"Ahmet Tekin! Yut şu hapı yoksa valla ağzından çıkarıp götüne sokucam ya!"
"YOTOMOYOROM NPOYOM!"
"Ya sevgilim, kurban olayım bu kaçıncı yutmaya çalışıp yutamayarak çöp ettiğin, ha? Böyle suyla tak diye yut işte!"
Su dolu yanaklarıyla sağa sola salladı başını, oflayıp oturduğum yerden kalktım ve bir anda ona dönüp bağırdım yüksek sesle. Ahmet reflekse ağzındaki yutup sıçrarken gülümseyerek çenesini kavradım. "Aferin bebeğime." dediğimde dudak büzerek elimi itti hafifçe. "Boğazım acıdı." diye mırıldandığında kıkırdayarak bi öpücük bıraktım alnına. "Ama içmezsen iyileşemezsin ki."
Omuz silkip geri yaslandı koltuğa, üzerindeki batteniyeyi huysuzca attığında yerden alıp tekrar uzattiği bacaklarına serdim. "Çınar istemiyom ya!" Tek kaşımı kaldırdım gözlerimi belerterek, ayaklarını çırpıp geriye attı başını. "İstiyor musun diye sordum sanki. Hem sen niye çorbanı bitirmiyorsun?"
"Üç tabak yedirdiğin için dördüncüsünü midem protesto ediyor yavrum, beş dakika bekle yediklerimi sindireyim bi."
Başımı sallayıp yanına atladım tekrar, elindeki kumandayı kaptığımda ters ters bakıyordu bana. "Sıkıldım haber izlemekten ya!" gerçekten sıkılmıştım. Durmadan ya haber ya belgesel izliyordu, içim dışım siyaset ve çitaların yaşamı olmuştu. "Açacaksın şimdi o salak saçma yaz dizilerini, tepemi attırıyor diyorum!" bu sefer ters bakışlarımı ben diktim ona. "Sen ne anlarsın zaten romantizmden, aşktan?"
"Aşk olsun yavrum, kucağımda zıplarken hiç böyle demiyordun." keyifle söylediği şey dudaklarımı aralarken sırıtıp çayından bir yudum aldı. "Piçin tekisin." dedim keyif dolu yüzüne bakarken. "Bu sarışın çocuk kızı seviyo bence, kız da güzel olsa gam yemicem. Bizim dükkandaki eriştelere benziyor."
Başımı omzuna yasladım, bir kolunu omzuma dolayıp saçlarımı sevmeye başladı. "Ahmet?" diye mırıldandığımda içtiği yudumu yuttuğunu işittim, "Efendim bebeğim?" nefret ettiğini idea ettiği diziye öyle bir dalmıştı ki onu izlediğimi bile fark etmemişti. Parmağım baldırının üstünde anlamsız şekiller çizerken "Çocukları sever misin?" diye sordum kısık sesle. "Çocuk mu?" bu sefer odağı bendim.
Başımı salladım aşağı yukarı, dün gece gördüğüm saçma rüyanın etkisinde kalmıştım. İki gündür bende kalıyordu, her gece birlikte uyuduğumuzdandı büyük ihtimalle ama rüyamda sabah kalkıyordum ve ortamızda bir kız bir erkek çocuğu uyuyor, Ahmet ise onları izliyordu.
"Yani, genelde sever beni çocuklar e tabi bende onları severim. Ama kız çocuklarını severim ben, prenses gibi böyle. Erkek çocuklarını Tarzanlar büyütsün, ben uğraşamam." Kıkırdadım söylediğiyle, "Çocuğun olmasını istiyor musun peki?" diye sordum bu sefer, kaşlarını çattı. "Bu nereden çıktı şimdi, hamile misin?" Omzuna vurdum hafifçe, "Dalga geçmesene ya!"
"Ya yavrum, durduk yere böyle sorular soruyorsun, kafam karıştı benimde. Hayır, hamileysen ben henüz hazır değilim, belirteyim de."
Dil çıkardım, ciddiye almıyordu ki rüyamı da anlatayım. "Asma güzel yüzünü hemen." parmakları çenemi kavrarken ona bakmayıp omuz silktim. "Umursamıyorsun sen beni, hep dalga geçiyorsun." diye sitem ettiğimde nefesini verip bana döndürdü bedenini. "Bak bakayım bana," yine omuz silktim, "Çınar," işte bu dediğimi yap yoksa pişman ederim ses tonuydu. Asık yüzümle baktım ona, yanağıma atmıştı elini.
"Öperim o büzdüğün ağzı," dediğinde gülümsememek için zor tuttum kendimi, hasta diye öpmüyordu beni, öpse ne güzel olurdu. "Küsüm sana, öpme sakın." kısık bir kahkaha attı. "Allah'ım," tavana doğru eğdi başını. "Kudretinden sual olunmaz ama şunu bu kadar tatlı yaratarak neden bana işkence ediyorsun ya?" diye söylendiğinde gülüşümü tutmadım bu sefer. "Bana bak bana," dedi yanaklarımı kavrayarak. "Ölürüm sana, ne demek umursamamak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambaç/ bxb
Comédie0537*:Sayın Üsteğmen Ahmet Tekin Çakır 0537*: Sakar mısınız acaba 0537*: Aklıma düşüp duruyorsunuz da Ahmet: Sana buradan bir kayarım hayatının düşüşünü yaşarsın ......................................... Asker Yari'nin ikinci kitabıdır. Kurguyla...