. Bunca yıldır özlemi ile yanıp tutuştuğu, her gece kızının odasında eşyalara bakıp ağlayarak kızını istediği, onun sevdiği oyuncağı başının ucundan ayırmayan bir umut gelmesini bekleyen kızını sırf bir intikam için mi kızını koparmışlardı. Daha fazla dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.

Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin