4.bölüm~yanındayım geçti

122 21 15
                                    

sabah olmuştu, gece odaya gelirkenden uyuyakalmıştım. Dün gece ne oldu öyle diye aklımdan geçirirken, kalbinin acıdığını söylediği aklıma takıldı. Bu ne demekti? yere düşünce bir insanın nasıl kalbi ağrırdı ki? Bunları düşünürken duşa girip çıkmıştım bile, kıyafetlerimi giyerken annemlerin odada olmadığını fark etmiştim. Başım ağrıyordu nescafe içmenin iyi geleceğini düşünüp kahvaltı yapılan salona doğru yürümeye başladım....

kırmızı oversize t-shirtüm, siyah şortum ve converse ayakkabılarımı giymiştim, annemin pek hoşuna gideceğini sanmıyorum ama bu benim tarzımdı. Kahvaltı salonunun ne kadar gürültülü olduğu burdan duyuluyordu, az konuşun be ne bu vızıltı diye mırıldanırken salondan içeriye giriyordum. *çok kalabalık* diye düşünerek nescafe almaya gitmiştim, açık stand olduğu için bira sürü insan vardı ve sıraya girmek zorunda kalmıştım. Sıra beklerken telefonumla oynuyordum, arkamda olan adamın kokusu çok ağırdı. sadece yanıma yaklaşması bile midemi bulandırmaya yetmişti, hemen elimi ağzımla kapayıp tuvalete koştum. Boş bir tuvalet kabini bulup kendimi tuvalete kapattım, kusmayacağımı biliyordum ama sessiz bir ortamda sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Gözlerimi kapattım bir süre orda bekledikten sonra kapının açılma sesiyle irkildim "fourth, fourth orda mısın?" gemini'ın sesiydi bu "benim gem, iyi misin?" tahmin ettiğim gibi oydu ama şuan gözlerimi açamazdım halen midem bulanıyordu, kusup rezil olmak istemiyordum. ses vermezsem belki gider diye düşünüp sesimi çıkarmadım, büyük ihtimalle beni kahvaltı salonunda görmüştü yada buraya doğru koşarken "orda olduğunu biliyorum, lütfen benimle konuş seni merak ediyorum" *beni merak ettiğini biliyorum, özür dilerim ama çok midem bulanıyor, beni böyle görmeni istemiyorum.* Bir süre sessizlik oldu midemin bulantısı geçene kadar bekledim ve o da benimle bekledi, yavaş yavaş gözlerimi açtım ve tuvaletten çıktım. Ordaydı, tırnaklarını yiyerek bekliyordu "özür dilerim midem bulanıyordu seni meraklandır" cümlemi bile bitirmeme izin vermeden üstüme atlayıp bana sarıldı. O kadar sıkı sarılıyordu ki sanki bana bişey olduğunu zannetmiş gibiydi, ona geri sarıldığımda ne kadar güzel koktuğunu fark etmiştim. aynı kremalı ekmek gibi kokuyordu, bütün gün bu kokuyu içime çekebilirdim "kremalı ekmek gibi kokuyorsun gem çok hoşuma gitti" yavaşça kafasını boynumdan kaldırdı ve O AĞLIYORDU. Noldu ki şimdi? niye ağlıyordu? yavaşça gözlerindeki yaşları sildim "gem, bişey mi oldu? bana anlatabilirsin biliyorsun değil mi? biz arkadaşız ben seni her zaman dinlerim!" yavaş yavaş yüzlerimizin daha da yaklaştığını hissedebiliyordum ve kalbim hızlanmaya başlıyordu. "benden kaçma" alnını alnıma dayadı. Bu çocuğu gerçekten anlamakta zorlanıyorum, açıklamama izin vermediği için ondan kaçtığımı düşünüyordu. "özür dilerim gem, midem bulanıyordu senden kaçmak istememiştim" deyince pek net olmasada sırıttığını görebiliyordum. Yavaşça alnını alnımdan ayırdı ve elini yanığıma koydu, " şimdi daha iyimisin peki?" çok yakındık, gerçekten çok fazla yakındık "iyiyim, senin kokun bana iyi geldi" deyip gülümsedim. O an çok tuhaf bir ortam oluştu, ikimizde birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk ve gem yanağımdaki elini belime götürmüştü ve yüzünü bana doğru yaklaştırmaya başladığında dudaklarıma bakıyordu *BENI OPUCEK MI* yavaşça gözlerimi kapattım ve ne yapacağını görmeyi bekledim nefes alıp verişim hızlanmıştı, kalbim çok hızlı atıyordu. Ama tuvalet kapısının açılmasıyla ikimizde gözlerimizi açıp birbirimize baktık ve gem beni hızlı bir şekilde tuvalet kabinin içine çekip eliyle ağzımı kapadı. Tuvalettekilerin kaçmasını bekledik ve kabinden çıktık gem bana "iyi misin?" diye sorunca panikleyip "i-iyiyim sen?" diye sordum gülümseyerek eliyle okey işareti yaptı. Biraz daha gitmezsem annemin ağzıma sıçacağı aklıma gelince " gem akşam gelicem ama şuan gitmem gerekiyor" dedim be parmaklarımla burnuna dokundum, hoşuna gitmiş olsa gerek aynı şekilde o da beni burnuma dokundu ve "görüşürüz güzel çocuk, seni bekleyeceğim" dedi. Hemen arkamı dönüp odaya doğru koştum umarım annemler yokluğumu fark etmemiştir düşüncesiyle koşuyordum...

odaya varınca kapıyı açtım, şükürler olsun ki odada değildiler yatağıma yatıp olanları düşündürmeye başladım. gem cidden beni öpmeye mi çalışmıştı? peki ya ben niye gözlerimi kapatmıştım ki? of niye gözlerimi kapattım ki, ondan hoşlandığımı sanıcak! YOKSA GEM'DEN HOŞLANIYOR MUYUM?! bu soru aklımda belirdiğinde tırnaklarımı yediğimi fark ettim. olamaz hayır olamaz ondan hoşlanmıyorum sadece onu kırmamak için gözlerimi kapatmıştım, evet öyleydi ve bir daha böyle bişeyin yaşanmasına izin vermemeliydim sonuçta biz arkadaştık...

annemler odaya öğle yemeğinden sonra geldiler, bu saate kadar yalnız başıma ne yaptığımı sordular ama cevap vermedim ve uyuyor numarası yaptım zaten onlarda pek ses çıkarmayıp odadan kaçtılar. biraz telefonumla ilgilendikten sonra saatin sekize yaklaştığını gördüm ve ayakkabılarımı giyip geminin üst tarafına doğru yürümeye başladım. vardığımda gem'in orda olmadığını gördüm ve onu beklemeye başladım. Beklerken denizi izliyordum ve bir anda belimde bir el hissettim. Yanıma baktığımda mark'ı gördüm, şaşırmıştım bunun burda ne işi vardı?  "burda ne işin var?" diye sormamla "seni gördüm ve yanına geleyim dedim, bugün seni hiç görmedim özlemişim aşkım"demesi bir oldu. nasıl yani? mide bulandırıcı gerçekten bana söylediği bu kelimeler mide bulandırıcıydı. Mark'ı kendimden uzaklaştırmak için ittirirken gemini'ı gördüm. Yine o ifade ve ağlamaklı gözlerle... ve arkasını dönüp kaçtı *sikeyim o duymuş mu?* diye mırıldanıp arkasından koşmaya başladım. tuvalete girdiğini görünce bende arkasından girdim, kendini kabine kapatmıştı. iç çekişleri o kadar yüksek ve acıklıydı ki kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. "gem kapıyı aç, benim fourth" cevap vermiyordu ama ağlama seslerinden orda olduğunu biliyordum. Aklıma yan kabinin altından yanına gitmek geldi çünkü iyi değildi ve ben onun yanında olmak istiyordum. yavaşça yan kabine girip alttan yanına doğru onun olduğu kabine doğru girdim. dizlerini karnına katlamıştı ve ağlıyordu *hayır fourth ağlamamalısın güçlü olmalısın* yavaşça eğilip yanına oturdum ve ona sarıldım "gem ben yanındayım artık geçti" dememle daha çok ağlamaya başladı. ne yapmam gerektiğini bilmiyordum sadece güçlü durmaya çalışıyordum ama içim parçalanıyordu... yüzünü tutup kendime doğru çevirdim, gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu yavaşça gözlerini öptüm, yanaklarını öptüm ve daha sonra yavaşça dudaklarımı dudaklarına bastırdım ve sanırsam doğruydu ben bu çocuktan cidden hoşlanıyordum...

arkadaşlar selammm👋👋 çok yazım hatası yaptığımı biliyorum ama idare edin lütfen ve hayır piçlik olsun diye sonunu öyle bırakmadım😈😈

hayir olamaz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin