herkese selam, biz geldik! lütfen yıldıza basmayı ve özellikle bol bol yorum yapmayı unutmayın ✨
iyi okumalar perisi en güzel perilerime 💓🧚♀️
kızıl komiser, yatar pozisyonda olduğu koltukta ilk uyanan kişi olmayı başarabilmişti. yaklaşık on dakikadır açıktı gözleri. saçları burnunu gıdıklayan genç kadının nefes seslerini dinliyor, elinin üstünü kibar bir incelikle okşuyordu. bir yandan da o burnunu gıdıklayan saçların kokusuyla dolduruyordu ciğerlerini. hiç kuşkusuz en güzel uyandığı sabahtı bu. gürültüsüz, yalnız başına değil... hayal ettiği gibi.
hayal ettiği bir huzurla.
genç kadının elbisesi yarıya kadar sıyrılmıştı. çıplak, birbirleriyle sıcaklayan tenini hissetmeye bir gecede öylesine alışmıştı ki nasıl mahrum kalacağını bilmiyordu. sanki nereye giderse gitsin o iz kalacaktı. sarhoş kafayla yaşadıkları yarıda kalan sevişmeyi hatırlayacak, tutku dolu öpüşlerini getirecekti aklına.
ona dokunmak, zamanın eskitemeyeceği bir büyüyü sürmek gibiydi. efsunkârlığa sahip olmak, teninde hissetmek, onunla büyülenmek... komiser berk özkaya, okuduğu aşk romanlarındaki tasvirlerle delicesine dalga geçip evliliğe karşı çıkarken geçmişten gelen büyük bir büyünün etkisi altında olduğunu yeni anlıyordu.
genç kadın gözlerini araladı. sırtı dönüktü, hafif kıpırdandı. kızıl, uyandığını bu kıpırtıdan anlayabilmişti çünkü aybike öylesine bebek misali uyuyordu ki... "noluyor?" kulaklarını okşayan güzel sesle birlikte müzik ihtiyacını karşılamış oldu.
çekinmesini ve korkmasını istemediği için tenine dokunmamaya özen göstererek yukarıya doğru katlanmış elbisesini düzeltti. bir yandan da, "şştt," diyerek mırıldandı kulağına doğru. bu mırıltı, herkesin güven olarak adlandırdığı o hissi genç kadının iliklerine nüfuz ettirmişti.
aybike, yarı kucağında uyuduğunu yeni anlamaya başladığı adamdan tarafa döndüğünde burunlarının birbirine sürtündüğünü hissetti. bir anda kuruduğu boğazı heyecandan. bu kadar yakın mı olmuşlardı gece boyunda? arkasını döndüğü an burun buruna gelecek kadar mı?
komiser, dudakları şaşkınlıktan hafif araları kadına baktı. "sorun yok," dedi hislerini bastırma yoluna giderken. kriz anını yönetirken bunu beceriyordu ama habersiz girdikleri bir sonraki yakınlaşma için hiç iyi olmuyordu. duyguları aniden ele geçebiliyordu bedenini.
dayanamayıp gülümsedi, kızıl. genç kadını o şaşkınlıktan dolayı aralanmış dudaklarından öpmek için nelerini feda etmezdi ki...
kapı çaldı.
berk, telefonuna uzandığında emir'den altı, doruk'tan dokuz, kaan'dan bir ve sarp'tan hiç arama olmadığını gördü. bu durum şaşırtmamıştı onu. saat ise ona geliyordu. yaptıkları tur planını hatırladığında, "emirler geldi sanırım," dedi. "aramışlar, kalkalım mı koltuktan?"
genç kadın hâlâ kendisine tam gelememiş bir şekildeydi. kızıl, uçta olmanın getirdiği rahatlıkla koltuktan önce kalktı. ama bunu yapmadan önce genç kadının asla anlayamayacağı bir belirsizlikle buse kondurmuştu güzel saçlarına.
kapıya ilerledi. açtığında, kendi tayfalarına ek olarak savcı sarp yılmaz'ın stajyeri yağmur'u gördü. başıyla selam verdiğinde, "oğlum neden açmıyorsunuz lan?" diyerek sordu emir. hemen sonrasında aybike'yi gördüğünde, "selam yenge," dedi.
kaan, sarp'a umutsuzlukla baktığında arkadaşının gözünün ısrarla sessizliğini koruyan yağmur'un üzerinde olduğunu görebilmişti. neler oluyordu böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
öyle kolay aşık olmam / ayber
Fanfictionevlenmemek için annesinin ayarladığı buluşmalardan kaçan kızıl oğlan, kıvırcık saçlı kızla altı aylık bir sözleşme yapar.