Yağmur fena yağıyordu, Felix baştan aşağı ıslanmanın cezası olarak tir tir titrerken ağlamamak için kendini tutuyor ve yeni bir sokağa girip kiralık evlere bakınıyordu. Tüm evleri ışıkları açık, sıcak, insan dolu gördükçe saatlerdir dayansa da pes etti ve kaldırıma oturup yağmura eşlik eder gibi hıçkırarak ağlamaya başladı. Tuzlu yaşları yağmurla karışarak ıslak tişörtünden aşağı süzülüyordu. Bugün yaşadıkları yetmişti, nefret ediyordu Kore'den, işte o kadardı. Kaldırımdan kalkıp neredeyse boş olan çantasını sırtına astı, kaşları çatılırken kararlı bir şekilde yürümeye başladı. Ardından yükselen bir sesle duraksayıp önünde oturduğu eve döndü, verandada siyah saçlı, ay tenli bir adam ona el sallıyordu. Gördüğünü fark edince gülümseyip 'gel hareketi yaptı.
"HEY! BU YAĞMURDA NE İŞİN VAR DIŞARIDA, GELİP KURULANMAK İSTER MİSİN?" Adam Felix'in bakışlarını görünce duraksadı, biraz inceleyip yabancı mı diye düşündü ve bu sefer ingilizce konuştu. "YARDIMA MI İHTİYACIN VAR?"
Bu küçük ama içten hareket Felix'e saatlerdir ilk kez iyi hissettirmişti. Eve yürürken konuştu. "Size rahatsızlık vermek istemem."
"Haline bak, rahatsız olmam en azından sıcak bir şeyler ikram ederim, geç lütfen." Kapının önünden çekilip içeri giren, her yerinden su damlaları akan çocuğu izledi.
Felix tedirgin bir şekilde içeri geçip etrafı inceledi, çantasını kenara bıraktı ve montunu köşeye koydu. Adama dönüp hafifçe gülümsedi. "Beni davet ettiğiniz için tekrar teşekkür ederim. Ah-" elini uzattı. "Ben Felix. Lee Felix"
"Memnun oldum Felix. Ben Hyunjin. Hwang Hyunjin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rain / hyunlix
FanfictionFelix, yağmurun altında ağlarken Hyunjin resmini bırakmış pencereden onu izliyordu.