9

30.3K 1K 89
                                    

Feride'den

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Feride'den

Yelkovan 12'nin üzerinde durmuş veda vaktinin geldiğini fısıldıyordu. Elimde telefonum aramasını bekliyordum.

Omuzlarım gecenin yoğunluğundan çökmüştü. Hayatımda ilk defa birisiyle bu tür bir konuşma yapacaktım. Ne diyecektim, ne demeliydim hiçbir şey bilmiyordum.

Hayatımda daha önce bir erkekle bu tür muhabbetleri içine gitmemiştim bile. El ayalarım soğuk soğuk terlemeye başlamıştı çoktan.

Ekranımın aydınlanması ile gözlerimi telefonuma çevirdim. Mesaj atmıştı.

Gökalp: Arıyorum

Gülümsedim. Onun belki de üzerinde çok düşünmediği bu hareketleri beni memnun ediyordu.

Siz: Bekliyorum.

Mesajım anında görülmüştü. Uygulamadan çıkıp bekledim. Avuç içlerim pijamamın kumaşına sürtündü. Hayatımda ilk defa böyle anlar yaşıyordum ve bu beni bocalatıyordu.

Ekrana arama bildiriminin düşmesiyle gözlerim neredeyse şaşkınlıktan iki katına çıktı. Normalden aramasını beklerken uygulamadan görüntülü arıyordu.

Ellerim milyonuncu defa pijamamın kumaşına sürtünürken derin bir nefes verdim. Açmalıydım değil mi?

Yani açsan iyi olur sanki

Ellerimle hızlıca saçlarımı düzelttikten sonra aramayı bitirmeden açtım. Göz hizama kaldırdığım telefon ellerimin titremesi yüzünden sallanıyordu. Fark edilir derece hem de.

"Bir saniye telefonu bir yere sabitlemem lazım"

Uzun süredir konuşmadığımdan dolayı çatallı çıkan sesime lanet ettim. Açmadan önce kesinlikle konuşma provası yapmalıydım.

Söylediğime o gülerken ben de odamın köşesinde duran üzerine dikiş makinemin kurulu olduğu masaya doğru ilerledim.

"Bir an açmayacaksın sandım"

Telefonumu dikiş makinesine yaslayarak sabitledikten sonra sandalyeyi çekerek oturdum. Dikkatlice beni izliyordu ve bu benim elimin ayağımın daha fazla birbirine girmesini sağlıyordu.

"Şaşırdım bir an. Normal aramanı bekliyordum"

Düzene soktuğum sesim ile az önce söylediklerine yanıt verdim.

"Küçük bir detay, söylemeyi unutmuş olabilirim"

Yaramazlık yapmış çocuklar gibi çıkan sesi beni güldürdü. Birazdan göreve gidecek bir asker gibi değil de ablasının oyuncak bebeklerinin saçlarını kesmiş yaramaz bir oğlan çocuğu gibiydi.

"Ne zaman gideceksiniz?"

Sessiz tuttuğum sesimle konuştuktan sonra yüzünü incelemeye başladım. İlk defa yüzünü görüyordum. Ve o da benim..

Köyden Askeriye'yeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin