6 Part 2

9.8K 555 67
                                    

"İyi geceler güzelliğim daha fazla kendini yormadan dinlen. Ve bir daha teşekkür etme biz senin abiniz sen de bizim biricik kardeşimiz o yüzden teşekkür etme." diyerek konuya son noktayı koymuştu.Ahu Azat'ın böyle kibar konuşmasına şaşırsa da bir şey demeyip sadece başını sallamıştı.

Azat arabadan inip Ahu'nun kapısını açıp yavaş bir şekilde uyuyan Yiğit'i kucağına almıştı. Azat'ın bu düşünceli hareketi Ahu'nun hoşuna gitmişti.

Birlikte evin önüne geldiklerinde Ahu Yiğit'i Azat'ın kucağından alıp direkt kendi odasına götürüp yatırmıştı. Daha sonra ise kapıda onu bekleyen abisini geçirmek için hızlı bir şekilde kapıya doğru ilerlemişti. Tahmin ettiği gibi Azat kendisini bekliyordu.

"İyi geceler yarın görüşürüz. Bizi tekrar bıraktığın için teşekkür ederim." Azat kardeşinin bu tatlı haline tebessüm edip eli ile burnuna vurup alnına dudaklarını bastırmıştı. Ahu bu ani hareket karşısında ne kadar şaşırsa da bir yandan ise hoşuna gitmişti. Ailesine alışmak sandığından daha kolay olacaktı. Bugün kendisine nasıl baktıklarını, kendisi ile konuşurken nasıl heyecan yaptıklarını kendi gözü ile görmüştü.

Ailesine karşı şimdiden içinde bir güven oluşmaya başlamıştı. Özellikle Yasin bey ve Zahite karşı farklı güven hissediyordu. Ama Ata'ya ile yan yana olunca kendisini tamamlanmış hissediyordu. Tamamlanmış hissetmesi normaldi , sonuçta Ata ikizi oluyordu.

"Gir artık içeri güzelim ve bir daha teşekkür ettiğini duymayacağım."

Azat konuşmasını bitirdikten sonra Ahu'ya içeri girmesi için işaret verip içeri girene kadar beklemişti. Azat ne kadar belli etmese de kardeşini ilk gördüğü andan beri gözünü üstünden ayırmamıştı. Kardeşi aynı küçüklüğünde ki gibi çok masumdu. Bir oğlu olduğunu öğrenince şaşırtmıştı.

Kardeşi şimdiden kendisine ve ailesine iyi gelmeye başlamıştı. Ama kara ailesi kızlarının kendilerine yakın olmasını istiyorlardı. Elbet bir gün daha yakın olucaklardı. Ama bunun için sabır ve zaman gerekiyordu.

Ahu'dan

" Evet aşkım kaşık ile öyle karıştıracaksın."

Yiğit'in eline karıştırması için verdiğim krep hamuru iyice kıvama gelmişti. Sabahın köründe kalkıp güzel bir kahvaltı hazırlamaya başlamıştım ki Yiğit uyanmıştı. Oyun oynaması için oyuncaklarını vermiştim, oynamayıp benim ile beraber kahvaltı hazırlamayı tercih etmişti. Bende yaptığım krep hamurunu karıştırması için Yiğit'e vermiştim.

Aslında Yiğit ile bu ilk mutfak maceramız değildi. Elimden geldiği kadarı ile Yiğit ile böyle aktiviteler yapıyordum. Bu gelişimi ve bir şeyleri öğrenme açısından çok güzel bir yöntemdi. Yiğit ileride yetişkin bir birey olduğu zaman her işten anlamasını ve ileride evlendiği zaman eşine yardım etmesini istiyordum. Bu yüzden şimdiden Yiğit'e böyle ufak ufak sorumluluklar vermeye başlamıştım.

"Ayne oydu bu."

Sanki çok büyük bir iş yapmış gibi bıkkınca söylenen Yiğit'e gülüp krep hamuru olan kabı önünden almıştım. Pek bir işim kalmamıştı. Krepleri pişirecek ve menemen yapacaktım. Ve daha gelmelerine 1 saat vardı.

Yazar'dan

"Kara ailesi kalkın, kahvaltıya geç kalkmak istemezsiniz."

Evin içinde bağırarak tüm katları gezen Maran heyecandan yerinde duramıyordu. Herkesten önce hazırlanıp heyecan ile gitmeyi bekliyordu. Tabi ki bir de evin içinde bağırarak diğerlerini uyandırmaya çalışıyordu.

"Sabah sabah götüne boru girmiş inek gibi niye anırıyorsun amına kodumun."

Maran Mirza abisinin dediğine göz devirip mutlu bir şekilde bağırmasına devam ediyordu ki Zahit abisinin birden önüne çıkması ile susmuştu.

"Maran o sesini kıs yoksa ben kısmasını bilirim." Zahit abisinin sertçe kurduğu cümleden sonra Maran hızlıca aşağıya inmişti. Zahit Maran'ın bu hâline sırıtıp Onur ile birlikte aşağıya inmişti.

"Bana bak velet çekil şuradan ilk ben öpeceğim kardeşimi." Aram Onur'u önünden çekmeye çalışıyordu. Dağkan kardeşinin çocuk ile çocuk olmasıyla sertçe nefes verip sabır çekmişti.

"Ulan bir rahat dur eşek kadar adamsın hala çocuk çocuk hareketler yapıyorsun." Aram abisinin dediklerine dudak büzüp elini Dağkan'ın yanağına getirip okşar gibi yapmıştı.

"Ama aşkım kalbimi kırıyorsun olmuyor böyle insan hiç sevgilisine eşek der mi ayıp." diyerek Dağkan'ın yanağını sıkmıştı. Dağkan Aram'ın ne yaptığını anlayınca sinirden kıp kırmızı kesilmişti. Dağkan tam Aram'a doğru atılacağı zaman kapı açılmıştı.

Büyük bir gülümseme ile kapıyı açan kardeşi ile bir şey diyemeyip susmuştu.

"Hoşgeldiniz lütfen içeri geçin, kapıda beklemeyin."diyerek içeri geçmeleri için yol vermişti. Herkes içeri geçerken en son Onur kalmıştı.

" Hoşgeldin Onurcum." Ahu Onur'un boyuna kadar eğilmişti, eğilmesi ile birlikte Onur kendisine sarılmıştı. Sarılması ile şaşırsa da oda sarılmıştı. Tam Onur ile içeri geçeceklerdi ki kapı çalmıştı.

"Onurcum sen içeri geç ben geliyorum." Onur halasının sözünü dinleyip içeriye geçmişti. Ahu çalan kapıyı açmıştı. Ama kimseyi görmemişti , tam kapıyı kapatacaktı ki yerde duran sarı krizantem ile karşılaşmıştı. Kaşları çatılırken çiçek sepetini alıp hemen kapıyı kapatmıştı. Çiçeğin üstünde bulunan notu merak ile açıp okumaya başlamıştı.

"Sebepsiz sevendir gerçekten seven. Seni sen olduğun için sever seni gerçek seven. Sana kendinden daha çok değer verebilendir seni gerçek bilen."

K.A


Ayy selam bebeklerim

Bölümü nasıl buldunuz?

Çiçeği gönderen kişi kim sizce?

Sarı Krizantem karşılıksız sevgi anlamına geliyor.

Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin