10. PERDE: ''SOĞUK''

12.6K 565 142
                                    

4 KASIM CUMARTESİ 13.00'da İSTANBUL TÜYAP fuarında gerçekleşecek olan imza günüme hepinizi bekliyor olacağım. İmza günüme katılım sağlayan bebeklerime Gurur, Zeliha ve Devran ağzından yazılmış mektupları elden teslim edeceğim. Kitabınız olsun, olmasın hiç fark etmez, gelin sarılın ve mektuplarınızı benden alın 💚💚💚

Instagram/Twitter: binnurnigiz

Keyifle oku kedi.

NP: Raised By Swans – Old Fires

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

NP: Raised By Swans – Old Fires

Lord Huron - The Night We Met

NF - Paralyzed


🍁


Soğuk.

Tenim cennetin buzdan bataklığına saplanmaya başlamıştı. Tanrı'nın avuçlarında titriyor, buzların altına gömülüyordum. Soğuk öyle gaddardı ki cennetin kollarının hiç de şefkatli olmadığını düşünmeye başlamıştım. Kucağımda dikiş yerlerinden sökülmüş bir oyuncak ayıyla ölümün sırasında bekliyordum.

Önümde benden yaşça büyük insanlar din din, ırk ırk, renk renk demeden birbirlerine karışmış halde kuyruğu takip ediyordu. Yalnız başıma sıranın ucunda beni bekleyen şeyin ne olduğunu merak ederken öylece ileriyi izliyordum. Ölüm, oyuncak ayımın dikiş yerleri sökülmüş kısımlarından aşağı düşen bembeyaz pamuklar gibi tenime yağıyordu.

Kum saatinin camı çatlıyor, çatlayan camın aralığından kum taneleri saniyeleri var ederek yüzüme dökülüyordu; cam kırıkları gözlerime saplanıyor, kum taneleri yüzüme zamanı örerek beni küçük bir kız çocuğundan büyük bir kadına dönüştürüyordu.

Gözlerimi yavaşça araladığımda onu gördüm.

"Vazgeçmek için çok geç," dedi tuttuğu oyuncak ayının tüylü ellerini daha da sıkı kavrayarak. "Kovulduğun bir yere sığınmaya çalışıyorsun."

Kirpik diplerimdeki ağrıyla gözlerimi kırpıştırdım. Artık burada değildi, içerisi şimdi bembeyazdı. Sanki binlerce ruhun oluşturduğu trafiğin ortasında öylece yere yığılmış bekliyordum. Nefes alıp verirken ciğerlerim buzlarla doluyor, buz parçaları ciğerlerimde parçalanarak kıymık gibi saplanıyordu nefesimin boşluklarına.

Vazgeçtiğimi anladığımda iki kaşımın ortasında oluşan o yarığın içini dolduran bozuk kanın yüzeyinde yenilginin parçalanmış bayrağı yüzüyordu.

Şiş bileğimdeki acı gitgide çoğalmaya başlamıştı. Avucumu demir kapının yüzeyine bastırarak birkaç kez daha bağırmak için dudaklarımı araladım ama artık zihnim bana dur diyordu, yaptığım her çağrı kendimle yüzleşirken yine kendime vurduğum bir tokat gibiydi. Kaç dakikadır buradaydım bilmiyordum.

İSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin