Saat öğleden sonra iki olmuştu ve biz hâlâ Minho'nun odasındaydık. Minho kucağımda yatarken yavaşça geri çekildim çünkü uyumuştu. Malum dün gece çok uyuyamamıştık. Sessiz adımlarla pencereye doğru ilerledim ve ikinci kattan aşağı baktım. Tam vazgececekken kenarda çatıya dayalı bir merdiven gördüm. Gerçekten şanslı günümdeydim.
Düşmemeye dikkat ederek aşağı indim ve hızlıca otobüs durağına doğru koştum. Durağa geldiğimde otobüs de benimle birlikte durdu ve kılıfının arkasındaki kartı okutup eve doğru ilerlemeye başladım. Evet korkuyordum ama Minho'ya bir şey olmasından daha çok korkuyordum. Muhtemelen babam eve vardığımda beni bir güzel dövecekti ama olsun Minho'ya zarar geleceğine ben dayak yerim. Alışkınım zaten.
Otobüs evin yakınındaki durakta durunca kalbim yerinden çıkacak gibi attı ve bir bayılacak gibi hissettim. Kendimi kandırmama gerek yok korkudan altıma sıçıyorum. Eve doğru gittim ve kapıyı çaldım. İşsiz ve benim parama muhtaç bir babam olduğu için evdeydi. Onunla göz göze gelmek midemin bulanmasına neden oldu. Şimdiden pişman olmuştum.
Gözlerime dünyayı yakacak kadar fazla bir öfkeyle baktı ve kolumdan sertçe çekip beni salona savurdu. "Evden kovdum, günlerce dövdüm, olmadı nasihat ettim yine de başıma ibne olacaksın değil mi? İnadına yapıyosun. O yanındaki şerefsiz kimdi? Bir de utanmadan sevgili mi yaptın Jisung?" dedi. Suratıma ardı arkası kesilmeyen yumruklar atarken küfür etmeye devam etti. Sadece kollarımla başımı koruyabiliyordum. Benim kimseye karşı koyacak gücüm yoktu. Keşke Minho'nun yanında kalsaydım. O bizi korurdu.
Yani en azından öyle düşünmek istiyordum. Artık yorulmuş olmalı ki vurmayı bırakıp üstümden çekildi. Tekrar "Kimdi o?" diye sordu. Hiçbir şey olmamış gibi kalkıp karşısına oturdum ve "Sevgilim." dedim düz bir sesle. Gözlerinden tekrardan bir sinir geçti ama beni dövdüğü dakikalar onu cidden yormuştu bu yüzden tekrar hamle yapmadı. "Asıl konuya gelelim canım oğlum. Bana para getireceksin ve oğlum olduğunu kimse bilmeyecek. Beni rezil etmeden paramı getir yoksa o yakışıklı yüzlü sevgilini öldürürüm." Dedi sigarasını yakarken. Beklediğim gibi para istiyordu başımı salladım ve odama geçtim.
Odamı özlemiştim ve yatağıma uzandım çünkü tüm kemiklerim kırılmış gibi hissediyordum.
Bir süre sonra camın açılma sesiyle uyandım. Evimiz eski bir ev olduğu için camın kilidi bozuktu ve dışardan açılabiliyordu. Tedirgince cama döndüm ve onu gördüm. Minho'yu. "Ne işin var burda Minho?" Dedim yüzümü onun göremeyeceği şekilde duvara çevirerek. Yüzümün halini görmüştü bile. Hızlıca yanıma koşup karşıma oturdu ve yüzümü kendisine çevirdi. "Neden burdasın Jisung? Ben sana gitme demedim mi? Sensiz yaşayamam demedim mi? Şu yüzünün haline bak, şimdi gidip o adamı öldüreceğim."
Ağlamaya başladığında ben de ağlıyordum ve sıkı sıkı kolundan tutup onu kendime çektim. "Sakin Minho. Ona dokunma ve gözüne gözükme. Sadece para istiyor verdiğimde gideceğiz. Başına bir şey gelmesini istemiyorum sevgilim. Lütfen."
Bana sarılıp başımdan öptü ve "Ben sana bakmaya kıyamazken o sana sana nasıl vurabilir? Bir insan senin gibi birine nasıl vurabilir miniğim? İçim acıyor Jisung nasıl geçecek bu yaralar? Çok mu canım acıyor? Merak etme ben iyi bakacağım sana."dedi.
İkimiz de ağlamaya devam ederken geri çekilip göz vaslarimi sildi. Elmacık kemiğinin üzerinde hissettiğim siziya doğru yaklaştı ve öptü. Bunu yaparken daha çok ağlamıştı. Onu aglarken görmek benim içimi daha çok acitiyordu. Ellerimi güne koydum ve "Sen pencereden çık ben parayı bulunca seninle geleceğim. Bu ayki maaşımı alınca yanına dönerim. Lütfen git." dedim. Bu sözlerime gözlerini kocaman açıp baktı ve cebinden bu evden iki tane alabilecek kadar olan para tomarını çıkardı. Şok olmuş bir şekilde yüzüne bakaken başımı olumsuz anlamda. Salladım ama çenemi tutup gözlerimi yüzüne sabitledi. "Jisung şu parayı al, benim canımı sıkma. Seni almadan gitmeyecegimi adın gibi biliyorsun. Hallet şu işi de gidelim yoksa ben halledecem." dedi.
Oflayıp parayı aldım ve içeri doğru ilerlemeye başladım. Babamın olduğu odaya girdiğimde ona yaklaşıp önündeki sehpaya paraları bıraktım ve yüzüne bakmadan geri çekilmeye başladım.
"Nerden buldun bu kadar parayı?" dedi paraları sayarken. Al paranı sus be adam. "Biriktirdiğim paralarim vardı. Onları verdim, sorgulama." dedim ve tekrar kapıya yöneldim. Bu sefer bir şey söylemedi ve gitmeme izin verdi. Odama bir kez daha girmeden evden çıktım ve Minho'nun köşedeki arabasına doğru ilerledim.
Arabaya bindiğinde gözlerimi kapattım ve kendime bir süre rahatlama süresi verdim. Minho da sessizce arabayı sürmeye başladı.
Bu işi hiç sevmemiştim ama Minho için yapacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunset Pain {Minsung}
Fanfiction"Sana çok aşığım Jisung." "Biri ile karıştırdınız sanırım." "Hayır! Doğru kişisin Jisung." "Üzgünüm ama sizi tanımıyorum." Angst