Herkes çok gergindi. Sessizce olacakları bekliyorlardı. Siyah saçlı olan ağzını oynatarak 'Selam' demiş, yanında ki sarı saçlıya bir şeyler söyledikten sonra beraber gitmişlerdi. Kim taehyung yetmezmiş gibi bir de düşmanları çıka gelmişti. Şu ana kadar herhangi bir kötülüğünü görmesem de kötü olduğunu değiştirmiyordu. Geçen gergin anların ardından gardiyanlar gelerek herkesi koğuşa göndermişti. Her ne kadar koğuşlar soğuk olmasa da bu sefer de gerginlikten uyuyamamıştı. Taehyungın siniri, adının yoongi ve jimin olduğunu öğrendiğim kişilerin alayla sırıtması gözümün önünden gitmiyordu. Uzun uğraşlarım sonucu güneş doğarken uyuyakalmıştım. Az uyumanın getirdiği sersemlik ile kahvaltıyı zorla da olsa yapmıştım. Şimdi ise baekhyunla beraber dışarda banklardan birine oturmuş, yoongi ve jimine iğrenircesine bakıyordum. Bu sabah kahvaltı da yanımıza gelen taehyungla, aralarında ki sorunu tam olarak öğrenmiştik. Baekhyun masaya oturması ile ne ihaneti diyerek sormuştu, chanyeol hyung da izin anlamında aldığı baş sallayış ile her şeyi anlatmıştı.
Yaklaşık bir ay önce kim taehyung, bilinmeyen numaradan kendisinin kız kardeşi olduğunu söyleyen bir mesaj almış. Başta inanmamış ama her mesajında kendisi hakkında bildiklerini söylemiş, ve bunlar da sadece kendisi yoonginin bildiği şeylermiş, geçmişe ait. Ailesiz büyüdüğünden , yavaş yavaş gelen bu mesajlar ile yaklaşık 1 ayın sonun da inanmış kıza. Ve neden şimdi yazdığını sormuş. Hasta olduğunu en azından bu son zamanlarını yalnız geçirmek istemediğini söylemiş, yanına gelmesini teklif etmiş. Başta bu durum kafasını karıştırsa da bildiği şeylerden ötürü kabul etmiş. Kız japonya da yaşadığından başta her gün gelip gitmeyi düşünse de yoonginin sen yokken idare edebilirim demesiyle, bir aylığına temelli gitmiş.
Ordayken hiç bir şekilde bir sıkıntı yokmuş, her şey aynı düzende ilerliyormuş. Bir ay sonra gelene kadar, geldiği anda değişen şeyleri fark etmişti, Başta bütün adamlar değişmiş. Yoongi ile daha önce böyle bir şey konuşmadıkları için direkt olarak evine gitmiş. Taehyung noluyor burada diye her ne kadar sorsa da aldığı tek şey kahkahalardan başka bir şey değilmiş. En sonunda yoonginin 'Hoşgeldin canım kardeşim' demesi ile her şey yerine oturmuş ama kabul etmek istememiş. Sonrasında da yoongi tek tek bütün planını anlatmış, kızı bulmasından, onu gönderip işlerin başına geçmesine kadar her şeyi. Taehyung başta her şeyi bir şaka sanmış, sonuçta çocukluğunun geçtiği güvendiği tek insandı. Ama şaşkınlığı çok sürmeden kapı dışarı edilmiş. Başta ne yapacağını şaşırsa da merkez deki evine gitmeye karar vermiş ama gittiğinde gördüğü tek şey evin altını üstüne getiren polislermiş. Yoongi yaptığı her şeyin belgelerini eve yerleştirmiş, sonrasında da adamlarından birine ihbar ettirmiş. Sonrası da malum, buraya düşmüş.
Hangi insan bunu yapardı ki? Tek güvendiği insan tarafından sırtından bıçaklanmak sanırım buraya düşmekten daha kötüydü. Aileden vurmak çok ayrı bir şeydi, hele de seni ailesi olarak gören bir adamı. Chanyeol hyungun dediğine göre yoonginin ne para derdi varmış ne de koltuk. Kim taehyung ne kazanırsa hiç düşünmeden yarısını ona verirmiş, kim taehyung neye sahipse yoongi de sahipmiş. Zamanın da birbirleri için kurşun önüne bile atlamışlar. Ama yoonginin aşık olması işleri değiştirmiş. Jimin denen çocuk, yoonginin aklına girmiş. Olaylar da ihanete kadar gelmiş. Taehyung nasıl dayanıyordu anlamıyordum, ben olsam şerefsizi dinlene dinlene döverdim. Her ne kadar tek güvendiğin insan ihanet etmiş olsa da duygusallıktan çok sinir ele geçirirdi. Önce döverdim, sonra üzülürdüm. Başta üzülecek olsam ohoo dövmeden affederdim işin sonunda. Şu ansa elimden tek gelen kötü kötü bakmaktı. Onu da elimden alan baekhyunun kalk muzlu süt içelim demesiyle sonraya bırakmış, ortak alana geçmiştik. İçerinin sıcaklığı ile mayışmış, koltuğa yayılmıştım. Baekhyun getirdiği muzlu sütlerden birini uzatarak, bedenini yanıma fırlatmıştı resmen. Herkes gergindi, eskisi gibi konuşmalar gülüşmeler yoktu. Yoonginin gelmesi ile kim taehyungdan korkan herkes yoonginin tarafında olduğunu belli etmişti. Kimisi artık konuşmazken, bazıları da resmen birbirine girmişti. Şu an bu durumun getirdiği gerginlik ortama hakimdi. İçeri giren kim taehyung ve chanyeol hyung ile yoonginin adamları ile beraber gerginlikte odayı terk etmişti. Kahvaltıdan sonra işimiz var diyerek ortadan kaybolmuşlardı. Hiç bir şey demeden öylece oturmuş, bizi umursamadan konuşmalarına devam etmişlerdi. Aradan geçen yirmi dakikanın ardından öğlen yemeği için bağıran gardiyanlar ile yemekhaneye geçtik. Uyuşuk geldiğimizden her yer doluydu. Yemeği aldığımız an masadan kalkan mahkumların yerine oturmuştuk. Kimse konuşmadan sessizce yemeğini yerken bu sessizliği bozan yoonginin alayla konuşması olmuştu. 'Ooo canım kardeşim sen bensiz yemek yer miydin? Hatırladığım kadarıyla hiç böyle huyların yoktu' Konuşarak masamıza gelmiş taehyungın başında dikilmeye başlamıştı. Taehyungın siniri her ne kadar çubukları sıkmasından belli olsa da bunu yüzüne yansıtmadan, yoonginin yaptığı gibi alayla konuşmuştu, 'Haklısın maalesef, zamanın da piçin birine güvendik naparsın. Olur öyle hatalar' Her ne kadar ikisi de alayla konuşsa da her birbirlerini öldürecek gibiydiler. Taehyung yoonginin ihanetine sinirliydi, yoongi de her şeyi elinden almasına rağmen arkasından onu ve sevgilisini buraya tıktığı için sinirliydi. Taehyung buraya girince hiç bir şeye sahip olmamasına rağmen çok fazla uğraşmadan peşinden o ikisini de sürüklemişti ve bu da tabi ki yoongiyi delirtiyordu, her ne kadar sırıtsa da seğiren gözünden anlaşılabiliyordu.
"Ayıp oluyor piç falan, hatırlarsan kardeşim diyordun bana, demek senden gördüysem kardeşim" kardeşimi öyle bir bastırmıştı ki dişlerinin acısını ben hissetmiştim. Taehyung aldığı cevap ile ayağa kalkmış, yoongiden bir kaç santim uzun olmasını kullanarak sanki çok küçükmüş gibi bakıyordu. 'Biliyor musun yoongi? Kardeşin seni siksin' bu taehyung dediği son şey olmuştu. sonrası tamamen kargaşaydı, taehyungın yoongiye kafa atması ile mahkumlar birbirine girmişti. yoongi aldığı darbe ile geri doğru gitse de çok sürmeden kendini toplamış taehyungın sol gözüne yumruk atması ile çığlık atmıştım. İkili birbirine iyice girerken olayın yeni farkına varan chanyeol hyung baekhyun ile ikimizi kolumuzdan tuttuğu gibi yemekhanenin dışına çıkarmış, bizi bırakarak geri dönmüş arkasından kapıyı kilitlemişti. Ben daha ne olduğunu anlayamadan baekhyun kapıyı yumruklamaya başlamıştı. Etrafta hiç gardiyan görünmüyordu, anahtarsız giremezdik. İçerden gelen sesler ile gardiyan bulmak umuduyla dışarı koşmuştum ama görünürde kimse yoktu. Tekrar baekhyunun yanına döndüğümde iki gardiyanın anahtar denediklerini görmüştüm, ben yokken seslere gelmiş olmalılardı. Açılan kapı ile baekhyunla beraber gardiyanların arkasından girdik. Her köşede birbirlerini öldüresiye döven insanlar vardı ama benim dikkatimi çeken şey chanyeol hyungun tuttuğu, yüzü kanlar içindeki kim taehyungdı. yoonginin yüzünün ondan bir farkı yoktu, jimin de onu tutuyordu. Baekhyun kendini chanyeol hyungun yanına atmış, konuşmaya çalışıyordu. Burnuma gelen kan kokusu ile midem bulanırken kendimi ikilinin ortasına atmıştım. Tam o sırada yoongiye vurmak için kaldırdığı yumruğu beni görünce indirdi. "Çekil jungkook şurdan" sakin konuşmaya çalışıyordu ama benim isteğim bu değildi, gitmek istiyordum buradan kan kokusu gittikçe artıyordu, gardiyanlar ayırmakta güçlük çekiyor joba başvuruyorlardı.
'Kardeşim haklı hanımefendi çekil' Yoonginin alayla bana hanımefendi demesi umurumda değildi fakat taehyung benimle aynı şeyi düşünmüyor olacak ki yumruğunu tekrardan kaldırmıştı ki sağ elim ile havadaki bileğini yakalayıp arkamdan çekiştirerek yemekhaneden çıkmamız kavgayı bitirmişti.
yoongin gelmesinden itibaren eminem ile yazdım zor tuttum kendimi birini öldürmemek için
✍️(◔◡◔)acaba nasıl fic
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prison diaries |taekook|
Fanfiction"+çok kez teşekkür ettim tanrıya, seni bana verdiği için -ama taehyung sen tanrıya inanmazsın ki +seni benden almaması için inandım" § jungkook üvey annesini korumaya çalışırken babasının katili olmuş, yaklaşık iki yıldır bulunduğu hapishane düzenin...