Selamınaleyküm Nidalarım!
Size uzun bölüm yazacağıma söz vermiştim. Aslında vermemiştim ama neyse bol bol okuyun ve okumaktan sıkılın. Ve lütfeeeeeeen çok yorum yapın. saat şuan 20.04 ve ben bölümü daha da uzatmaya başlıyorum. Bu bölüme hak ettiği değeri verin lütfen.
Diğer bir duruma gelirsek bu bölümde ki Afra'da yine beni okuyacaksınız. Fazla tepki vermeyin lütfen. Ben Afra Günseli'de kendimi işliyorum.
BÖLÜM GÜNCELLENMİŞTİR!
🌞 Keyifli okumalar dilerim 🌞
Hayat bazen çoğu insanın yüzüne ne yazık ki gülmüyordu. Ama hayat gülmüyor diye bizde mi kendimizi güldürmeyelim. Güldürmeliyiz. En çokta yüzümüzü güldürmeyen hayata inat gülmeliyiz. Öyle bir gülmeliyiz ki hayat bile bizden utanmalı.
Özellikle hayaller kurmalıyız. Gerçekleşmeyeceğini bilseniz bile çünkü insan hayal kurmadan yaşayamıyor. Bunu yine kendimden öğrendim. Aslında Simay'ında faydası çok olmuştu. On iki yaşında amcamlara verildiğimde hayallerin saçma olduğunu düşünmeye başlamıştım. Yaşadıklarım hayal değildi. Hiçbir zamanda olmayacaktı. Hepsi sadece birer kabustu. Çok kötü bir kabus.
Ben o kabuslara inat hayaller kurdum. Kurmaya da devam ediyorum.
O günler aklıma geldikçe ürperiyordum. O zamanda hayal kurmaya tutulmuştum. Asıl önemli olan gerçek olması gerektiği değildi. Gerçekmiş gibi düşünüp hayatta kalmaktı. Ben o hayatta kalanlardandım.
Amcamlardan geldikten sonra ailem beni yeni bir eve getirmişti. burası yeni evimiz demişlerdi. neden ev değiştirdik dediğimde babam yüz çevirmiş annem gülümseyerek cevaplamıştı. Babamın iş yeri buradaymış.
Hepsi birer yalanmış. Babamın işi hiçbir zaman burada değilmiş. Burada olan babamın ikinci beraber olduğu eşi ve çocuklarıymış. Gerçekten babalık yaptığı öz çocukları. Ben bu gerçeği okula giderken yol kenarında ailesiyle gülerken öğrenmiştim.
Babam beni hiçbir zaman evlat yerine koymamıştı ama şu son yıllarda babalığı tutmuştu. Bende ailem diyerek yüzlerine gülüyordum. Babam insanların yanındayken bana çok iyiydi. İnsanlar yokken ise bir yabancıydı.
Çocukluk yaşamamıştım. Ailem işten dolayı bana vakit ayıramıyordu. Bende çoğunlukla hastanede olurdum. Merak yoluyla yediğim içtiğim şeyler yüzünden. Bir yaşıma kadar böyle büyüdüm. Bir yaşımdan sonra şiddet başladı. Bana değil anneme... Babam tarafından. İçkiye yönelmişti. Her akşam gelir kızar bağırır sonra sinirlenir ve annemi döverdi. Gözlerimin önünde acımadan.
Hiçbir zaman bir oyuncak bebeğim olmadı. Almadılar. Ben de istemedim. İstemeye korktum.
Sadece bir tane oyuncağım oldu oda sokakta tanıştığım ufak bir erkek çocuğu tarafından bana verilen plastik pembe bir araba oldu. Onu hala saklıyorum. O zamanlar beş yaşındaydım. Pek bir şey hatırlamıyorum ama ufak çocuk benden büyüktü.
Sonra da zaman hızla geçti. Amcama verildim. Amcam sapık adamın tekiydi. Evlerine ilk gittiğim gün benimle o kadar güzel ilgilenmişti ki baba sevgisini hissettiğimi düşünmüştüm. Aslında hepsi menfaat içinmiş. Çıkar ilişkisi. O bana iyi davranacak ben ona istediğini verecektim. Hayır vermemiştim. Benden almasına izin vermemiştim. İğrenç dokunuşlarına her gece katlanmıştım ama ilerisine yemin ederim izin vermemiştim. Gençliğimi öldürmesine boyun eğmedim.
Böylece herkese karşı temkinli yaklaşmaya başladım. Babama bile...
Neyse canım hayat hikayem öyle fazla cafcaflı değil. Buraya iyi ki taşınmışız dediğimde sevindiğim tek şey Simay ile tanışmak olmuştu. Canım arkadaşım bana kardeş olmuştu. Aile olmuştu. Simay ile yaptığımız çok fazla delilik vardı. Bir tane örnek verirsem eğer ikimiz beraber bir gün dışarı çıkmıştık. Daha on yedi yaşındaydım. Simay ise on dörttü. Evlerimizden kaçmıştık ama ilçeden çıkamadan polisler bizi yakalamıştı. Yine biz mutluyduk. Bir kaç saatlık bir özgürlükte olsa ailemiz yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRA'NIN NİDASI
JugendliteraturHer genç kızın bir travması olabilirdi. Önemli olan o travmayı seninle beraber sırtlayacak bir hayat arkadaşına sahip olmaktı. Talha Yasir 🌞 Afra *** ... Elime ne ara aldığım kahve fincanı titremeye başladığında fincanı sıktım. Yanımda oturan ad...