1.Bölüm: Baş Ağrısı

310 240 65
                                    


İlk bölümle başlayalım. İyi okumalarr. Oy vermeyi unutmazsınız sevinirim.

×××

Klasik bir sabaha açtım gözlerimi. Hafif bir baş ağrım vardı. Aniden gelen endişe hissiyle saate baktım. Olamaz 08.52 okula geç kaldım -yine- .

Apar topar üzerimi değiştirdim. Daha sonra bunun gereksiz olduğunun farkına vardım. Çünkü zaten geç kalmıştım acele etsem de bu durum değişmeyecekti.

Ah sanırım kendimi tanıtmalıyım. Ben Esila. Lise 3 e yani 11. sınıfa gidiyorum. Okul hayatım genelde hep geç kalmalarla geçer. Benim için okul 2. derste başlıyor da diyebiliriz. Eh tabi okul çıkışı saat 7'ye kadar dershaneye gitmek geç kalmamda ki büyük sebeplerden biri.

"Kesinlikle saat 03.30 a kadar telefonla oynamıyorum Esila."

Tanıştırayım. Bu benim çok iyi anlaştığım (!) iç ses. Ama bazen nadir de olsa mantıklı konuşabiliyor.

"Bence konuşmaya devam edersen ikinci dersede yetişemeyeceksin"

Bakın nadir de olsa haklı ve evet gerçekten de konuşmaya devam edersem ikinci derse de geç kalacağım.

Banyoya gittim elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra mutfağa gittim ve bir sandviç hazırlayıp evden çıktım.

Okula vardığımda teneffüs zili çalalı bir dakika olmuştu. Herkes sınıfa çıkmak için birbirini ittiriyordu. İlkokul musunuz siz? Yoğunluğun azalmasını bekleyip sınıfa çıktım.

Yanıma Eylül geldi ve "Keşke öğretmen içeri girince gelseydin. En azından sana kimse 'hiç gelmeseydin' diyemezdi." dedi.

Sesindeki ton o kadar düşünceliydi ki bu cümleyi benimle dalga geçmek için değil, aksine beni düşündüğü için söylediği belliydi. Teşekkür edip boş bir sıra aradım. Ama tek boş yer Enis'in yanıydı. Kendi kendime neden geç kaldım ki diye söylenip sıraya oturdum.

"Enis lütfen 'Hiç gelmeseydin' deme. Başım bunları kaldıracak durumda değil."

"Hayır bunu demeyecektim. Sadece sana cuma günü sorduğum soruyu yanıtlamanı isteyecektim. En son düşüneceğim demiştin. Düşünmen için iki gün yetmiştir diye düşünüyorum." dedi imalı bir ses tonuyla.

Geçiştirmrk için "Lütfen bu konuyu açma." dedim.

Israr etmeye devam ederek "Sadece evet yada hayır demeni istiyorum başka bir şey değil." dedi.

Aniden başıma giren sancıyla inledim ve kafamı sıraya koydum. Başıma sanki biri çekiçle vuruyormuş gibi ağrıyordu.

"Numara yapmayı kes."

Başımı kaldırdım. Dolu gözlerimle Enis'e baktım. "Sence numara yapıyor gibi mi görünüyorum? Daha iyi misin diye sormak yerine cevap arıyorsun. Bana çıkma teklifi etmek için önce beni tanıman gerekiyor. Bu nedenle cevabım hayır."

Acı içinde başımı sıraya koydum. Bir yandan da çantamdan telefonumu almaya çalışıyordum. Enis ayağa kalktı ve çantamı açıp telefonumu verdi. Zar zor teşekkür edip telefonumu açtım. Annemi aradım. Sesimi duyar duymaz "Birşey mi oldu?" diye sordu. Kısaca durumdan bahsettim. "Okula geliyorum" dedi.

Enis korkuyla "İyi misin Esila? Diye sordu. "İyiyim." dedim ama iyi olmadığımı oda biliyordu.

"İstersen sana sorduğum soruyu daha sonra cevapla" dedi Enis. "Düşüneceğim" dedim.

Biz bunları konuşurken Eylül ve birkaç kişi yanımıza geldi. Herkes iyimisin diye sorarken baş ağrım sesten ötürü daha da şiddetleniyordu. "İyi değilim" diye bağırdım. Enis herkesi kovarken bende yeniden sıraya başımı koydum. Gözlerim karardı. Enisin sesini duyabiliyordum "Esila çok üzgünüm. İyi misin. Ben bir aptalım." dediğiydi duyduğum son ses.

×××

Bu bölüm genel olarak karakterleri tanımak içindi.

Bölüm kısa oldu. İlerideki bölümlerde daha uzun tutacağım. Bölüm nasıldı? Şimdilik hoşça kalın.

Kıvırcık Prenses (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin