gem'in bana anlattığı plana karşı kendimi hazırlamıştım, ikimizinde kurtulması için elimden geleni yapmaya hazırdım. gem yavaşça avuç içiniyle yanağımı tutup "bebeğim senden bişey isteyeceğim!" deyiverdi, aslına bakarsak korkmuştum çünkü ne diyeceğini tahmin edebiliyordum, " sadece lütfen itiraz etmeden beni dinle! eğer olurda bana bişey olursa elinden geleni yapıp kurtulmanı istiyorum, ben pes ettim diye sende pes edemezsin. sen benim için yaşayacaksın!" bu sözler beni çok kırmıştı. gem şanki öleceğini hissediyormuş gibi davranıyordu, gözlerinin içine bakıp "sevgilim! sana bişey olmayacak, nolursun böyle konuşma" dedim. gem beni kendine doğru çekip sarıldı ve "bebeğim bana söz ver!" dedi hiç istemiyordum, böyle birşey için söz vermek istemiyordum. gözlerim dolmuştu ama gem'i kırmamam gerektiğini hissedip "söz veriyorum" dedim. yüzüme bakıp sırıtmıştı...
anlık bir sarsıntıyla korkarak gem'in elini tutmuştum, gemi büyüktü ve görevlilerin tahminine göre ikiye ayrılıp batacaktı. sarsıntı gerçekleşirken gemide kalan bütün insanların yükseğe doğru tırmanmaya çalıştığını görmüştük, bir yandanda gem beni elimden yukarıya doğru çekiyordu. çok korkunçtu, denizin çok soğuk olmasını geçtim içinde bilmediğimiz yaratıkların olduğu aklıma gelince bir tırsmıştım. geminin yana yatmaya başlamasıyla dengemizi kaybediyorduk çok korkuyordum ama gem'i bırakmayıp o bota binmediğim içinde pişman değildim.
(yana yatan gemiden bahsettiğim bu)
gem'le gemi batana kadar durabileceğimiz bir yer arıyorduk, dengesini kaybedip düşen insanları izlemek daha çok korkmama neden oluyordu, gözlerimi çok sıkı yumuyordum ta ki gem'in "bebeğim bakma! bana odaklan!" demesiyle dikkatim dağılmıştı. elektrikler tamamen gitmişti, kimse kimseyi görmüyordu buda ortamı dahada gerginleştiriyordu. dengeli bir yer bulduğumuzda durduk ve tutunmaya başladık. korkudan neredeyse ağlayacaktım ama bu durumda ağlamak hiç doğru olmazdı sonuçta herkes korkuyordu. çok gürültü vardı ondan gem yüksek bir sesle "bebeğim ne olursa olsun elimi bırakma tamam mı!" demişti, yüzümü göremeyeceğini bildiğim için cevap vermiştim "elini değil gem, seni asla bırakmayacağım!" biliyorum duygusal olmanın sırası değildi ama elimden gelmiyordu bu zaten benim gibi sulu göz birinden beklendik hareketlerdi. bunu söyledikten sonra gem bana cevap vermedi, gemi son hızla batıyordu ve artık yavaş yavaş dikey olmaya başladığında bağırma sesleri şiddet kazanmıştı. gemi suya gittikçe yaklaşıyordu, aramızdaki mesafe çok azalınca gem "bebeğim nefesini tut!" diye bağırmıştı ve evet sudaydık. çok soğuktu, tahmin ettiğimdende soğuktu. aklımdan bu suda dayanabilecek miyiz soruları geçerken gem'i kaybetmiştim. korkuyordum çok korkuyordum ta ki "fourth!" diye bir ses duyana kadar "burdayım! gem!" diye bağırdığımda elimde bir şey hissetmiştim, irkilerek baktığımda yüzünü seçemiyordum ve "kimsiniz?" diye soruma "bebeğim burdayım!" diye bir cevap gelmişti. çok rahatlamıştım ama çok üşüyordum "gem planını uygulamazsak donarak öleceğiz!" dediğimde gemiden dökülen parçalara bakmaya başlamıştık...önümüze çıkan bir tahta parçası vardı, çok büyük değildi ama ikimizinde sığacağını düşünüyordum. yavaşça üstüne çıkmaya başladığımda gem bana destek oluyordu, tahta parçasının üstüne çıktığımda nedensizce mutlu olmuştum. gem'e bakarak "hadi gel" dedim, tahta parçasına çıkmaya çalıştığında parçanın ikimizide taşımayacağını anlamıştık. gem'e bakıyordum ve o da bana bakıyordu, hissedebiliyordum. "bana bişey olmaz bebeğim, sadece konuşmayı bırakma!" demişti elimi tutarak. inat etmiştim ve bende suya indim "gem tahtaya çık" diyerek ona emir vermiştim, gem tahtaya çıktığında bende onun kucağına doğru geçmiştim ve evet ikimizde sığmıştık. rüzgar esiyordu ve bu daha çok üşümemizi sağlıyordu, titriyordum ve gem'inde titrediğini hissedebiliyordum. ikimizde tahta parçasında olduğumuz için ağırlık yapıyorduk ve her hareket ettiğimizde suyun soğukluğunu hissedebiliyordum. gem'in iyi olup olmadığını kontrol etmek için ona seslendim "gem!" neyse ki kalbine doğru yattığım için kalp atışlarını duyabiliyordum. "bebeğim?" diye bana cevap vermişti "kurtulacağız değil mi?" ona sorduğum bu soruya karşılık olarak "dayanman lazım fourth!" diye cevap vermişti. "seninde gem dayanmamız lazım!" deyivermiştim. gem kısık bir sesle "bebeğim bana bir şey anlat, herhangi bişey olur sadece sesini duymak istiyorum" dediğinde kalp sesini dinliyordum, üşüdüğümü unutturmak için beni konuşturmaya çalıştığına yemin edebilirdim "sende konuş gem! sesini duymak istiyorum" dedim ve gem konuşmaya başladı "o zaman beni dinle bebeğim, burdan kurtulursak benimle evlenmeni istiyorum. bahçe düğünümüz olsun çok istiyorum, evlendikten sonra seninle sevişmek ve çok güzel bir aile olmak istiyorum seninle ve sanırsam bu benim hayalim senin benimle evlenip fourth nattawat titicharoenrak olman..." dediğinde bu sözlerden çok etkilenmiştim ve " denizde kenarında evleniriz diye düşünmüştüm" deyiverdim sırıttığını hissedebiliyordum ve "o da olur bebeğim sen nasıl istersen!" demişti. "ve gem burdan kurtulunca hayalini gerçekleştirebileceksin!" deyiverdim ve ekledim "ama sevgilim özür dilerim senin çocuğunu doğuramıyorum çünkü ben bir erkeğim" bu sözler ağzımdan çıkmıştı ve doğruyduda ben bir erkektim ve maalesef gem'in çocuğuna hamile kalamazdım. "olsun güzelim bu seninle sevişemeyeceğim anlamına gelmez!" diye eklemişti gem. "böyle bir durumda bile şaka yapıyorsun gem!" dedim, uyukum geliyordu ama uyursam bilincimi kaybedebileceğimi biliyordum. bir süre uyumamaya çalışıp öylece beklemiştim, gem'e konuşmuyordum ama yaşadığını biliyordum çünkü kalbinin sesini duyuyordum. uzaktan bir ışık görünce kurtulacağımızı anlamıştım ve sevinçle gem'e seslendim "gem!" biraz bekledim ama cevap vermiyordu, yoksa uyuya mı kalmıştı? kafamı kalbine koyduğumda işte o an kalbimin durduğunu hissetmiştim çünkü kalbi atmıyordu "gem? GEM?! GEM!!!" diye bağırmama rağmen orda yatmaya devam ediyordu. hayır hayır hayır ölmemişti, ben şuan rüya görüyor olmalıydım. ağlamaya başlamıştım, hayır hayır hayır!!! sesimi duyan bot yanıma gelmişti ve beni zorla çekerek botun içine almışlardı. bağırıp haykırmama rağmen beni bırakmıyorlardı, onlara yalvarmıştım "nolur sevgilimide alın! o sadece uyuyakalmış birazdan uyanır, nolursunuz! size yalvarıyorum! nolursunuz onsuz yaşayamam!" bana sarılan bir çift kolla irkildim tanımadığım bir kadın bana sarılıyordu ve "geçti oğlum bir şey yok!" demeye devam ediyordu. kadını tanımamama rağmen kadına sımsıkı sarılıyordum...
yere vardığımızda üstüme bir yorgan ve sıcak şeyler vermişlerdi, aradan çok zaman geçmeden bir adam gelip bana "adınız ve soyadınızı öğrenebilir miyim?" diye sormuştu. konuşacak gücüm yoktu uzun bir süre adamın yüzüne baktıktan sonra "fourth, fourth nattawat titicharoenrak" deyivermiştim. etrafıma bakıldığımda winny ve satang'ın oturduğunu gördüm, beni gördüklerinde yanıma geldiler ve winny "fourth? gemini nerde? sen iyi misin?" diye sordu satang anlamış gözlerle bana bakıyordu hissedebiliyordum. "o melek oldu..." dediğimde göz yaşlarımı artık tutamıyordum ve satang'a sarılarak ağlamaya başladım, ikiside bana sarılmıştı ve birlikte ağlıyorduk...
1 yıl sonra
winny ve satang evleniyordu, düğünde keşke bende seninle evlenebilsem sevgilim diye düşünürken gözlerimden gelen yaşları hissetmiştim. "sayın satang bey! winny bey'le ömrünüzün sonuna kadar birlikte olmayı kabul ediyor musunuz?" gözlerim dolmuştu ağlamamak için kendimi çok zor tutuyordum "evet!" satang'ın bu sözleri beni bitirmişti daha sonra "peki ya siz winny bey ömrünüzün sonuna kadar satang beyle birlikte olmayı kabul ediyor musunuz?" winny'nin heyecanlı bir şekilde "evet evet evet!" demesiyle göz yaşlarımı tutamayıp ağlamaya başlamıştım. gem gittiğinden beri kimseyle birlikte olmadım ve ömrümün sonuna kadarda olmayacağım. beni ağlarken gören satang yanıma geldi ve "fourth ağlama! sen bize gem'in emanetisin, eminim o gittiği yerde mutludur ve seni izliyordur. göz yaşlarını sil seni böyle görmek istemezdi" deyip yavaşça göz yaşlarımı silmişti. doğruydu beni böyle görmek istemezdi ama bende onsuz olmak istemezdim...arkadaşlar hepinizden çok özür dilerim herkes happy ending yazmamı istiyordu ama merak etmeyin bu sadece benim gözümde biten bir son. sizin için happy ending bir son yazacağım ve gerçekten içten sizi ağlattığım için özür dilemek istiyorum...