20. Bölüm: İhanet Kuşkusu

248 222 0
                                    

Yeni sezonla karşınızdayımm!

Bundan sonra umarım bölümler düzenli gelir.

İyi okumalar^^

✨👑✨

Esila'dan

Gözlerimi açtığımda başım Bora'nın göğsüne yaslıydı bu sefer. Burnumu çekerek doğruldum. Koğuşa gelmemiştik, hala revirdeydim.

Bora yorgun olmalıydı ki kımıldamamıştı bile. Gülümseyerek, yavaşça kalktım sedyeden.

Bu sedyelere alışmıştım. Neredeyse her gözümü açtığımda beyaz bir oda ve yarı yumuşak bir sedye. Bu kadar güçsüz olmak zorunda mıyım?

"Aslında güçsüz değilsin. Gücün ailen ve sevdiklerin olunca yok oluyor."

Doğru bir tespit Alice. Ayağıma yerdeki terlikleri geçirip, kapıya doğru ilerlerledim.

Annemin ölümü cinayetti..

Babam yaşıyor olabilir..

Kalkanı düşmüş bir şovalye..

Kimsesi kalmamış, eğitimsiz bir prenses..

Masallardaki gibi turuncu saçlara sahip olan ama saçlarından büyü gücü alamayacağını öğrenen küçük bir kız..

Kafamdaki düşüncerler zihnimi meşgul ederken, ayaklarım beni yemekhaneye getirmişti.

Bizimkiler yine her zamanki masada yemeklerini yiyordu. Sanırım akşam yemeği saatiydi.

Beni görünce Cüneyt "Şovalye!" diye bağırıp yanıma geldi. Yüksek sesinden dolayı yüzümü buruştururken, beni bir anda kucağına almasıyla afalladım. Bu deli çocuk ne yapıyordu?

Beni kucağında bizimkilerin yanına götürünce utançtan bayılmak üzereydim.

Yapmaya çalıştığı şey düşünmem için başka şeyler vererek, beni problemden uzaklaştırmaya çalışmaktan başka bir şey değildi. Yemiş gibi yaparak "Hey! Şovalyeler kucakta taşınmaz." diye tabiri caizse cırladım.

Cüneyt gülerek "Sen bir istisnasın." dedi. Bu sırada bizimkilerin yanına varmıştık.

Gözlerim Enis'i aradı. Onu sürekli yakınımda görmeye alışmıştım. Malesef burada değildi.

Bizimkiler hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, en ufacık sessizlik anını iğrenç ama bir o kadar da komik esprileriyle Cüneyt dolduruyordu.

Benim yanlarına gideceğimi düşünmediklerinden olsa gerek bana tabak almamışlardı.

Masadan kalkıp yemeğimi almak üzere açık büfeye benzer kısma geçtim. Yemek saatinden daha geç gelmiş olduğuman sıra yoktu. Bu nedenle hızlıca tabağıma yiyeceklerden doldurdum.

Tam bizimkilerin yanına geçecektim ki yerdeki ufak kağıt dikkatimi çekti. Büyük ihtimalle bir çöptü. Çünkü kağıt buruşturularak küçük bir top haline getirilmişti. Alt dudağımı ısırıp kaşlarımı çattım.

Hani bazen onun bir hiç olduğunu bilsen de merak ettiğin şeyler olur ya. Şu an öyle bir durumun içindeyim.

Neden tereddüt ediyorsam? Alıp okumak daha rahat. En azından olur olmadık yerde ortaya çıkan merak duygum geçer.

Yere eğilip buruşturulmuş kağıdı elime aldım. Dikkatli bir şekilde açıp elimle düzelttim.

"İhanetin affı olmaz, biliyorum.
Üzgünüm Esila, sana ihanet etmek zorundaydım.
Vicdanım ağır bastı ve bu mektubu sana yazıyorum.
Geleceğe hazırlıklı ol!
Seni seviyorum.

Kıvırcık Prenses (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin