İrem dün bana yazmış, bugün akşam topluca parti yaptıklarından bahsetmişti. Gidecektim çünkü yapacak başka bir şeyim yoktu. Gidecektim çünkü annem bu aralar yine fazla üzerime gelmeye başlamıştı.
Partinin olacağı konumu İrem'den istemiştim. Şimdi ise kendime kıyafet seçmekle meşguldüm.
Dolabımı açıp içerisine göz gezdirdim. İki seçenek arasında kalmıştım. Gece mavisi bir elbiseydi birisi, sırt dekoltesi vardı ve askılıydı. Sarı saçlarımla uyumlu bir elbiseydi ve kalçalarımdan itibaren daralmaya başlıyordu; diğeri ise siyahtı. Bacak tırmacı vardı ve askılıydı. Onun dışında pek bir ilgi çekiciliği yoktu, sıradandı. Siyahı giymeye karar verdim. Gece mavisi renkli elbise sarı saçlarımla uyumluydu ama siyah, benim üzerimde daha gösterişli dururdu.
Her şeyin, her yerde değeri farklıydı.
Kapım tıklanınca "Gel," diye seslendim. İçeriye üvey annem girdi. "Ne bu hal?" diye sordu. "Nereye gidiyorsun?"
"Partiye.
"Kimden izin aldın?"
"Gerek duymadım," dedim omuz silkerek. "Reşitim sonuçta."
"Özel dersine bile gitmedin! Partiye mi gideceksin? Sen bizi hiç düşünmüyor musun? Gururu-"
"Gururunuzu da sizin de... Odamdan çıkar mısın lütfen?" dedim dişlerimi sıkarak.
"Terbiyesiz," dedi gözlerini kısıp. "Hiç bir yere gidemezsin! Babana söyleyeceğim seni. Dışarıda gezmeye tozmaya alışmışsın sen. Biz sana o harçlıkları harca diye mi veriyoruz?"
"Ya ne? Dilencilere vermem ya da biriktirmem için mi veriyorsunuz?"
Sinirle nefesini üfledi ve kapıyı arkasından çarparak çıktı. Makyaj masama oturup başımı ovdum. Gitmese miydim acaba? Babam çok kızar mıyd...
Hayır, hayır. Ben reşit bir bireydim; kendi kararlarımı kendim verme özgürlüğüne sahiptim. Çocukları olsam dahi onların beni böyle el altında tutmalarına izin veremezdim.
Kararımı değiştirmemek için makyaj aynamdan kendime baktın. Göz altlarıma hafif fondöten sürdüm, fazla belirginlerdi. Ardından kirpiklerime rimel sürdüm ve eyeliner çektim. Dudaklarıma da bordo rujumu sürmüştüm. Tamam biraz abartıydı ama kimin umurundaydı ki?
Elbisemle uyumlu olan mini siyah çantamı da elime almış, daha sonra odadan çıkmıştım. Merdivenlerden aşağıya inip salonda oturan babamlara göz ucuyla bakıp dışarıya çıkacağım esnada annem salondan bağırdı. "Dünya!"
"Efendim?"
"Ben sana gitmeyeceksin demedim mi! Fatih! Şu kızına bir şey söyle!"
"Dünya," dedi babam otoriter bir sesle. "Nereye gidiyorsun sen?"
Yutkundum. "Dışarıya."
"Bu kıyafetinle mi? Ne yapmaya çalışıyorsun sen? İtibarımızı zedelemek mi?"
"Bende eğlenebilirim," dedim fısıltıyı andıran sesimle. "Neden karışıyorsunuz? Reşitim ben, istediklerimi yapabilirim."
Ardından onları dinlemeden kapıdan çıktım ve yine kombinime uygun siyah topukluları giyerek arabama doğru ilerledim. Otoparka girip arabama bindiğimde ise İrem'in attığı konuma doğru sürmeye başlamıştım bile.
**
"Efendim içeriye giremezsiniz, itiraz etmeyin lütfen. Kart olmadan içeriye almıyoruz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI BİR KATİL | Texting
Short StoryAbisine çok düşkün olan Dünya, bir gece ansızın abisinin ölüm haberini alır ve o günden sonra bir anonim ona mesaj atar. Bu anonim de Dünya'ya abisinin katilini bulması için ipucu vermeye başlar. 24052023 🗝