20 yıl sonra
"Baba!! Baba Taenyon bana hiç sopa alamayacağımı söyledi! Bana beceriksiz diyor!"
Küçük çocuk isyanlar içerisinde babasının kıyafetlerini tutarak dolu gözlerle söyledi. O da sopa istiyordu, ailesinin geleneğine ortak olmak istiyordu.
Namjoon sırıtarak kafasını okşadı. Oğlunun bu hareketleri küçükken yaşadığı hayal kırıklarını aklına getiriyordu. Bir sopasının olamayacağının düşüncesi bile onu kırıyordu. Ancak, elbette öyle olmadı, sırtında takılı olan Koya bunun en büyük kanıtıydı.
Oğlunun boyuna gelmek için çömeldi ve ona sıkıca sarılmasına dair bir izin verdi.
"Merak etme Kwanshin, geleneğimiz tüm çocuklar için geçerli olan bir husus. Endişeye yer yok. Bunun için endişelenmek yerine seni hazır görmediği zaman Jin babanın nasıl kızacağını düşünmelisin. Şimdilik düşüncelerini bir kenara bırak. Taehyung amcanı ziyaret etmeliyiz."
Babası konuştukça, çocuğun tepkileri farklı bir hâl alıyordu, ancak saygı değer Ateş Kralı, Tae amcasından bahsedildiği anda gözleri parlamıştı. Onu görmeyi seviyorlardı.
Kwanshin kafasıyla onaylayıp koşa koşa hazırlanmaya gittiğinde, Namjoon mütevazi evlerinin ikinci kat balkonundan etrafa bakmaya devam etti. Orman manzarasını ve geriye kalan ormana serpilmiş evlerden çıkan dumanı izledi. Düşüncelere dalmaya başladığını fark edememişti bile.
Bugün, çocuklar için amca ziyareti, ebeveynleri için ise değerli arkadaşlarını anma günüydü. Yirmi yıl geçmişti yaşadıkları felâketin üzerinden. Taehyung, Namjoon'un ve Jin'in ortak düşüncelerine göre tüm acılara katlanıp atlatabilmişti ancak.. Jeongguk'u atlatamamıştı.
Haklılardı da.
Taehyung yılları birbirine katıp, tüm halkların belası, yamyam olarak bildikleri yaratıklar kaybolduktan sonra Ateş halkını ve ihtişamlı kıtalarını en baştan kurmuştu. Onca şeye rağmen asla hırsını halkından çıkarmaya çalışan, diktatör, acılarını unutmak için halkını kullanan bir kral olmamıştı. Aslında Jeongguk'u tanımadan önce tam olarak bu olmak istiyordu.
Halkta ki hiçbir vatandaş onu önemsemez ve dinlemez diye düşünüyordu. Namjoon bunu onlar beraber yaşarken ve küçükken pek çok kez değiştirmeyi denemişti. Jeongguk ondan daha başarılı olmuştu. Ateş başında, akiam uyumadan hemen önce yaptıkları çok fazla konuşma vardı. Bunlardan biri politik sorunlar ve 'prens veya kral olsak ne yapardık' tarzında saçma, eğlenceli gibi görünen başlıkların altına serpiştirilen ciddi konulardı.
Taehyung o konuşmaları çok severdi, arkadaşları onun prens olduğunu anlayana kadar (gerçi ondan sonrası da dahil) onların görüşlerini ve fikirlerini duymak onu geliştirmişti. Jimin ve Jeongguk yamyamlar tarafından yakalanmadan önce kurtardıkları bir köyü anlattıklarında bu Taehyung'u çok etkilemişti. Eğer öyle bir olayla karşılaşacak olsaydı, yüksek olasılıkla o, vatandaşların çoğunluğunun istediğini yapar ve oradan giderdi.
Bunlar geçmişte kalan konular olsa dahi, önemlilerdi.
Şu anda, tahtında oturan, adaletli, samimi, otoriter, nazik ve herkesin kanaat önderi olarak seçtiği Ateş kralının, benliğini oluşturan şeylerdi. Ayrıca bunlar yaralı anılardı.
Eh, ona sorarsak, şuan benliğini oluşturan anılarda gözlerinin önünde yanarak ölen arkadaşlarından çok, gözlerinin önünde ellerinde ve kollarında kül olarak yok olan sevgilisi onun en büyük yarasıydı.
Namjoon bunu en iyi bilen kişiydi. Taehyung'un iki yıl süren yası boyunca ona bakmıştı. Gerçeklik olarak bakarsak yası on yıl sürmüştü ancak ikinci yıldan sonra Taehyung, halkının kendine ihtiyacı olduğunu fark ederek kral olmanın ilk adımını atmıştı. Bu adımlara devam ederken hyungları hep onun yanında yer almıştı. Yası bir bakıma -Namjoon'a göre- devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Custodiae 🌊 🔥✓
FanficBir su bükücü ve ateş bükücünün yolu yamyam kampında kesişir. (。•̀ᴗ-)✧ Yazar X bxb Semetae Yan shipler; Yoonmin Namjin