6

10.8K 567 64
                                    

Yazar'dan

"Abi ya çekil yerimden Ahu'nun yanına ben oturacağım."

"Kes sesini velet ben kardeşimin yanına oturacağım sen de git Dağkan abimin yanına otur."

Ahu kendisinin yanına oturmak için küçük çocuklar kavga eden Ata ve Maran'a şaşkın bir şekilde bakıyordu. Böyle didişmeleri çok komik bir durumdu. Koskoca adamlar bir sandalye için küçük çocuklar gibi didişiyorlardı.

Ata ve Maran hala didişmeye devam ederken ikisininde sertçe tutulması ile birlikte didişmeyi bırakıp yüzlerini buruşturmuşlardı.

" Çocuk gibi didişmeyi kesip yerinize oturun yoksa ben sizin sesinizi tamamı ile keseceğim."

Zahitin sert ve keskin sesi ile direkt boş olan sandalyeye oturup sessiz sedasız oturmaya başlamışlardı. Zahit ikiliye son bir bakış atıp Ahu'nun yanına oturmuştu.

Ahu yanına oturan büyük abisi ile biraz gerilmişti. Zahite karşı içinde ne kadar güven duygusu olsa da bakışlarından ve soğukluğundan olsa biraz ürküyordu.

Zahit ise hiç bir şey demeden sadece kardeşini izliyordu. Ailesini böyle görmek o kadar güzeldi ki yıllar sonra birbirlerine kavuşmuş olan tamamlanmış bir aile gibi gözüküyorlardi.

Herkes sofraya oturmuş Nergis hanım ve Ahu ise yemekleri servis ediyordu. Bu görüntü ne kadar basit gelsede Nergis hanım için çok değerliydi. Anne kızın keyifle servis etmesini izleyen Kara ailesi mutluydu.

"Nergisim, güzel kızım sizde oturun artık. " Yasin bey'in ricası ile Ahu yerine oturmuştu. Önünde ki tıka basa doldurulmuş tabak ile dumara uğramıştı.

"Canım kardeşim öyle şaşkın ördek gibi bakmada yemeğini ye, mazallah yanındaki Aram adlı şerefsiz tabağını silip süpürür."

Ahu Mirza'nın dediğine gülerken Aram ise kucağındaki Yiğit ile hem yemek yemeye çalışıyor hem de Yiğit'e yemek veriyordu. Ahu ne kadar ben yediririm dese de dinlemememiş Yiğit'e yemeğini ben yedireceğim diye tutturmuştu. Ahu ise el mecbur kabul etmişti.

"Dayısının gülü börek de ye" Aram'ın Yiğit'in eline küçük bir parça börek vermesi ile Yiğit elinde ki böreği iştahla yemeğe başlamıştı. Herkes Yiğit'in bu halini yüzünde ufak bir tebessüm ile izliyordu.

Ahu bu zamana kadar Yiğit'e yemek yedirme konusunda hiç sıkıntı çekmemişti. Yiğit alerjik bir bebek değildi ve çoğu şeyi rahatlıkla yiyebiliyordu. Tabi Ahu Yiğit'in yediği şeylere dikkat ediyordu.

Keyifli ve güzel bir akşam yemeğinden sonra tamamlanmış bir aile olarak bahçede keyifli bir şekilde oturuyorlardı. Ahu ciddi bir şekilde ailesine karşı olan ön yargısını hemen kırmıştı. Tabi hemen güvenmeyecekti , ama ön yargılı bir şekilde yaklaşmayacak her şeyi akışına bırakacaktı.

" Acaba yarın sabah sizin için de sıkıntı olmazsa bana kahvaltıya gelebilir misiniz?" Ahu'nun çekinerek sorduğu soruya Ata hemen cevap vermişti.

" Neden diğer yarım hem senin ellerinden kahvaltı yapacağız hem de seni daha çok görme şansımız olucak." Ata'nın cümleyi bitirip sırıtarak göz kırpması Ahu'nun utanmasına neden olmuştu.

Ahu ona bakan bireyleri takmamaya çalışarak kucağında kendi kendine ayakları ile oynayan Yiğit'e dikkatini vermeye çalışmıştı.

" Şey acaba biz nereliyiz?"

Nergis hanım kızının ailesi hakkında soru sormasına mutlu olmuştu. Kara ailesi bugün yenilenmiş gibi hissediyordu. Yıllar sonra kızlarına kavuşmuş ve keyifli bir akşam yemeği yemişlerdi. Allah'tan daha ne isterdi ki?

" Hayatıma güneş gibi doğan güneşten daha parlak güzel kardeşim aslen Ağrılıyız. Ve tahmin ettiğin gibi Ağrının en büyük aşiretlerinden biri de biziz. Aslında bu töreleri,ağaları felan saymazsak Ağrı güzel yerdir. Ama her Ağrılının bir ağrısı oluyor. Bir de tanımadığımız ta ebesine kadar bir sürü akraba bozuntularımız var."

Maran gene her zaman ki gibi zevzek zevzek konuşmuştu. Tabi bu zevzekliğine karşılık Dağkan ensesine bir tane şamar armağan etmişti.

" Ya siz benim mükemmel ötesi olan ensemden ne istiyorsunuz? Vura vura ensemin içine ettiniz. İyice şamar oğlanına döndüm."
Maran'ın hem ensesini ovalayarak söylenmesi gene bir şamar yemesi ile son bulmuştu.

"Eğer biraz daha koca karı gibi konuşmayı bırakmazsan seni şamar manyağına çeviririm. O yüzden adam akıllı dur çocuk çocuk hareketler yapma."

Dağkan Maran'ın sessiz moda geçmesi ile beraber sırıtıp arkasına yaslanmıştı. Kara ailesi Maran'ın bu halini sırıtarak izliyordu.

"Sen bu zevzeğe bakma güzelim yakında Ağrıya dedemler ile tanışmak için gidince görürsün. Hem seninle karşılıklı hengel gömeceğiz."

Saat gecenin 11'i olmuştu. Ahu'nun da gitme zamanı geldi. Kara ailesi ne kadar Ahu'nun yanlarında kalmasını istese de daha zamanı vardı. Ahu çantasını alıp Azat'ın kucağında uyuklayan oğlunu almaya kalkmıştı ki Azat vermeyip önden yürümedi için başı ile işaret vermişti.

" Seni eve ben bırakacağım güzelim hadi yürü." Kimsenin itiraz etmesine izin vermeden kucağında Yiğit ile beraber dışarı doğru yürümeye başlamıştı. Ahu ise herkes ile vedalaşıp fazla bekletmemek adına Azat'ın arkasından hızlıca dışarı çıkmıştı.

Ay selamlar

Biliyorum bölüm kısa oldu ama part 2'de gelecek daha sonra kaos dolu ortama giriş yapacağız.

Karneleriniz nasıl aşklarım?

Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin