23

314 54 4
                                    


Önceki iki bölüme bir göz gezdirdim ama daha önceki bölümler kadar yorum yoktu. Bu beni biraz üzdü. Lütfen yorum yapmayı unutmayın.

-😺🐿


Birkaç yorucu günün ardından taşınma işi çoktan bitmişti. Hoseok'un yanına aldıkları yoongi'nin evine rahatlıkla sığmıştı. Hoseok bu konuda çok endişe ediyordu ama endişesinin boşa olduğunu anlamıştı.

Yoongi başka bir tane daha gardırop alana kadar kendi eşyalarının yanında yer açmıştı. Hoseok yenisine gerek olmadığını söylemişti ama yoongi'nin de en az onun kadar inatçı olduğunu biliyordu.

Aynı şeyi banyodaki dolaba da uygulamışlardı. Hoseok kendi kişisel eşyalarını fazla boşluğu olmayan ama ona yetecek olan dolaba yerleştirmişti.

Çok sevdiği birkaç ayıcığını ise odanın köşelerine yerleştirmişti. Ayıcıklar gri tonlarındaki odaya renk katarken yoongi de bundan çok memnundu.

Hoseok bu evlerinde geçirdiği ilk sabaha yoongi'nin kollarında açmıştı gözlerini. Hoseok her ne kadar istemese de yoongi ona zorla kahvaltı yaptırıp okuluna bırakmıştı.

Jimin ve jungkook artık okula tek başlarına gitmek zorunda kalacaklardı. Bu yüzden hoseok ile minik bir atışma yaşamışlardı.

Soobin ise Ortalıklarda yoktu. Hoseok tabiki onu merak etmiyordu ama biranda ortadan kaybolması onu şaşırtmamış değildi.

Gürültülü geçen bir boş dersten sonra hoseok ve jimin koşarak kantine inmişler ve pekte dolu olmayan sıraya girmişlerdi. Hoseok önündeki birkaç öğrencinin gitmesi ile hızlıca öne doğru kaymış ve bir çikolata alıp jimin'in öne geçmesine izin vermişti.

İkisi birlikte sohbet ederek boş bir masaya ilerlemişlerdi. Jimin'in gözleri jungkook'u arıyordu ama dakikalardır gelmemişti. Hoseok bunu farkettiğinde jungkook'un gelemeyeceğini söylemek için ağızını araladı "jungkook'u arıyorsan boşuna arama. Antremanı vardı."

Jimin sakin bir şekilde kafasını sallamıştı. Aklına gelen soruları sormak için sabırsızlanıyordu. Tabiki hepsi yoongi ile ilgiliydi. Jimin çok meraklı bir çocuktu. Şimdiden hoseok'un kafası şişecek gibiydi. İlk sorusunu sormak için ağızındakini yutup içeceğinden de pipet yardımı ile bir yudum aldığında gülerek hoseok'a döndü "hoseok biz sevgili eniştemizle ne zaman tanışacağız?"

Hoseok ona merakla bakan jimin'e döndüğünde enişte demesine karşı küçük bir kahkaha atmıştı. Jimin'in yüzü düşerken sinirle tostundan bir ısırık almış ve asık suratı ile sormuştu "komik mi?"

Hoseok kafasını salladığında jimin'in aslında sormakta haklı olduğunu biliyordu. Artık tanıştırma vakti gelmiş, geçiyordu bile "bilmem o ne zaman isterse."

"Nasıl yani? Senin kararın değil mi?" Jimin anlamaz bakışlarını sunduğunda hoseok omzunu kaldırıp indirmişti "ikimizin kararı jimin. Zorla tanıştıracak halim yok ya."

Jimin haklılık payının olduğunu düşünüp "doğru." Demişti. Soracağı diğer soruyu sormak için tekrar hoseok'a bakmıştı ki koşar adımlarla onlara yaklaşan minji dikkatlerini o tarafa vermelerini sağladı. Minji soluklanmaya çalışarak masaya biraz daha yaklaştığında üzerindeki iki şaşkın bakışın farkındaydı. Jimin tostunu yemeyi bırakıp merakla minjiy'e baktığında minji konuşmak için hoseok'a bakmıştı "hoseok. Soobin sınıfta. Bana hoseok'u bulun diyip bağırıyor. Bende dayanamadım geldim."

Hoseok kaşlarını çatıp umursamaz bakışları ile baktığında minji anlamıştı reddedeceğini. Ama ikna etmek için endişeli ses tonuyla konuşmuştu bu sefer "kötü şeyler yapacak hoseok. Gelmen gerekiyor."

writer[SOPE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin