YİRMİ~KABULLENİŞLE BAŞLAYAN YENİLİK~

367 45 204
                                    


Nerede benim okuyucularımın yorumlar yaptığı eski günler ya..

20.Bölüm
{Ezdirmem sana kendimi. }

𝕸𝖊𝖋𝖙𝖚𝖓

Hiçbir şey istemedim, mükemmel kusursuz bir hayat dilemedim. Sadece azda olsa huzur dedim. Tamam, pürüzler de olsun hayatımda ama bunlar öyle bir pürüz olsun ki, çözüldüğünde daha da bağlanalım onunla dedim.

"Barış?"

Defalarca adım sayıklandığı için, en sonunda açtım gözlerimi.

"Barış, Barış iyi misin?"

Bulanık görüntüler yavaş yavaş netleşiyordu. Sude çökmüş beni endişeli gözlerle izlerken, diğerleri ayakta bana bakıyordu.

Adnan, Zafer abi.

Onların evindeydim.

Yutkundum.

"Barış konuş lütfen." dedi Sude boğukça. Tekrar ona baktım. Saatlerdir ağladığı o kadar belliydi ki.

Kuruyan dudaklarımı dilim ile ıslatmak istedim, ama ağzım da kurumuştu. Sabahtan beri hiçbir şey içmemiştim.

"Abi uyandı." dediğini duydum Adnan'ın. O sırada koltuğun başında belirdi.

Tufan.

Bana endişe ile bakıyordu.

"Su." dedim sessizce Sude'ye bakarken.

"Su getir!" diye konuşan sesini duydum onun. Ona doğru asla bakmıyordum. Sude doğrulmama yardım edince oturur pozisyona geldim. Elim ile kalkmak için destek aldığımda serum takılı olduğunu fark ettim.

"Uyandı doktor baksana." dedi sertçe Tufan. Doktorun, zaten yanıma yürüdüğünü gördüm fakat adımlarını hızlandırıp yanıma gelip çöktü.

"Nasıl hissediyorsunuz?"

Suyumu içtikten sonra kafamı aşağı yukarı salladım. "İyiyim."

"Gün boyu neden kendinizi aç bıraktınız?"

Ona doğru baktım. Gözlerimi kaçırırken bir yudum daha su aldım.

"Yiyemedim sadece." dedim, zaman bulamamıştım.

Kafasını salladı. "Lütfen ilaç konusunda böyle zorlamayın kendinizi. En ufak tetikte, hemen kullanmalısınız ilacınızı."

"Tamam." dedim kafamı kucağımdaki ellerime indirirken. Resmen her şey boşa gibi hissediyorum. Onca düşünce, onca diriliş boşa. Yine aynı yerde, aynı bakışlar altında aynı ilaca mahkum.

Onlardan kaçmak isterken daha da içlerine giriyorum. Hele ki Tufan,
Varlığını daha fazla hissetmek istemiyorum.

Doktor gittiğinde Sude hemen yanıma oturdu.

"Ne yemek istersin? Ne yapayım sana?"

Yüzüne baktım, uzun uzun.

Biliyordum. Beni tek anlayan oydu. Yıllarca beni unutmayacağına emin olduğum tek kişinin o olduğunu da biliyordum. O kadar güzeldi ki kalbi, anne ya da abla. Her şeyim olmuştu.

Özlerimden iyi davranıyordu bana.

"Teşekkür ederim." dedim.

Bu şekil şanssız yaratıldığım için ben utanıyordum. Hiç giremeyecektim ben o cennete. Hayatıma giren melekler bile, benim cehennemimde yanıyordu. Uzaklaşsınlardı benden. Sude gibi gözlere sahip insanlar, hak etmiyordu ağlamayı.

MEFTUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin