2.BÖLÜM

75.3K 1.6K 296
                                    

Babamın verdiği cevapla kalbim burkulurken derin bir nefes aldım. Bu sefer adının Bahadır olduğunu öğrendiğim yaşlı adama döndüm.

"İstemiyorum." dedim kısık ve sakin bir sesle.

"Sana seçim şansı sunmuyoruz." dediğinde başımı Halil'i kurtaran Savaş'a çevirdim.

"İstemiyorum." dedim bu sefer evleneceğim adama. Gözlerinde gördüğüm soğuk gözlerim beni bile üşüttü. Savaş'ın bir şey demesine izin vermeden Bahadır Bey kolumu daha da sıkarak uyarıcı bakışlar attı.

"Yakın zamanda düğün yaparız." dedi herkese hitaben. Savaş'ın bana baktığını hissediyordum ama dönüp bakmadım. Kalbim sıkışıyordu nefes alamıyordum. Başımı kaldırıp Savaş'a baktığımda onunla evlenemeyeceğimi bir kez daha fark ettim. Tek o değil şu an evlenmek istemiyordum. Başımı tekrar yaşlı adama dönerken. Adam konuşmama izin vermeden silahını kaldırıp abimin başına dayadı. Başından beri gözleriyle buluşturmadığım abimle buluşturdum. Abim bana değil Bahadır Bey'e bakıyordu. Gözlerindeki  korkuyu seçebiliyordum.

"Bir daha reddetme gibi bir çelişkiye düşersen tüm ailenin cesedini seninkinin yanına gömerim." dedi silahını ateşlerken. Abim inleyerek yere düşerken gözleri gözlerime tutundu. Nefretle bakıyordu bana. Ayağını tutup yere oturdu. Kimse Bahadır Bey'e bir şey yapmazken herkes bana bakıyordu. Kendime geldiğimde kolumu adamdan kurtarak yere eğildim. Abimin ayağına bulduğum bir bezi bastırırken biri ambulansı aramıştı. Bastırmamla durmayan yaraya turnike yapıp ambulansı beklemeye başladık. Ara sıra turnikeyi gevşeterek dokuya kan gitmesine yardımcı oldum. Bu sırada erkekler başka bir odaya geçmiş düğün hakkında konuşuyorlardı. Gördüğüm kadarıyla Halil ve Savaş gitmişti. Annem başımızda ağlarken babam salonda Bahadır Bey'le konuşuyordu. Mahmut ve Berfin de Mahmut'un annesi Fatma yengemle konuşuyorlardı. Mahmut'un kız kardeşleri rahatlamış şekilde etrafta dolaşırken içim burkuldu. Kimseye zarar gelsin istemezdim ama Mahmut hata yapmışken bunun sonuçlarına abim ve benim katlanmamız haksızlıktı.

"Yani kabul etseydin şimdilik Hare ne olacaktı ? Şu halime bak sakat kalırsam vicdanın rahat olacak mı?" dedi sinirle. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken bunu kendisine yapan kişiye değil de bana sinirlenmesi dumura uğramama sebep olmuştu. Ağlayan annem abimin başına gelerek o da abimi onayladı.

"Evet Hare kabul etseydin ne olcaktı. Tek erkek çocuğumuz abin. Ya sakat kalsaydı." dedi gözlerime kırgınlıkla bakarken.

Bir anda suçlu konumuna düşmem beni şaşırtırken derin bir nefes aldım. "Sakat kalmayacak kemiğe gelmemiş." dedim sesimin titremesine zar zor engel olarak. Abim sinirle güldü.

"Sağol ya Hare! " dedi. Ben ne olduğunu anlamazken kendimi savunma girişimine bile girmedim. Şu an kimin suclu kimin suçlu olmadığını tartışmamız sonuçları değiştirmeyecekti. Ayağa kalktım ambulans gelene kadar bahçede hava almak için. Kimsenin olmadığı bir yere giderek gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldım. Ne yapacaktım? Okulumu bırakmamı istiyorlardı. Artık 5. sınıftım domtor olmama iki yılım kalmıştı. Sonrasında İngiltere'ye gidip uzmanlık eğitimi alıp orada devam edecektim. Ama şu an okula devam edip edemyeceğimi bile bilmiyordum. Yüreğim sıkışırken kesik kesik nefes aldım.

"Hare özür dilerim . Yemin ederim sana zarar vermek şu hayatta isteyeceğim son şey bile değil." dedi gözlerime samimiyetle bakarken. Cevap vermeyip sadece başımı salladım. Bu sırada ambulans gelmişti. Ben harektelenirken abimi yatırıp ambulansın arkasına bindirdiler. Annem de yanına binerken ben annemin yanına bindim. Hemşirenin yaptıklarını incelerken ara sıra ona kendi fikirlerimi söylüyordum. Sağlık çalışanlarında genel olarak işine karışılmasına sinir olma gibi huy vardı. Bu yüzden olabildiğince kibar yaklaştım. Hemşire de bir şey söylememişti.

BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin