Kasımın en soğuk gününden bir tanesin de , gece saatlerinde bu adama karşı kimseye davranmadığım bir sıcaklıkta yaklaşmıştım ve onun elini tutmuştum. Bunu neden yaptın diye sorarsanız inanın ki bunu bende bilmiyorum. Fakat bunu yaptığım için pişman mıyım? Tabiki de hayır. Aslında bu adamla çok fazla ortak tarafımız vardı. Bence bunu ikimiz de yavaş yavaş görüyorduk. Birden gelen duygularımı bırakıp, boğazımı temizledim ve, " Bunu yaptığımı bir daha görmiyeceksin. Bu ilk ve sondu."
O da bu dediklerimden sonra kendisine çeki düzen verdi. " Lütfen bu son olsun. Senin gibi bir kızla yakınlaşmak bu dünya da istediğim son şey. " Son dediğine karşı yüzümü asarak, " Ne varmış bende? Sen önce kendi tipine bak. Ukala adam. Seni öldürmediğime dua et sen. "
" Bu öldürme hırsı nereden geliyor böyle? " diyerek güldü. Sesimi onun ki gibi yapmaya çalışarak, " Hığğ çok komik. Gerçekten çok güldüm. Bu espri için sana ne kadar teşekkür etsem az. " dedim. Sanki beni çıldırtamaya çalışıyormuş gibi. " Estağfurullah. Görevimiz. " diyerek kahkaha patlattı. Şuan istediğim tek şey bu adamın suratının ortasına yapıştırmaktı ve ben istediğimi yapardım. Evet. Onun suratına hiç acımadan yapıştırdım. Yanağını acıyarak tutan adamı görünce bu sefer ben kahkaha attım. " Manyak kadın! " diyerek acı içinde yanağını tuttu. " Allah'ın belası elinde ağırmış. "
" Sensin bela! " diye kükreyerek kahkaha atmaya devam ettim. Gülmeye devam ettiğim sırada arka kapıdan gelen sesle duraksadım. İşaret parmağımı dudaklarıma götürerek, Poyraz ' a sus işareti yaptım. Bir şey anlam veremeyen Poyraz benim gözlerimin odaklandığı yere bakarak, " Ne oldu? " diyerek fısıldadı. Belimde ki silahı alıp sesin geldiği yöne doğru yönelttiğim sırada Poyraz ' da aynı şeyi yaptı. Her an tetikte olmamız gerekti. " Poyraz. Her şeye hazırlıklı ol! " dedikten sonra kapı bir hışımla açıldı ve davetsiz misafirlerimiz bize merhaba dedi. Nasıl gelmişlerdi bilmiyorum ama bu yaratıklar iyice kendilerini geliştiriyorlardı. " Siktiğimin yamyam yaratıkları! Hepinizin bedenini ateşe vermekten çekinmiyeceğim." diye bağırdım. Ardından ise hep birlikte bize saldırmaya başladılar. Onlardan korkuyor muydum? Kesinlikle hayır.
Aksine hepsinin kanlı bedenlerini görmek için can atıyordum. Üzerime gelen yaratığa silahla kurşun sıktım. O sırada Poyraz bağırarak, " Silah sıkarsan hepsini buraya çekersin. Şu silahı kullanma! "
Onu dinleyip silahı belime geçirip vakit kaybetmeden iki bıçak çıkardım ve birini yaratıkları oyalayan Poyraz ' a attım. Havada bıçağı yakalayan Poyraz direk yaratığa sapladı. Bende hiç beklemeden üstüme gelen yaratığa tekme attım ve arkasından gelen öbür yaratığa da bıçağı savurdum. Can çeken yaratık benim iyice onları öldürme isteğimi arttırıyordu. Hep olduğu gibi, kurbanlarımım acı çekmesi hoşuma gidiyordu. Bıçağı yarattıktan alıp öbürüne sapladım. Kanları, yüzüme bulaşırken ben buna aldırış etmeden
onları bıçaklamaya devam ettim. En sonunda ofisin çatı katında bi ben bir de Poyraz kalmıştı... İkimiz de kan revan içinde kalmış ve gülmeye başlamıştık. Ah! Sanarım ruh ikizimi bulmuştum. Çünkü ikimizde ölenlerin acı çekmesine bayılıyorduk. O kadar kahkaha attık ki karnımız ağrıyana kadar... Fakat burası artık güvenli değildi. Bu yüzden hiç vakit kaybetmeden yola çıktık. Poyraz benden ayakkabılarımı çıkarmamı istedi. Çünkü geçeceğimiz yer baya kalabalıktı. Bundan dolayı ses çıkarırsak sağ çıkma şansımız olanaksızdı. " Hazır mısın kehribar gözlü kız? "
Ona baktım ve gülümseyerek, "Hazırım Allah'ın belası adam. "
Tam gidecekken beni durdurdu ve belime bir ip bağladığını görünce hayret içinde ona baktım. " Ne o? Beni kurbanlık koyun olarak mı görüyorsun şimdi de. " dedim ve güldüm. Bana baktı ve, "Hayır. Bu ipi kendime de bağlıyacağım. Eğer ki sana saldırırlarsa sana yardım etmek için. " duyduklarım karşısında şoke uğramış bir şekilde ona baktım. " Bunu gerçekten yapacak mısın? Benim için canını feda etmek mi istiyorsun? " Başını evet anlamında salladı. Olmaz öyle şey. Belimdeki bıçağı alıp ona fırlattım. Bana ne yapıyorsun anlamında bakarken, " Eğer ki başıma birşey gelirse hiç düşünmeden bu bıçakla ipi kes ve kaç! " Ben ne ara bu kadar fedakâr olmuştum? Bu adam ayarlarımla oynuyordu resmen. Yavaşça ilerlemeye başladık. Burada gerçekten de çok fazla yaratık vardı. Bu yüzden dikkatli olmakta fayda vardı. Nefes alırken bile dikkatli olmamız gerekiyordu. Ah! Bu ortam gerçekten beni çok germişti. Adım attığımız sırada daha öncesinden Serdar ' ın kurşunla vurduğu omzuma giren bir acı ile dişlerimi sıktım. Bu gerçekten çok acı vericiydi. Ama bağırmamalıydım. Durduğumu gören Poyraz arkasına baktı. Kanamamı görmüş olacaktı ki sessizce bana yaklaşarak omzumu açtı. Gerçekten de büyük bir kanamam vardı. Gözlerimle Poyraz ' a baktım ve git işareti verdim. Fakat inadım inattı. Beni kucağına aldı ve yürümeye devam etti. Bir dakika. Ben onun kucağında mıydım! Normalde buna tepki gösterirdim. Fakat şu anda buna tepki göstermedim.
*****************
Nihayet kalabalık yerden çıkmıştık. Poyraz yaramı sardıktan sonra yola devam ettik. Bir alışveriş merkezinin önünde durduğumuzda ona baktım ve, " Burada ne işimiz var? Yoksa bahsettiğin kız burada mı? "
" Hayır. Kız hakkında bilgi almak için köye gideceğiz. Ama önce şu kanlı kıyafetlerden kurtulmaya ne dersin? "
Aslında bu iyi bir fikirdi. Bu kıyafetler kan kokmaya başlamıştı. " Tamam " dedikten sonra boş olan alışveriş merkezinin kıyafet mağazasına girmiş ve kendimize kıyafet bakmıştık. Reyonlar da gezinirken karşıma çıkan pembe püsküllü elbise ile kahkaha attım. Elbiseyi üstüme tutup Poyraz ' a gösterdim. " Ben bu pavyonun en gözde kadınıyım. " dedikten sonra gülüşünü duydum. Ardından o da asılan şapkalardan aldı ve gözüne kocaman güneş gözlüğü geçirdi. Kıkırdayarak ona baktığım sırada değişik danslar yapmaya başladı. Tarkan'ın Fındıkkıran şarkısını mı söylüyordu o ? Bu adam acaba beni ne kadar şaşırtacaktı.
" Seni gidi fındıkkıran... Yılanı deliğinden çıkaran... " diye devam ettiği sırada gülmekten karnım ağırmaya başlamıştı. Hele ki "Yakalarsam... " dedikten sonra öpücük sesleri çıkarması beni daha çok güldürmüştü.
" Tamam artık kendine kıyafet bul. Çakma Tarkan. "
Reyonları karıştırmaya devam ettiğim sırada, " Tarkan ' dan daha güzel söyledim şarkıyı. Kıskanç! "
" Ahh! Şuan yerimde kuduruyorum resmen. "
İkimiz de güldüğümüz de gözüme çarpan bir elbiseyi elime aldım.
Normal de elbiselerden nefret ederdim fakat bu elbise gözüme çok hoş gelmişti. Fakat bu elbiseyi bu durumdayken giyinemezdim. O yüzden elbiseyi geri koydum ve kendime bol kot pantolon ile sweatshirt aldım. Evet, bunlar gayet iyiydi. Sanarım Poyraz ' da aradığını bulmuştu. İkimiz de kabinden, giyinip çıktıktan sonra, Poyraz bana baktı, ben Poyraz ' a. Üstündeki gömlek harika uymuştu. Kaslı yapısı gömlekle birleşince ortaya ateşli bir görüntü çıkıyor diyebilirdim size.
Alışveriş merkezinin üst katına çıktığımızda bir yatak mağazası gördüğümüzde ikimizin de aynı şeyi düşündüğüne emindim. Birbirimize baktıktan sonra yatak mağazasına doğru gittik. Burası da her yer gibi boştu. İnsanların hepsi dönüşmüştü sanki. Sanki koca şehirde Poyraz ile ben kalmış gibiydi. İçeriyi iyice kontrol ettikten sonra mağazanın düğmelerinden kapıyı kapattık. Artık kimse giremezdi. Umarım... Önlemlerimizi aldıktan sonra artık biraz uyumamızın vakti gelmişti.
Yatak mağazasında bulduğumuz battaniyeleri üstümüze örttük. Tam gözlerimi kapatacaktım ki bu adama güvenmediğim aklıma geldi. Ne de olsa o da bir şerefsiz olabilir di değilmi.
Gözlerimi ona dikerek, " Bana bak! Eğer ki uyuyan halimden fırsat bilip bir şey yapmaya kalkışırsan şarjörde ki bütün mermileri kafanda bulursun! "
Güldüğünü duyduğum sırada, " Neden? Bu kadar çok mu yanında yatma mı istiyorsun? Eğer korkuyorsan sana bir ayrıcalık yapabilirim. " deyince sinirlerim tavan yapmıştı. Fakat bu adama karşı gardımı düşürmemem lazımdı. O zaman onun dilinden konuşurdum bende. Dilinde ki zehri ödünç almama bir şey demezdi sanarım.
" Sanarım sen gecelik kadınlarını özlemişsin. Kim bilir belki hepsi şuan yaratık olmuştur. Ama senin gibi ucuz adamlar için çok sıkıntı değil sanarım bu. Ne de olsa senin için kadın olsun yeterli değil mi? UCUZ ADAM! "
Son dediklerimden sonra ağır bir küfür savurdu.
" Neyse. İyi geceler kehribar gözlü kız."
" İyi geceler Allah'ın belası. "
Hayret sakin davranmıştı. Ama kesinlikle yarın bunun intikamını alırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANZEHİR
Science-Fiction"Beni bulaştırdığınız oyunun kurucusu siz olabilirsiniz. Ancak bu oyunu yöneten kişi sadece benim." "Herkesin sonunu getiren bir salgındı bu. Ve yine her zamanki gibi kötü insanlar cezalandırılmıyordu. Doğanın "güçlü, güçsüzü yer" kanunu yine devam...