Sabah yine aşağıdan gelen sesler ile uyanmıştım ama bu sefer gürültüden çok bağrış sesleriydi bunlar. Ani bir aydınlanma ile hemen gözlerimi açtım. Tam karşımda Minho'yu görmüş ve rahatlamıştım.
Minho:Ne oldu Küçük sincap? İyi misin?
Jisung:Niye sordun? İyiyim işte.
Minho:Aniden uyandın da o yüzden sordum. Kabus falan görmedin değil mi?
Jisung:Bir dakika, sen burdaysan aşağıdan neden bağrış sesleri geliyor?
Minho:Bilmem, inmedim aşağıya.Hemen üstümdeki çarşafı kaldırıp yatakta oturur şekle geldim.
Minho:Nereye gidiyorsun Jisung? Gel buraya.
Bunu dedikten sonra beni tekrar yanına çekti.
Jisung:Minho aşağı inmem lazım.
Minho:Neden?
Jisung:Ya bağırışıp duruyorlar duymuyor musun?
Minho:Duyuyorum Jisung.
Jisung:Ee o zaman?
Minho:Of boşver onları.Göz devirip Minho'nun kolları arsından kurtulmaya çalıştım.
Jisung:Minho bırak beni.
Boynumdan kavrayıp beni kendine daha çok yaklaştırdı ve derin bir nefes alıp kokumu içine çekti. Beni deli ediyordu. Her ne kadar vücuduna bakmamaya çalışsam da bunu başaramayacağımı anlamıştım.
"Ben bu mukkemmmel şeyi nasıl bırakayım şimdi? Tekrar canım istedi seni." dedi. Bu sefer kanmayacaktım.
Hızlıca Minho'yu ittip yataktan kalktım. Ben üstümü giyinirken Minho hâlâ söyleniyordu.
Minho:Hadi ama Jisung! Bırak ne bok yiyorlarsa yesinler!
Jisung:Hyunjin'in sesi geliyor fark ettiysen.
Minho:Ee yani? Ne var bunda Jisung? Her zaman ki hali işte.Onu umursamadan kapıyı açıp çıktım. Hızlı adımlarla merdivenleri inip seslerin geldiği yere doğru yürümeye başladım.
Sesler salondan geliyordu. Biraz fazla hızlı salona dalmış olacağım ki herkesin gözleri bana dönmüştü.
Gözüm ilk neden burada olduklarını bilmediğim Jeongin ve Chan ikilisine çarpmıştı.
Jeongin:Jisung!
Ben şaşkın şaşkın onlara bakarken Jeongin kalkıp yanıma geldi. "Canım arkadaşım ya!"
Ben hâlâ neden burada olduklarını anlamaya çalışırken herkes çoktan eski hallerine dönmüştü.
"İnanır mısın seni çok özledim benim canım arkadaşım!" beni kolundan tutup Chan'ın oturduğu yere doğru götürürken konuşuyordu Jeongin.
Chan'ın yanına geldiğimiz de konuşmaya başladım. "Ne işiniz var burada sizin?" Sorum ile Jeongin sesini azaltıp konuşmaya başladı. "Ufak bir iş için geldik Jisung."
Anlamaz gözler ile Jeongin'e bakmaya devam ediyordum ki Chan araya girdi."Senin şu Minho diye mi ne bir tane arkadaşın vardı sanırım."
Neler çevirdiklerini hâlâ öğrenmemiştim ama bu konun Minho ile ne alakası vardı orası daha büyük bir gizemdi. "Ee ne olmuş ona?"
"Jeongin onu görmek istedi de." dedi Chan göz devirerek. "Hyung biraz daha sesli söyle de herkes duysun bari." dedi Jeongin.
"Minho ile ne işin var senin Jeongin?" Eğer düşündüğüm şeyse (umarım değildir) Jeongin ile arama mesafe bile koyabilirdim.
"Şey ya öylesine görmek için geldim." bana gerçeği söylemeye çekinir gibi söylemişti bunu Jeongin. Ufak göz ucu ile Chan'a baktım.
"Bana hiç bakma Jisung. Sana dediğinin aynısını da bana dedi." dedi Chan. "Niye görmek istiyorsun Jeongin? Söyle şunu düzgünce."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunset Pain {Minsung}
Fanfiction"Sana çok aşığım Jisung." "Biri ile karıştırdınız sanırım." "Hayır! Doğru kişisin Jisung." "Üzgünüm ama sizi tanımıyorum." Angst