herkese selam, biz geldik! italya serüvenimize eşlik etmek için yıldıza basıp bol bolll yorum yapmayı unutmayın 🤩
iyi okumalar perisi en güzel perilerime 🧚♀️
unutmadan... medyada cumhuriyet savcısı sarp yılmaz'ın dillere desten stajyeri yağmur özen var!
"emir, güzel kardeşim... şu kamerayı kapatmazsan canını yakacağım, haberin olsun." sarışın, kızıl arkadaşının söylediğine karşı gözlerini devirdi. "sonuçta her gün bugün italya'ya gideyim deyip uçağa binmiyorum, geri zekalı! youtube kanalım için içerik üretiyorum burada..."
savcı, yanlarında hafif çekinerek duran stajyerine kısa bir bakış atıp emir'e döndü. "kim neden izlesin oğlum seni?"
kaşlarını çattı, emir. "valla kanka, seni kim savcı yapıp kanunları teslim ettiyse beni de o biçim izlerler." yağmur, emir'in kurduğu cümle karşısında kıkırtısını bastıramadı. mavi gözlere sahip kumral saçlı kız pembe karelerden oluşan bir takım giymişti.
aybike, yağmur'un kolunu dürttüğünde onunla aynı liseden olduklarının farkına varmışlardı. aslında aybike'den başka kimse tanımıyordu onu; fazlasıyla içine kapanık birisiydi. üniversite hayatına atılınca biraz bunu kırsa da ara ara izlerini taşıdığını görebiliyordu.
"neye gülüyorsun?" diyerek sordu. yağmur ise duruşunu dikleştirdi. "size." gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı, aybike. belki de arkadaş gruplarına kendisi gibi sivri dilli bir kız gerekiyordu.
başını kaldırdığında, kendisini süzmekte olan kızılı gördü. yaşanan yakınlaşma sonrası asla samimiyet kurmamışlardı. italya'ya emir, doruk, kaan ve sarp'ı çağırma nedenleri de buydu. aslında sarp'ın işine gelmişti, zaten burada katılacakları bir konferans vardı ama diğerleri spontane gelişmişti.
kaan, "kanka istersen sus," dedi sarp'ı dürtüp. "kıza yükseleceğine emir'e kız." hemen ardından sırıttı. "gerçi yükselmek farklı bir anlamdaysa emir'e olmasın tabii.."
berk, aybike'yle yakınlık kurmaktan kaçındığı için ortamdaki sohbete dahil olmaya çalışıyordu. kendilerini kaybedip ilerledikleri nokta çok farklıydı. üstelik, lisede öldüğünü zannettiği hislerinin aslında hep içinde bir yerlerde var olduğunu hatırlamak zorunda kalmıştı.
genç kadın böyle bir şey hissetmezken ona dokunamazdı, bir daha olmazdı.
"ve burada da balayının asıl sahipleri komiser berk özkaya ile öğretmen yarı komiser aybike eren özkaya var!" emir, kamerayı büyük bir enerjiyle ikilinin arasında tutmaya başladığında, "yaklaşsanız ya şekerler!" diyerek fısıldadı. "askerlik ortağı mısınız siz?"
doruk güldü. "harbiden lan, öyle uzakta olur mu hiç?" aybike, berk'e inat olsun diye bu uzaklığı sonlandırmayı düşünen ilk, belki de tek taraftı. yağmur'un yanından ayrıldı, karşısında duran kızıla doğru ilerleyip zarifçe koluna girdi.
başını göğsüne yasladığında o an geldi kızıl komiserin aklına. genç kadının saçlarının okşadığı çıplak göğsü... boğazını temizleyerek, "saçma vlog işi ne zaman bitecek?" diyerek sordu. aybike ise zevkle sırıttı. "ama bal peteğim, henüz kameralara poz vermedik."
sahteden gülümsedi, berk. uyum sağlaması gerektiğini biliyordu ve bunda ne kadar zorlansa da başka çaresi yoktu. "sen ucuz kameralara mı layıksın yavrum ya..." zarifçe kameranın aksi yönüne çevirdi yönlerini. "italya sokaklarına poz ver."
emir, berk'in genç kadına hayranlıkla baktığı o anı kamerasına yansıttı.
"çok iyi oldu, lan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öyle kolay aşık olmam / ayber
Fanfictionevlenmemek için annesinin ayarladığı buluşmalardan kaçan kızıl oğlan, kıvırcık saçlı kızla altı aylık bir sözleşme yapar.