↬4.1↫

1.6K 78 10
                                    

Bölüm: Yazar'dan
Zaman: Aynı Gece
Mekan: Davet
Hayal Sunar...

"Bu adamın bu gece buraya gelmesini  bekliyor muydun?" kimden bahsettiğini belirtmek amaçlı kadehi o tarafa doğru hafifçe kaldırıp yeniden masaya bıraktı Ilgaz. Üç masa ilerisinde gördüğü yabancı iş adamını dakikalar önce gözü bir yerden ısırdığı için arama motorundan aratmış, sahibi olduğu şirketi okuduğu bilgilerle kafasında teyit etmiş ve onu süzmeye devam etmişti. Öylesine dalgın bir hâlde hâlâ oraya bakıyordu ki soruyu sorduğu Asaf'ın, hemen yanında, bir başka Türk iş adamıyla konuştuğunu fark edememişti.

Asaf, hararetli bir şekilde iş ortaklarından biri olan adamla konuşurken en yakın arkadaşının sesini duyunca istemeden irkildi ve ona doğru baktı. Gözüne ilk kravatını bollaştırdığı takıldı. Kısa sürede bir problem olduğunu kavrayınca dudaklarını kabaca ıslatarak karşısındaki ortağına tekrar döndü.

"Daha sonra devam etsek olur mu?" diye sordu anlayış bekleyen küçük bir tebessümle. Ortağı da duruma ayak uydurarak başını salladı ve vedalaştı Asaf'la. Ilgaz'a da vedalaşmak amaçlı üstünkörü başını sallasa da karşılık alamadı, bir kere bile kendisine bakmayan birine fazla nezaket gösterdiğini düşünerek masadan ayrıldı, egosu zedelenmişti.

Geride kalan ikili, yanlarından iyiden iyiye uzaklaşan bedenle sessizliğe gömüldü. Asaf, Ilgaz'ın bakışlarını takip etmekle yetinmiş; baktığı yerdeki ilginçliği anlamaya çalışıyordu. Fazla dayanamadan "Ne var orada?" diye sordu, kadehinden bir yudum alırken. Kendisine göre ortada bir tuhaflık olmasa da Ilgaz bakıyorsa bir gariplik vardır diye düşündü.

Üç masa öteyi incelemeyi sürdürürken oradaki gülüşmeyle Ilgaz'ın tek kaşı ufaktan seyirdi.

"Bu adamın kim olduğunu bilmiyor musun?" dedi, ufak bir şaşkınlıkla. Dürtüleri diken üstündeydi, ortamdaki en ufak değişikliği fark edebilirdi. Bu yüzden, Asaf'ın merakla "Kimmiş?" diye sormadan önce kadehine yöneldiğini hisseder hissetmez ona baktı. Rahat bir tavırla kadehinden bir yudum daha alışını izledi. Sonra dönüp kendisine "Hangisinden bahsediyorsun?" diye sorulmasıyla afalladı. Asaf'ı bu soruyu gerçekten sordu mu diye ciddiyetle izledi. Sormuştu.

"Sence hangisi farklı gözüküyor?"

"Ilgaz..." dedi, derin bir iç çekerek, "Hepsi aynı."

Davetteki birkaç erkek, açık renkli takım elbise tercih etse de bu Asaf için bir farkındalık sebebi değildi. O yüzden üç masa ötedeki kişilerin takım elbisesini, saç renklerini veya yüzlerini de dikkatle incelemedi. Hepsine üstünkörü baktı ve o sırada değişik bir tip göremedi. Bu Ilgaz'ı ufaktan çileden çıkarırken kadehini yudumlamaya devam etti. Davetin sonlarına gelmelerine rağmen arkada çalmaya devam eden hafif müziği artık her ikisi de duymuyordu. Ilgaz, sanki ortamda yalnızca ikisi varmış gibi sırtını hemen arkasında kalan duvara yasladı. "Bir İngiliz'le bir Türk'ü nasıl ayırt edemezsin?" diye sordu, hafif bir sitemle,

"Hayır, bariz belli olmasa bir şey demem ama yani..." karşısındaki görüntüye bakınca sıkıntı bastı Ilgaz'ı. Söylemek istediklerini yutarak bahsetmek istediklerine sadık kaldı. "Sağdan ikinci adam," diyip tarif etti İngiliz'i. Asaf olumlu mırıltılar çıkararak "Şimdi gördüm." dedi.

"Geçtiğimiz sene Bursa'daki arazi için üç kez teklif götürmüştük adama." tanışık olduğunu belirtmek için elinden geldiğince çaba gösterdi Ilgaz. Ardından aklına gelenle doğruldu ve Asaf'ı yönlendirdi, kokteyllerin olduğu yere yürüdüler. "Gerçi orayla birebir ilgilenmemiştin, adamı tanımaman normal."

İkili adımlarını yavaşlatmadan kokteyl masasına ulaştı. Asaf kendine yeni bir içki bakarken Ilgaz yeni yerlerinden İngiliz iş adamını daha dikkatli izliyordu. "Bursa'daki arazi adama mı aitti?" diye soran Asaf'la başını olumsuz anlamda salladı.

Cinayet Masası | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin