Bölüm 1: Kral Katil

6 0 2
                                    

Medya: Darian

Bölüm şarkısı: Glowing in the dark

(Son sahnelere doğru şarkıyı açıp şarkıyla beraber okursanız aşırı havalı oluyor)

İyi okumalar küçük iblislerim.

🐥

Başına en kötü şey bile gelse gülümseyen iyi tarafından bakan ben yaşarken umursamadığım ama hayat onu benden koparınca kıymetini anladığım Babam ile anlamıştım. Her şey hoş görü değilmiş. Bunun iyi tarafından bakılacak bir yanı yoktu.

Yaklaşık 2 yıl önce kaybettiğim Babamın bu gün ölüm yıl dönümüydü. Üzgündüm evet ama acı artık o kadar belirgin değildi.

Babamla o kadar yakın değildik. Aslında annemle de değildik işleri yüzünden asla bana vakit ayıramazlardı. Artık sadece annem vardı ve onunla hâlâ az vakit geçiriyor olmak onu da kaybedersem ne kadar üzüleceğim ihtimalini arttırıyordu..

Annem hemşireydi ve bu yüzden çoğunlukla hastanede geçiriyordu zamanını. Bazen geceleri evde yalnız kalmamak için Jules'i çağırmak zorunda kalıyordum.

Şimdi de tek başıma ettiğim kahvaltının başındaydım. Tek başıma hazırladığım ve yine tek başıma yiyeceğim kahvaltı masasına bir göz attım. Kahve makinesinden de filtre kahve yapmak için bardak ve kahve çıkardım. Kahveyi yaptıktan sonra içine şeker koyup masaya oturdum.

Elime kumandayı alıp televizyonu açtım. Hemen karşıma çıkan haberlere takıldı gözüm.

'Sayın seyirciler son zamanda olan cinayet vakalarının fazlalaşması ile araştırmalar derinleşti. Kendini Kral diye nitelendiren Katil'den kurtulabilenlerin söylediğine göre Katil'in gözleri kırmızıymış ve genelde tek olan insanların karşısına çıkıyor ve onların yüzüne bakıyor. Kurbanların söylediğine göre ondan sonra bilinçleri gidiyormuş.'

"Ne kadar ürkütücü.." Korkak gibi sanki televizyondan çıkıp beni öldürecek iş gibi televizyonu kapattım. Biten kahvaltımı toparladıktan sonra günün kombinini yapmak üzere odama çıktım.

Yaklaşık 20 dakikadır karıştırdığı dolaptan hiç bir şey bulamıyordum.

"Güneşli hava da şort mu giyilir elbise mi?" 20 dakikadır 20.kez tekrar ettiğim sorumun ardından dolabın köşesinde gördüğüm kırmızı dizlerimin biraz fazla üzerinde bittiği bir elbise seçip altına da beyaz spor ayakkabı seçtim.

Giyinip makyaj yapma gereği duymadan (babasının yıl dönümü nasıl makyaj yapsın) çantama telefonumu cüzdanımı anahtarlarını ve diğer saçmalıklarımı koyduktan sonra çıktım. Çıkar çıkmaz aynı anda evin önünde duran Jules'in arabasıyla adımlarımı arabaya doğru hızlandırdım.

Arabayı açıp binip kemerimi bağladım. "Fıstık gibi olmuşsun." Diyen Jules'in yanaklarını sıkıp "Sen de fıstık gibi olmuşsun Jules hatta bir şey diyeyim mi acayip fena füzeler gibi böyle çok çok güzel olmuşsun erkek olsam.." diye devam edecektim ki Jules elini kaldırıp beni susturdu.

"Tamam tamam anladım. Abartma." Dedi ve arabayı çalıştırdı.
Konuşmadığımı gören Jules dayanamayarak konuştu. "Nasılsın?"

Ona bakıp gülümsedim. "İyiyim sen nasılsın?" Diye sordum. Jules arada bana bakıp geri yola bakarken gözlerini devirdi. "Ondan bahsetmediğimi biliyorsun." Dedi.

"Jules, lütfen konuşmak istemiyorum sadece okula gidelim olur mu?" Dedim. Gerçekten de babam ile alakalı kimseyle konuşmak istemiyordum içimde yaşamak istiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 31 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON DANS🍷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin