"Hayatın neresinden dönersen kârdır" diyordu Nilgün Marmara, haklıydı da.
Hayat çoğu zaman acımasızlığını konuşturur, pek çok insan sadece nefes alıp vererek ömrünü geçirirdi.
Bazılarımız için dünya, yaşanmaya değer ve hayata bizi getirdikleri için ebeveynlerimize minnettar olacağımız bir şekle bürünürken, bazılarımız ise sürekli çalışıp boğazımıza giren lokmaları saymak zorundaydık.
Diğer konularda şanslı olamasam da
Aşkı bulanlar, aşkı bulduğunu sananlar ve hiç aşık olamadan ölenler arasında kendime güzel bir yer edinebilmiştim.Çağan'ın gözlerinin içine bakarken bunu daha iyi anlıyor ve hayatın bütün zorluklarına rağmen doğup, büyüyüp, onun dudaklarını dudaklarımda hissedebildiğim için tanrıya şükrediyordum.
"Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur geceleyin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli"Gülten Akın böyle özetlenmişti yaşamı, bu büyük oyunda kazanan şu an için ben olsam da yarının ne getireceğini ve getirdiği şeyin beni ne denli memnun edeceğini bilmiyordum.
Şuan için diye fısıldadım kimsenin duyamacağı bir ses tonuyla, şuan için kazanan benim!
"Sezen Gamze Akay"
Rektörümüz ismimi seslendiğinde sahneye çıkıp diplomamı ellerinden aldım, üzerime yöneltilen kameraya usulca gülümserken Çağan'ın kalabalığın arasında ıslık çalması yüzümdeki tebessümü büyültmüştü.
Onu ilk gördüğüm andan itibaren geçen dört yılın ardından değişen çok şey olmuştu.
Üç yıla yakın süredir birlikteyken, her defasında birleşen bakışlarımızla hızlanan kalbime durmadan hesap soruyor, artık buna alışmak için kendimi ikna etmeye çalışıyordum.Gözlerim kalabalıkta dolanırken bir köşede beni desteklemek için törene gelen Batu ve gözde'de durdu bakışlarım.
Çağan'la birlikte olmaya karar verdikten sonra ona gözde hakkında söylediklerime dikkat etmiş olacak ki bir süre sonra birlikte olduklarını haber vermiş, tatlı bir şekilde teşekkür etmişti.Onlara gülümserken insanların içinde bana el sallayan Nalan abla dikkatimi çekti.
Annemin gidişinden sonra aramızda oluşan mesafeyi, çağan'la birlikte onu ziyaret ettiğimiz gün kırmış ne olursa olsun ondan uzak durmayacağıma söz verdirtmişti.Annemin gidişini ise Nalan ablamın ağzından dinlemiş ona hak vermekten kendimi alıkoyamamıştım.
"Sen doğduğun andan itibaren gönül hep senin için yaşadı Sezen, geride bıraktıklarına bir kez olsun dönüp bakmadı bile... Şimdi büyüdün ve onun kendi hayatını yaşama sırası geldi"
Annem bu konuşmadan kısa bir süre sonra beni arayıp bütün olanlar yüzünden özür dilemiş olsa da onun özrünü kabul etmeyip görüşme isteğini geri çevirmiştim.
Sanırım onu affedebilmem için biraz daha zamana ihtiyacım vardı..."Sezen buraya bak!"
Murat'ın ikazıyla bakışlarımı elinde tuttuğu kameraya çevirdim.
Murat ve Birsen ilişkilerini koparmış, kendilerine farklı yollar çizmenin en mantıklısı olduğuna karar vermiş olsalar da hâlâ gözlerinde birbirilerine olan bütün hisleri apaçık bir şekilde okuyabiliyordunuz.
Gelecek senelerde birbirlerine dönecek olduklarını hissetsem bile tam tersi olma ihtimalinin epey yüksek olduğununda farkındaydım.Murat'ın kamerayı indirmesinin ardından bana gülümseyen Cem'e el salladım.
Çağan ve benim birlikteliğimden sonra mesafe koysalar da bu mesafeler kolay bir şekilde katledilmiş, onunla ilişkimizi dostane bir şekle sokabilmiştik.
Öyle ki bana, şu an beline sarılan neredeyse sırıl sıklam aşık olduğu kızı bile defalarca anlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
son kez (Texting +18)
Teen FictionÇağan; seni becermemi hâlâ istiyor musun? Siz; ilk önce beni bulman gerekiyor. Çağan; bulamayacağımı kim söyledi? Siz; beni bulman için ilk olarak görmen gerekir Çağan; göster kendini? Siz; bu bir şeyi değiştirmez. Siz; sen bana hep körsün.