"Selim, dur! Yapma!" diye bağırsam da dinlemedi. Ne yapacağımı bilemiyordum. Sonra tam Selim Berk'e yumruk atacakken onu kolundan tutup kendime doğru çevirdim ve öptüm. Selim bana baktı ve sırıttı. Berk de "Gel Selin ben de öpeceğim." diyince ikisini ayırmak çok güç oldu.
Yeliz'in gözünden
Berk şu an ne yapıyor, hiç bilmiyorum. Selin ne yapıyor, onu da bilmiyorum. Selim'i de merak etmiyor değilim, sonuçta eski sevgilisiyim. Aslında tek isteğim Berk'in de beni sevmesi, zaten Selin ile Selim birbirlerini seviyorlardı, onlarla ilgili bir sıkıntım yoktu. Ancak Berk Selin'i severek hem beni, hem de kendisini üzüyordu.
Ancak bu kalpti; "Sevme." diyince sevmeyi bırakma gibi bir şansı yoktu. Ayrıca "Sev." diyince sevme gibi bir şansı da yoktu.
Aklıma Berk geldi. Onu aradığımda telefonu Selin açtı ve "Yeliz! Selim Berk'i dövüyor. Onları ayırmamız lazım, sahile gel! Çabuk ol!" dedi.
Aceleyle üstümü giyinip sahile gittik. Berk'in dudağı kanıyordu, Selim'in ise burnu. Bayağı kötü dövüşüyorlardı. Selin onları ayırmaya çalışırken her seferinde yere düşüp yere çarpıyordu ama onları ayırmakta kararlıydı. Ben de gidip ayırmayı denedim ama Berk ve Selim aynı anda "Kızlar! Uzak durun!" diye bağırdı. Biz Selin ile onları dinlemedik ve onların arasında kaldığımız için yere düştük. Selin onların hemen yanına düşmüştü, ben ise deniz kenarındaydım.
Selin'i gören Selim ve Berk onu hastaneye götürdü. Ancak beni görmemişlerdi. Merak da etmiyorlardı. En son hatırladığım şey kısık sesimle "Yardım edin, lütfen..." değişimdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Pişmanlık
Lãng mạnOkumanız Pek Tavsiye Edilmez. Sadece Ilk Kitabım Olduğu Için Hala Yayında...