4.'Kazanmak Ve Kaybetmek'

943 59 53
                                    

Medya: Nehir

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar!

Yıldız Usmonova feat. Yaşar, Seni severdim(Bunu dinleyerek yazdım:)

Farazi & Kodes, Fırtına

...

Ruhumdaki gelgitlere anlam vermekte zorlanıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ruhumdaki gelgitlere anlam vermekte zorlanıyordum. Aslında ben bu ara her şeye anlam vermekte zorlanıyordum. Ama bir şeylere anlam yüklemeye çalışmanın ne kadar boş ve mantıksız olduğunu anlamıştım. Çünkü bir kitabın sonunu öğrendiğinde heyecanı biterdi, bir filmin sonunu izlediğinde de. Sen hep sonunda ne olduğunu merak ederdin ama aslında güzel olan sonu değildi, güzel olan sona gelene kadar yaşananlardı.

Yani bir şeyi anlamlandırmak demek onu anlamlandırmaya çalıştığın süreçten ibaretti. Anlamı tam olarak kafanda oturduğundaysa her şey çoktan bitmiş oluyordu.

Bana sorarsanız ben o anlamlandırma sürecinden nefret ediyordum. Çünkü baştan sona soru işaretleriyle doluydu ve ben bundan nefret ediyordum.

Örneğin şuan hayal gücümü anlamlandırmakta zorlanıyordum. Terastaydım ve Atlas yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Bilinçaltımda böyle bir olayın ne işi vardı?

Üzerimdeki şoku atlatmam ne kadar sürmüştü bilmiyorum ama uzun sürdüğü kesindi. Atlas'ın inleyerek kendine gelmesiyle ben de her şeyin gerçek olduğunun farkına varmıştım. Koşarak yanına gittiğimde ensesindeki kızarıklık yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.

Yavaş yavaş kendine geldiğinde beni görmeyi beklemiyor olmalıydı ki şaşırmıştı. Eliyle ensesini ovuşturdu. Acıyor olmalıydı. Yardım etmek için elimi uzatır gibi oldum ama ne yapacağımı bilmediğim için anında geri çektim.

"İyi misin?" diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı ama pek öyle görünmüyordu.

"Başım fena dönüyor." dedi eliyle başını ovuştururken. "Ensem de ağrıyor." Tekrardan başının arkasındaki kızarıklığa baktım. Ardından hemen kenarda duran tuğlaya.

"Sanırım birisi ensene şu tuğlayla vurmuş." diyerek gösterdim. "Kızarmış biraz. Çok acıyor mu?" Eliyle ensesine dokundu ve yüzünü ovuşturdu. "Çok değil." Elini cebine attığında bir şey aradığını anlamıştım.

"Telefonunu arıyorsan yere düşmüş." dedim yerdeki telefonu ona uzatarak. Bir bana bir elimdeki telefona baktı ve bir şey demeden alıp saate baktı. Ardından bana döndü ve sordu.

"Sen ne yapıyorsun burada?" Sahi ben buraya kafa dinlemek için gelmemiş miydim?

"Biraz yalnız kalmak istemiştim." Anladım dercesine başını salladı. Kahverengi gözleri ve kasılan yüz hatları canının yandığını açıkça belli ediyordu. Hafiften uzun saç tutamları yüzüne düşmüştü.

Kayıp Yolların MektuplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin