44.BÖLÜM

15.9K 601 37
                                    

Bu haftanın da sonuna gelmiştim. Yorgun olsam da fazlasıyla heyecanlıydım. Çünkü Savaş bugün gelecekti. Tatilin üstünden bir ay geçmişti ve Savaş'la sevgili olmaya çalışıyorduk. Birbirimizle görüşmeyeli uzun zaman olmuştu. İkimiz de değişmiştik. Ki zaten biz evliyken bile birbirimizi tanımıyorduk. Şimdi ise ilişkimizde sağlam adımlarla ilerliyorduk. Bu ilişki eskiden bir zorunlulukken şimdi isteyerek yapıyorduk. Hiçbir şeyi zorlamıyorduk. Savaş haftasonları Norveç'e geliyordu ve beraber vakit geçiriyorduk. Bugün de cumaydı bu yüzden eve geçip hazırlık yapmam gerekiyordu. Arabımı garaja park edip marketten aldığım eşyalarla eve geçtim. Ayakkabılarımı ayakkabalığa koyup poşetleri mutfağa götürdüm. Gördüğüm bedenle refleksi bir şekilde çığlık attım. Savaş benim çığlığımla bana dönmüştü. Dudağımı elimle kapatmıştım. Şaşkınlığımı üzerimden atıp tek elimde topladığım poşetleri bir kenara bıraktım. Gülümsedim heyecanla.

"Hoşgeldin bir elimi yıkayıp geliyorum." diyerek bana yaklaşan Savaş'ı engelledim. Banyoya gittim aradan sıyrılarak. Üzerime rahat bir şeyler giyinip elimi yüzümü yıkadım. Kendime aynadan son bir kez bakıp mutfağa geçtim. Savaş benim gelmemle yaptığı işi bırakıp bana sarıldı.

"Çok özledim." dedi boynumu öperken. Yüzümde oluşan aşık gülümsemeyi engelleyemedim.

"Ben de." dedim kızarık yanaklarımla geri çekilirken. Savaş banyo yapmış rahat bir şeyler giymişti. Saçları hala ıslaktı. Evin içerisi yeterince sıcak olduğu için kurutmamıştı sanırım. Tezgaha yaklaştım neler yaptığına bakmak için.

"Güzel kokular geliyor." dedim Savaş'ı yanağından öperken.

"Ne yapayım?" dedim devam ederek.

"Masayı kurabilirsin." dedi tekrar işine dönerken. Ben de Savaş'a uyarak masayı kurdum. Hazır olanları götürürken Savaş da işini bitirmiş bana yardımcı oluyordu.

Yemeği sohbet ederek bitirdikten sonra bulaşıkları yıkamıştım. Savaş da bize kahve yapmıştı. Salonda oturmuş kahvelerimizi içerken sohbet ediyorduk.

"Önümüzdeki hafta salı günü Amerika'ya gideceğim ama cuma günü dönmüş olurum."

"Çalışman için mi?"

"Aynen."

"Ama bence kabul edilmeyecek. Sanırım din çatışması yaşıyoruz." dedim umutsuzca.

"Edilir güzelim niye edilmesin." dedi beni kendine çekerken.

Ben de Savaş'a uyarak umutsuzluğu bir tarafa bıraktım. Savaş'ın kolları arasında yerimi edinirken yüzümde aptalca bir gülümseme vardı.

"Savaş her şey o kadar güzelki... Gerçek gibi hissettirmiyor." dedim alttan Savaş'a bakarken.

"Eğer gerçek değilse bile bu anda sonsuza kadar kalabilirim." dedi Savaş dudağıma öpücük kondururken.

"Acaba beraber bir dünya turu falan mı yapsak?" dedim sehpadan tekrar fincamı alırken.

"Çok uzun sürer." dedi Savaş telefonundan mesaj yazarken.

"Olsun daha genciz." dedim omuz silkerek.

"Yavrum sen genç olabilirsin. Ben otuzumdayım. Çocuk istiyorum artık." dedim alttan alttan bana bakarken.

İçtiğim kahve boğazımda kalırken hem utançtan hem nefes alamadığım için yanaklarım kızarmıştı. Savaş serseri bir şekilde gülümseyip masadaki peçetelerden uzattı. Islanan yerlerimi kurulayıp peçeteyi çöpe attım.

"Nasıl yani?" dedim gerginlikle.

"Sen istemiyor musun? Şöyle iki tane kızımız olsa." dedi yüzündeki sevecan gülümsemeyle.

"Bilmem. Hiçbir zaman düşünmedim." dedim. Sonrasında devam ederek "Hem ben iyi bir anne olamam." dedim koltuğa oturarak.

Savaş uzanıp elimi tuttu. "Neden olmayasın güzelim? Hem istemiyorsan sorun yok." dedi Savaş.

Bir şey söylemeden dudak büzdüm. Savaş hiç de vazgeçecek gibi görünmüyordu. Sanırım buna kendimi hazırlansam iyi olacaktı.

Biraz daha beraber vakit geçirip Savaş'la beraber yatağa uzandığımızda ikimiz de kitap okuyorduk. Uykumun geldiğini hissederken kitabı yanıma koyarak gece lambasını kapattım. Savaş da aynısını yapıp yatağa uzandı. Beni kendine çekerken ben de beline sarıldım.

Ben geldim. Selamlar. Nasılsınız? Bundan sonra bölümler kısa ve bu tarzda olur diye düşünüyorum.

Bölümler için ne deseniz haklısınız. Ama üniversite ikinci sınıfım ve derslerim gerçekten ağır. Bugün bir sınava daha girdim. Bu yüzden anlayışınıza sığınıyorum. Onun dışında cumhuriyetimizin 100. yılı kutluyorum. Umarım daha binlerce yaşlara. İzmir'de çok güzel kutlayıp eğlendik. Bence bu yıl biz gençlere az da olsa umut ışığı oldu. Eğer olmadıysa da olmalı. Türkiye büyük zorluklar içinde kuruldu. Şu anda da zor bir dönemden geçiyoruz. Ama toparlayamayacağımız bir şey değil. Umudumuzu kaybetmeyelim.

Son olarak kendinize iyi bakın.

BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin