1: İlk Güç

26 3 0
                                    

Geçmiş: 15 yıl önce / Güney Su Kabilesi
(En son yorumlarda 1970 yılındaydık. Hangi yıldasınız ?)

"Saçmalama Heri o daha bir enik. Yanlış görmüşsündür." Kadın inanmayıp elinin tersini adama 'git git' dercesine sallarken.

"Meleğim, gördüm diyorum. Yoksa.." adam eşine yaklaşarak kulağına eğilirken, arkasında olmanın avantajıyla eşinin beklemediği bir anda kolunu beline sararak devam etti sözüne. "Korkuyor musun sevgilim ?" Dedi adam kulağına fısıldadı.

İkisinin de kalın giysileri ve eldivenleri sadece kökenlerine ziyaret içindi. Onlar su kabilesi üyesiydi en nihayetinde. Bu yüzden yine gelmişlerdi, sürekli gelip gidiyorlardı. Bu çok doğal bir şeydi ama minik eniğin babası onun suyu büktüğünü görmüş olmasına rağmen, sevgili eşi ona inanmıyordu.

Ya da inanmaya korkuyordu çünkü eşinin söylediğine göre daha başka şeyler vardı.

Kadın titrek bir nefes verdi ve arkasını döndü.

"Senin her sözüne inanıyorum aşkım. Ama ölümüne korkuyorum ya oğlumuza birşey olursa ? O zaman ne yapar-"

"Kimseye söylemeyiz bizde. Sana söyledim hayatım toprak da büküyor. Başka bir yeteneği çıkacak mı bilmiyoruz ama eski parşömenler buluruz, o öğrenir ve sırrını saklar. Sadece su bükücü tarafını gösterse de eminim büyük bir bükücü olur. Annesinden almış o yönünü işte. Bırak anneme gidelim ve test yapalım. Güven bana meleğim." adam burunlarını birbirine sürterken, eşinin içine su serpmeye çalışıyordu.

"Anne baba!" Dedi endişeli sesiyle beş yaşındaki tatlı çocuk. Gözlerinde saf korku vardı.

"Birileri geldi, büyükannemle çok kaba konuşuyorlar. Korkuyorum." Peltek diliyle söylendi minik beden. Adam direk çadırdan çıkarken, eşi oğluna sarılmış, sakin olmasını fısıldamıştı yumuşak saçlarını okşarken.

"Ne istediğinizi öğrenebilir miyiz ?" sakin olmaya çalışarak annesinin yanına ilerledi adam. Kadının arkasında su kabilesinin neredeyse hepsi varken, herkesin önünde yarı yarıya hem toprak hem de ateş bükücüler varken aralarından biri konuştu.

"Buradaki çocuklara bükücülük testi yapmamız gerekiyor. Bu yüzden lütfen tüm çocukları buraya toplayın." Dedi ateş bükücü.

"Sen burada bekle meleğim." annesi küçük çocuğa. Tam çadırdan çıkacakken fikrini değiştirdi.

"Meleğim şimdi benim yaptığımı yap." ve kolları ile bedenini hareket ederek oğlunun onu taklit etmesine izin verdi.

Oğlu kendini bir anda ayaklarının altındaki suyun içinde bulurken, boğulmadığı fark etti. Tepesinde yere konuşan annesini dinledi.

"Ben gelene kadar çıkma bebeğim tamam mı ?" Diyen annesine o göremese de kafa sallamıştı. O gelene kadar etrafa bakabilirdi.

Suyun içerisinde bir oraya bir buraya hareket etti. Buz kalındı ama dışarıda olan herkesi duyabiliyordu çocuk, su onu kucaklıyor, bir hava baloncuğu veriyordu. Su onu seviyordu.

Minik çocuk suyu çok sevmişti, ruhu gibi narin bir şeydi su. İçinde sakladığı onca şeyle, su çok güzel bir sırdaştı.

Çocuk kafasını tekrar buza çevirdi, artık bakış açısında kabilenin meydanı vardı. Tanımadığı, tuhaf kılıktaki adamlar kabilede oynadığı bazı arkadaşlarının önüne kâse uzatıyor ve çocukların önünde suyu zemine döküyorlardı.

Custodiae 🌊 🔥✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin