Bu bölüm biraz kısa oldu ama neyse bu kez böyle olsun. İyi okumalar!
__________________Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama çok olmamıştı. Zach'in amcası Peter gelmişti. Şuan karşımda durmuş birbirlerine sarılıyor ve ağlıyordular.
İnsanlar çok sulu gözlüler
Peter Anderson, oğlu ve arkalarında 2 araba adam, çok kalabalıklar.
Zach'in amcasına Zach'ten ayrıldı ve gözleri beni buldu. Zach'e bir şeyler söyledi ve o da onayladı aynı zamanda ona bir şeylerde söyledi. Bunun üzerine yaşlı adam bana doğru gelmeye başladı.
" Sen Aida olmalısın "
Yeşil gözleri bana bakıyordu ve cevap bekliyordu.
" Evet bayım "
Gözlerini hafif kısılmıştı ve sanki beni inceliyordu. Dost muyum?Düşman mıyım? Sanki bunu sorguluyordu.
" Zach bana gidecek yerin olmadığın söyledi "
İşte bitti. Beni almayacak. Zaten bunu tahmin etmek zor değil ama neyse.
" Bayım gidecek bir yerim yok bu doğru ama beni gittiğiniz yerde bırakırsanız başının çaresine bakarım. Sizi rahatsız etmem. "
Kıstığı gözleri aniden büyüdü.
"O nasıl bir laf öyle, duymamış olayım. Beni rahatsız etmezsin ama eğer benle gelmezsen rahatsız olurum. Hem ben oradan küçük bir kızı sokakta tek başına bırakacak biri gibi mi duruyorum"
Ona baktım. Yeşil gözlü, Zach gibi sarı saçlıydı ama sarılar yerini beyaza bırakıyordu. Nereden bakılsa boyu 1.70 civarında, 50 yaşında- galiba o yaşta - olan tombul bir adamdı.
Benim ona durup bakmamı izledikten sonra bana güldü.
" Bak canım demek istediğim sana kapım her zaman açık. Beni anlıyorsun değil mi ? "
" Evet bayım anlıyorum "
İyi en azından kovulmadık
" Bana Peter diye bilirsin tatlım "
" Tamam... Peter"
"O zaman artık eve gidelim Aida "
Kendisi geri döndü ve bana eli ile araçları gösterdi. Beni büyük bir arabaya yönlendirdi. Arabaya gelince ikimizde bindik. Hemen karşımda Zach oturuyordu ve yanında kuzeni Luke. Zach'in ayaklarının dibinde dosyaların olduğu çanta vardı.
Luke bana başı ile selam verdi ve bende aynı şekilde oynamadım. Peter arabaya binince kapı kapandı ve ilerlemeye başladı. Burdan gidiyorduk, Star City'e...
Ve umarım bir daha dönmeyiz ben burayı sevmedim
.
.
.
.Aniden gözlerim açıldı. Meksika hava alanında uçağa bindiğizde gözlerim daha fazla dayanamadı ve bende uyudum. Acaba ne zaman ineceğiz ?
Birazdan yerinden kalkma.
Neden
" Aaa uyanmışsın bende seni kaldırayım dedim. Geldik birazdan ineceğiz. "
Zach tepeden bana bakıyordu sonra karışma oturdu ve kemerini taktı. Geriye dönüp baktım Peter koltukta uyuyordu ve Luke ise ortada yoktu. Ve çanta da yoktu.
" Çanta nerede?!"
" Merak etme, hemen ayağının altında"
Dediği yere baktım cidden ayaklarımın üzerine koymuş duruyordum.
Ve anidan üzerimde bir baskı hissettim dönüp Zach'e baktım." Uçak iniyor. Kemerin takılı mı ?"
" Evet"
Uçağa bindiğimizden beri açmamıştım. Bir süre sonra uçak indi. Ve indiğimizde yine bir arabaya bindik ve oradan da şehirden biraz uzak bir eve geldik.
Büyüktü, genişti ve kocaman bir bahçesi vardı. Arabadan indik ve bizi kapıda bir adam karşıladı. Peter ona banyo ve hemen yemek hazırlanmasını söyledi. Galiba o adam burada çalıyordu. Adam onu onayladı ve biz içeri girdiğimizde içeride olan kişilere talimatlar verdi.
Orta yaşlı bir kadın yanıma geldi ve elimdeki çantayı almak istedi ama Zach ona " Hayır çanta onda kalacak " diyince bıraktı.
Peter, ben ve Zach'e hitaben önce duş almamızı ve sonra yemek yemeyi önerdi. İkimizde kabul edince çantanmı isteyen kadın bana kalacağım odaya kadar eşlik etti.
Oda beyazdı ama içindeki eşyalar gri tonlardaydı. İçinde 3 kapı vardı, biri balkona açılan cam kapıyı. Diğeri açık olan banyo kapısıydı ama diğerini görmüyorum.
" Banyo bu tarafta siz duşunuzu alın ben birazdan size uygun kıyafetler getireceğim. "
Onu onayladım ve o da çıktı. Elimdeki çanta ile banyoya girdim. Banyo sanki ayrı bir odaydı. Büyüktü, çok hemde.
Ben banyoya bakarken kadın geri geldi ve elinde yeni kıyafetler vardı. Kıyafetleri bıraktı ve bir şey isteyip istemediğimi sordu. İstemiyorum diyince gitti.
Ardından odanın kapısını da kapatmıştı. Ben de banyonun kapısını kapattım, üzerimdekileri çıkardım ve kendimi sıcak suyun altına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Rise
FanfictionBazen hayat bize hiç ummadığınız şeyler yapar ve biz bir şekilde kendimizi doğru yola koyarız ama tekrar o yoldan sapabiliriz. Ve tam o an da tüm umudun yok olduğunu düşünürüz. Üzerimize bir yıkılmışlık çöker ama umut asla kaybolmaz. Ben umudun ka...