9

642 88 29
                                    

-😺🐿️



Saat geç oluyordu. Hoseok'un arkadaşları yavaş yavaş gitmeye hazırlanıyorlardı. Tae ve jungkook paltolarını giyerken, jin oturuyordu. Buna karşı jimin kaşlarını çattı ve konuştu "hadi kalksana jin"

"Siz gidin ben burda kalmak istiyorum"

Hoseok jin'in bu dediğine karşı büyük bir gülümseme sundu "evet evet! Jin hyung burda kalsın lütfeeeen" jimin gülerek kafasını salladığında diğerlerinin arkasından evden çıktı.

Jin, kapıyı örtüp ona yaklaşan hoseok'u yanına çağırmıştı "gel bakalım bücürük"
Hoseok sahte bir kızgınlık ile jin'e cevap verdi "ben bücürük değilim hyung!" Jin büyük bir kahkaha attığında hoseok yanına oturmuştu.

"Ee anlat bakalım. Nasıl gidiyor? Şu yoongi işi. Diğerlerinin yanında sormadım utanırsın diye"

"Neden utanayım? Ayrıca her zamanki gibi gidiyor. Sürekli onu izliyorum"

"Hmm sürekli onu izlemek yerine karşısına çıkmaya ne dersin?"

"Bunu istesemde yapamayacağımı sende biliyorsun hyung"

Jin bunu biliyordu ama sadece sormak istemişti. Kafasını salladı ve derin bir nefes verdi "biliyorum hoseok. Sadece şansımı denedim"
Jin bunları söylerken hoseok oralı bile değildi. Jin, hoseok'un baktığı tarafa kafasını çevirdiğinde havada uçuşan karları görünce gülümsedi. Sabah başına gelecekleri düşününce de içini bir endişe kaplamıştı.

Muhtemelen hoseok sabah kalktığı gibi dışarıya çıkmak isteyecekti. Bu onun çabucak hasta olmasına sebep olacaktı ve jin bu yüzden endişe ediyordu.

...

Hoseok jin'in de tahmin ettiği gibi sabahın erken saatlerinde ayaklanmıştı. Odasındaki pencereden baktığında gözlerini kocaman açtı ve gülümsedi. Hızlıca odasından çıktı. Yavaş adımlar ile onu yerinden etmemek için geceyi kanepede geçiren jin'e yaklaştı. Birkaç saniye bekledikten sonra avazı çıktığı gibi bağırdı "jin hyung! Jin hyung!" Jin kulaklarında hissettiği güçlü sesler ile biranda yerinden kalktı. Uykulu gözlerle yanı başında duran, üzerinde ince gecelikler olan bir adet hoseok gördü.

"Hoseok ne oluyor sabah sabah? Kıyamet falan mı kopuyor?" Hoseok jin'in dediği şeye karşı dudaklarını büzdü ve korktuğunu ifade edercesine konuştu "yaa jin hyung! Saçmalama. Kıyamet falan deme korkuyorum bak!"

Jin kendini tekrar uyumak için kanepeye bıraktığında üzerine battaniyesini çekti ve gözlerini kapattı. Yanı başında hala bekleyen hoseok'un da farkındaydı "tamam korkma ve şimdi gidip uyu"

Hoseok kaşlarını çatıp elini jin'in üzerindeki battaniyeye uzattığında konuştu "hadi ama hyung! Bu kadar uyumak yeter. Şimdi kalkıp dışarıya çıkıyoruz"

Jin, hoseok'un ısrarcı bir tavırla konuştuğunu duyduğunda homurdandı "hoseok saat sabahın kaçı? Ayrıca dışarısı buz gibi. Hem yerlerdeki karlar daha tutmamıştır"

"Bunlar dışarıya çıkmamı engelleyecek sebeplerin arasında yer almıyor maalesef"

Jin, hoseok'un ne kadar inatçı olduğunu biliyordu ve bu yüzden daha fazla ısrarcı tavırlara maruz kalmak istemediği için kalkmayı tercih etti "tamam hoseok tamam. Ama önce kahvaltı"

"Yaa tabi tabi. Kahvaltıda bana o kadar yedireceksin ki dışarıya çıkmamı engelleyeceksin dimi? Yemezler canım yemezler"

Jin duyduğu şeylere karşı yüzünü buruşturdu "valla pes hoseok! Böyle şey hint dizilerinde bile görülmemiş gerçekten. Hint dizilerinde daha saçma şeyler va- aman konumuz bu değil! Ayrıca neden böyle birşey yapayım?"

writer[SOPE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin