3.'Yapbozun Kayıp Parçaları'

905 62 80
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Keyifli okumalar!

Farazi V Kayra, Ölüler konuşamaz

...

Yağmur damlalarını izlemeyi çok severdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yağmur damlalarını izlemeyi çok severdim. Bana insanları anımsatıyorlardı. Her biri eninde sonunda yere düşeceğinin farkında olmasına rağmen hiç düşmeyecekmiş gibi tadını çıkarıyordu gökyüzünün. Düştüklerinde ise artık her şey için çok geç oluyordu. Yaratıcı bir şans daha veriyordu onlara yine de. Her biri söz veriyordu düşerken daha az hasar almak için uğraşacaklarına. Fakat gökyüzüne tekrardan çıktıklarında unutuyorlardı bu sözlerini. Sanki sadece gökyüzü varmış, sonsuza dek orada kalacakmış gibi yaşıyorlardı yine. Yeryüzüne doğru inmeye başladıklarındaysa düştüklerinin farkında değillerdi. Gökyüzünde uçmanın tadını çıkarıyorlardı yine. Ve sonra yere çakıldıklarında fark ediyorlardı her şeyi. Ama bu sefer başka bir şansları yoktu.

Ben de bu sefer yerin dibine öyle bir çakılmıştım ki tekrardan kalkabileceğimi sanmıyordum. Annemden gelen mektup, bilinmeyen numaradan gelen mesaj ve şuan uğradığım ihanet. Saat 03:25 olmuştu fakat ben hala merdivenlerde oturuyordum. Gitmek istemiyordum çünkü dönüşü olmayacaktı. Bugün çok umutluydum oysa ben. Ama başka şansım da yoktu. Birisinin öylesine bana yardım etmesini beklemek saçmaydı zaten.

Merdivenlerden kalktım ve yukarı kata doğru çıkmaya çalıştım. Basamaktan basamağa attığım her adım işkence gibi geliyordu. Atlas'tan yardım istemek için iki dakikada çıktığım merdivenin bir basamağını iki dakikada ancak çıkabiliyordum şimdi. Bacağımdaki sızıyı da hissetmeye başlamıştım yavaştan. Umut doluyken hissetmediğim her acı yavaş yavaş yükleniyordu vücuduma.

Yukarı kattan bir ses duyduğumda duraksadım olduğum yerde. Zaten karanlıktan çok korkuyordum ve her yer karanlıktı. Arkama doğru çevirdim başımı. Fakat orada da beni karşılayan şey büyük bir karanlık olmuştu.

Tam tekrardan önüme dönmüştüm ki çarptığım gövdeyle sarsıldım ve ağzımdan koca bir çığlık koptu. Ama ağzıma kapatılan eller bağırmama engel olmuştu. Nefes bile alamıyordum korkudan. Bu karanlığın ortasında seçebildiğim tek bir şey vardı. İki çift kahverengi göz.

"Şşş." dedi elini yavaşça ağzımdan çekerken. "Küçük bir pürüz çıktı. Biraz geç kaldım kusura bakma." Şuan ona o kadar sinirliydim ki bağırıp çağırmak istiyordum. Ama sessiz olmam gerekiyordu. Üstelik bana yalan söylememişti. Bundan daha önemli bir şey var mıydı şuan?

Beni bırakıp merdivenlerden indiğinde ne diyeceğimi bilemediğim için öylece kalmıştım. Karanlık koridor gözüme çarptığında peşinden ilerledim hemen. Yeterince zaman kaybetmiştik. Hesap sorma işini sonraya bırakacaktım. Müdür odasının önüne geldiğimizde telefonunu çıkardı. Bir uygulamaya girip birkaç dakika boyunca uğraştı. Ben de merakla ne yaptığını izliyordum.

Kayıp Yolların MektuplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin