2'o kim ki

56 6 54
                                    

'Kim taehyung namı değer V'


Küçük bir uğultu başlamıştı, gerilenlerden dolayı. Kimisi napıcaz biz diye can telaşına düşerken bazısı da V adını duyar duymaz sevinmiş salakça gülmeye başlamışlardı. Bir gardiyanın sebep olduğu bu ortamı da baş gardiyan jackon wang gelerek herkes koğuşlara diyerek dağıtmaya çalışıyordu. Baş gardiyanın arkasından gelen gardiyanlar mahkumları yönlendiriyordu. Yanımda gerildiğini hissettiğim hyung kucağından baekhyunu indirmiş elini tutmuş bana dönerek gidiyoruz demişti. Konuşması ile bende hemen ayağa kalkmış hyungun diğer tarafına geçmiştim. Sol tarafında baekhyunun elini tutarken sağ tarafında duran beni elini belime yerleştirerek yürütmeye başladı. Ne oluyor diye soramadan kendimi iki kat yukarda, koğuşta bulmuştum. Normalde uyku saatine kadar güvenlik açısından koğuşlara girmek yasakken, henüz akşam yemeği bile yemeden koğuşlara kapatılmıştık.


Aradan üç saat geçmiş, yemek saati gelmişti. Arada açılıp kapanan kapı sesleri artamaya başlamıştı, sanırım yemek için çıkarılıyorduk. Üç saat boyunca odadan çıt çıkmamıştı. Hyung yemeğe kadar uyuyacağını söyleyerek sırtını dönüp yatmıştı, arkasından baek sarılarak o da uyumuştu. Bense üç saat boyunca biraz gerginlik biraz açlıktan uyuyamamıştım. Koridordan gelen yemek saati sesi ile, baekhyunu ve hyungu uyandırmıştım. Henüz daha kapının açılmamasından kaynaklı ayılmaya çalışan ikiliye bakıp saatlerdir içimde tutuğum o soruyu sormuştum.


'Kim taehyung namı değer v kim?' ben sorumu sorar sormaz açılan kapıdan chanyeol hyungdan beklediğim cevap gelmişti.

'Kime göre neye göre?'

Gelen ses ile hepimizin odağı açık kapı da duran, siyah saçlı, 1.90 boylarında , sağ kolu tamamen dövme ile kaplı buna kıyasla tertemiz sol kolu ve sol gözünün altında yazan the shadow like me dövmeli ve her an birini öldürecek gibi olan adamdı. Ben ne diyeceğimi bilemez şekilde bakarken beni kendime getiren tekrar konuşması olmuştu.

'Bakıyorum da çocuk parkına düşmüşsün benden sonra, anlaşılan sana yokluğum yaramıyor ha? ne dersin chanyeol?' Chanyeol hyunga sorduğu soru beni ve baekhyunu afallatırken chanyeol hyung sanki bunu bekliyormuş gibi gülmüştü. O an onlar düşman olduğunu, hatta kim taehyungın chanyeol hyungu öldürmek için bizzat geldiğini düşünsem de düşüncemi yanıltan chanyeol hyungun 'anlaşılan sana da bensizlik yaramamış ha? hapishaneye falan düşmeler? ne dersin kim taehyung' diyip el sıkışması olmuştu.

Her şey bir anda olmuştu. O konuşmadan sonra hyung baekhyun ve bana siz yemeğe inin geliyorum demiş ve kim taehyung ile gitmişti. Gitmeden önce kim taehyung tekrardan bana dönmüş baştan aşağı süzmüştü. Başta beni korkutsa da eğer ona zarar vereceğini düşünseydi gitmezdi diyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Aynı zamanda baekhyunu da . Yemeklerimizi almış öylece oturuyorduk. ikimizden de ses çıkmıyordu. aslında kimseden ses çıkmıyordu, normal günlerin aksine ürkütücü bi sessizlik vardı. Diğerleri yemeklerini yerken ikimizde yüzüne bakmamıştık. Chanyeol hyungu bekliyorduk, aslında anlaşmamıştık ama belli ki o da benim gibi korkuyordu. On dakikalık bi zamandan sonra içeriye kim taehyung ile giren hyungu görünmüştü. Kapıya sırtı dönük oturan baek benim baktığımı görünce birden kafasını çevirmişti, hyungu gördüğü gibi ayağa kalmış gidip gitmemek arasında kararsız kalmıştı ki chanyeol hyungun bu tarafa doğru dönüp ağzını oynatarak geliyorum demesi baekhyunu gitmekten vazgeçirmişti ama oturtmamıştı, ben bu aptal aşık haline gülümserken tekrardan gözlerimi kapıya çevirmiştim. Fakat bana çatık kaşları ile bakan kim taehyung ile ne yapacağımı şaşırmış bakışlarımı yemeklere indirmiş, çubuklarla yemeğe eziyet etmeye başlamıştım.

prison diaries |taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin