Bölüm 7:

312 10 0
                                    

Yeliz'in gözünden

Hava kararmıştı. Ben de Berk'e "Eve gidelim mi?" diye sordum. Berk kafasını onaylar şekilde salladı.

Akşam yatarken aklımda Berk vardı; sadece Berk... Onu çok seviyordum. Onun için gözyaşlarım denizleri oluştururken o başka bir kız için okyanus olmak üzereydi. Çok ağladım, ağlarken de fark etmeden uyumuşum. Sabah kalktığımda odam yine aynıydı, her şey kendi yerindeydi. Mutfakta dolap aynı yerdeydi, masalar, sandalyeler... her şey kendi yerindeydi. Telefonum kendi yerindeydi. Çalmıyordu her zamanki gibi. Yine her zamanki gibi kahve yapmıştım ve onu yudumluyordum. Telefonum çaldı ve sandalyeden koltuğa zıpladım, sonra da eğilip arayana baktım.

Ne bekliyordum ki? Arayan yine annemdi, her zamanki gibi. Telefonu açtım ve konuştuk biraz, ona bu olaylardan bahsettim. O da konuşmamız gerektiğini söyledi fakat farklı şehirlerdeydik. Bana "2 hafta sonra oraya geleceğim, beni bekle." falan dedi ama benim kulağım Berk dışında kimsenin sesini duymuyordu. Onu çok seviyordum fakat daha önemli bir işim vardı: Onun yangınını söndürmek!

Selin'i arayıp eve çağırdım. Olanların bir yanlış anlaşılma olduğunu anlattım. En başında inanmadı tabi ki. Fakat sonrasında ona "Bak, ben Berk'i seviyorum, fakat o seni seviyor. Sırf onu görmek için kolye yalanını uydurup evine gittim. Sonra da yatağa düştük dolap kapağı da açıktı ve örtü üzerimize düştü. Bu olay çok yanlış anlaşılıyor, biliyorum ama ben sevdiğim kişinin daha fazla üzülmesini istemiyorum. Ben sürekli ağlarken yanıma gelip ağlıyor; sırf senin için, sırf seni sevdiği için!" dedim. O an içimden bir parça koptu ve gözümden de bir damla yaş düştü.

Selin, "Ağlamana gerek yok, anlıyorum. Peki neden daha önce söylemediniz bunu?" dedi.

Ben de korktuğumu söyledim. O ise şok olmuş bir şekilde evimden çıktı. Sanırım hayatımda ilk ve son kez pişman oluyordum!

"Keşke Berk'in söylemesine izin verseydim, o zaman Selin ondan vazgeçmezdi, o da üzülmezdi." diye düşündüm. Sanırım onu her şeyden çok seviyordum. Hatta bu işin "Sanırım"ı yoktu! Malesef, yoktu...

Selin'in gözünden

Ne yapacağımı bilmiyordum. Gidip Selim'e anlattım olayı. Sonra da Berk- Yeliz olayını...

Selim yüzüme baktı ve "Geçmişini silen bir adama anlatıyorsun bunların hepsini. Sence gerek var mı?" diye sordu fakat bu olaya üzüldüğü belliydi. Onu bir anda öptüm. Onunla öpüşürken kendimi hiç hissetmediğim kadar değişik hissediyordum ve zaman duruyordu benim için. Artık "Ne oluyor, ne bitiyor?" diye sorgulamayı kesmiştim, çünkü onun dudaklarında hayat bulmuştum ben.

Isteksizce ondan ayrılırken "Selin duymuyor musun?" diye Berk'in bana bağırdığını fark etmemiştim. Etrafa baktığımda Selim'in "Yine mi sen lan?" diye bağırıp Berk'i dövmeye gittiğini gördüm.

Son PişmanlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin