1.3

669 67 93
                                    

herkese selam, biz geldik! lütfen yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın! 💗

iyi okumalar perisi en güzel perilerimeee 🧚‍♀️

"ay ortama bak!" diyerek hevesle konuştu, genç kadın. operasyon işinin en çok merak ettiği o son kısmına gelmişti sonunda; sorgu odası. karşısındaki cama bakarak, "sayın savcım sarp yılmaz! beni duyabiliyor musun?" diyerek sordu. sarp ise ciddiyetini öylesine koruyordu ki cevap bile vermemişti.

kızıl komiser, sorgu odasından içeri girip kapıyı kapattı. sandalyede oturan sevgili eşine bakarak, "anlat," dedi. genç kadın ise omuz silkti. 

"hiç heyecanlı değilsin, komiser." bileklerini, masanın üstündeki demire uzattı. "e hani kelepçem?" sen ciddi misin dercesine genç kadına baktı kızıl. "saçmalama, ne kelepçesi?"

"ya kelepçe işte!" ayağındaki topuklu artık canını acıtsa da şu anki durumdan zevk almaya bakacaktı. "hani sorgu odasında kaçmasınlar falan diye kelepçeliyorlar ya..." başını tatlı bir şekilde yana yatırıp dudağını büzdü. "lütfen... merak ediyorum!"

komiser, genç kadının büzdüğü dudaklarına hafif sırıtarak baktı. aralarındaki mesafeyi kapattı, arkasında durdu ve kulağına doğru eğilerek fısıldadı. "ben takacağım kelepçeyi sana yavrum, burada değil ama." yüzündeki o afallamaya şahit olduğunda yavşakça sırıttı. "hadi bakalım, anlat şimdi."

camın arkasından içeriyi dinleyen sarp, arkadaşı aybike'nin neden birden alaycı tavrından uzaklaştığını anlayamamıştı. 

"içeri girdim işte doğum günü için," dedi aybike. birden ciddileşmesi berk'in hoşuna gitmişti. karşısına geçti, iki elini masada konumlandırdı ve kadına doğru eğildi. "sonra?" 

gözlerini devirdi. "yalnız biraz komiser - vatandaş ayrımını bilirseniz iyi olur, uzaklaşın." kızgınlığı komisere değildi; o sözünden sonra dikkatini toparlayamayan kendisineydi. 

"okey." dilinin ucunu üst dudaklarında gezdirip geriye doğru çekildi, berk. aybike'nin gözleri ise boynundan sarkan zincirde biraz oyalanmış ve hemen toparlanmıştı. 

kısaca olanları özet geçtiğinde telefonun sesi yankılandı sorgu odasında. berk, telefonu açarak sarp'tan yeterli onayını aldığında eşine döndü. formalite icabı birkaç şey anlatması gerekiyordu ve çoğundan bahsetmişti de zaten. "yeterliymiş."

"neresi yeterli ya?" diyerek sordu genç kadın. "benim anlatacaklarım bitmemişti!" sahte bir masumlukla berk'e baktı. "daha bana nasıl aşık olduğuna yeni geliyordum."

"güzelim," dedi berk uyarırcasına. sırıttı, aybike. "bu vıcık vıcık laflar ağzına sadece ya alayına ya da konuyu kapatmak istediğinde yakışıyor zaten."

genç kadının ayağa kalkıp sorgu odasından çıkışını izlediğinde kendisine tam olarak nereden laf geldiğini hâlâ anlayabilmiş değildi. aklında olan tek şey o herifin aşık olduğu düşüncesiydi. "ya sabır..."

berk, sarp'ın çoktan gerekli belgeler için koşuşturmaya başladığını öğrendiğinde onunla yarın konuşabileceğini düşünmüştü. zaten çok geç olmuştu, bir an önce eve gitmeleri gerekiyordu. günün yoruculuğu bir kenara dursun koşuşturmacalardan sıkılmıştı.

emniyetten çıktığında, genç kadının bir banka oturmuş ayakkabısının bilek kısmındaki bağını açmaya çalıştığını gördü. 

yanına ilerledi. sızlanması artık daha net doluyordu kulaklarına. "ne oldu?" ters bir bakış attı, genç kadın. "ne olmuşa benziyor sence?"

dudağını büzdü dayanamayarak. "canım acıyor artık." berk, dizlerinin üstüne çöktü. ayakkabının bilek detayının genç kadının bileğinde kırmızılıklar bırakmaya başladığını gördü. 

öyle kolay aşık olmam / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin