3.2

1.6K 81 50
                                    

Bölüm şarkısı

Bir Zamanlar Deli Gönlüm- Sezen Aksu

Selammm.

Bi süre daha böyle sakin huzurlu devam edicez ama benim canım kaos istiyo hazırlayın kendinizi.

Behlül kaçarr

Kendinize cici bakıın.

..........................................

"Bu Kuzey piçini dört kat yapıcam ben, cidden!" sinirle homurdanan Ahmet'e çevirdim telefondaki gözlerimi, telefondaki Kuzey'le yazışıyordu o da. Büyük ihtimalle Ahmet ikimiz için ayrı bir plan yapmıştı ama Kuzey Eskişehir'den sonra oraya da gelmek istiyordu. 

"Nereye gideceğiz ki?" diye sordum başımı omzuna yaslarken, saçlarımdan öpüp "Sürpriz güzelim." dediğinde biraz eğdim başımı ve gülümseyerek baktım güzel yüzüne. Dün berbere gidip tıraş olmuştu, saçlarını da her zamanki gibi subay tıraşına geri çevirmişti. Uzun saçlı halini daha çok seviyordum ama o sevmiyordu. 

Kaşlarını çatmıştı, kısılmıştı gözleri. Düz gelen ama yüzüne çok yakışan bir burnu vardı, çene hatları keskindi benimkilere göre, gözleri yine benimkilere göre küçük ve gerçekten kapkaraydı, gözlerini çevreleyen uzun kirpikleri o kadar güzeldi ki bazen kıskanıyordum bile. 

Her renk yakışıyordu esmer tenine ama nedense beyaz ve haki yeşili bir başka duruyordu üstünde. Giydiği haki yeşil tişört bunu ispatlar nitelikteydi. Hayır, sadece onu sevdiğim için güzel gelmiyordu gözüme, baştan aşağı çok yakışıklı bir adamdı, girdiği her ortamda dikkat çekebilecek biriydi. 

Ben dikkatle yüzünü izlerken bana döndü gözleri, yandan sırıtarak  "Ne bakıyorsun melül melül? Yedin, bitirdin beni." dediğinde gülümseyerek yanağını tuttum ve dudağının kenarından öptüm sıkıca. "Bakarım bakmam, benim değil mi?" diye sorduğumda gözlerime baktı bir süre, bir iç çekip "Senin, orman gözlüm." dedi mırıldanır gibi. 

"Benim tabi, vermem kimseye!" diyerek kollarımı sardım boynuna, belime dolandı onunda kolları. "Verme kimseye, senin kalsın hep." Aşağı yukarı salladım başımı, vermezdim!

Öylece sarılı dururken boynuna bastırdım dudaklarımı, birkaç kere öptüm açıktaki tenini. Yeterli gelmemeye başladığında dilimi çıkardım hınzır bir gülümsemeyle, derin nefes alışı yankılandı kulaklarıma. Dilimin ucunu hafifçe oynatıp öptüğüm yerlerde gezdirdiğimde bedenimdeki elleri sıkılaştı. Dudaklarımı da işin içine katıp resmen boynunu emmeye başladığımda tişörtümden içeri girdi elleri, daha fazla koltukta durmayıp bir bacağımı kaldırıp diğer tarafına attım ve bacaklarına yerleştim. 

Elleri tenimi okşarken, boynunun her tarafını önce dilimle ıslatıp emiyor, bazen ısırıklar bırakıyordum. Arada kısıkça inliyor, elinin altındaki derimi sıkıyordu. Dudaklarım boynunda gezinirken olduğum yerden biraz daha kayıp kasıklarına yerleştiğimde kalçama kaydı belimdeki elleri ve "Çınar!" diye tısladı dişlerinin arasından. Parmaklarımı kısa olan saçlarına geçirdim durmayıp, hafifçe hareket ettiğimde elleri daha sıkılaştı ve omzuma yasladı başını. 

Kalçamı eşofman sayesinde gayet belirgin olan aletin üzerinde yavaşça hareket ettirdiğimde elleriyle destek oldu bana, omzumdaki başını kaldırıp önce çeneme sonra boynuma ilerletti dudaklarını ve benim ona yaptığım her şeyi bana yapmaya başladı. Dişlerini etime geçirip aynı zamanda beni kendine bastırdığında kısıkça bir "Ah!" sesi düştü dudaklarımın arasından. Bu onu daha da delirtmiş olacak ki aynı şeyi bir kere daha yaptı ve istediğini aldı benden tekrar. 

Saklambaç/ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin