Minho ile yakalanmamızdan sonra Hyunjin beni sürükleyerek odama getirmiş ve sorguya çekmişti. "Jisung ne dedim ben sana ya! O adamdan milyonlarca kez uzak dur dedim değil mi!? Ama sen napıyorsun!?" konuşurken bir yandan odada geziniyordu.
"Hyun bak cidden bir dinle beni." onun aksine ben sakince konuşuyordum. "Neyini açıklayacaksın Jisung bunun!?"
"Sen ilk önce sakinleş öyle anlatayım ben sana." dedim oturduğum yerden kalkıp yanına giderken. Hyunjin'i alıp koltuğa oturttum.
"Hyun bak benim gerçekten bir planım var ve lütfen bunu mahvetme." demem üzerine Hyunjin bana anlamaz ve kızgın bir bakış atmıştı. Bu bakışı biraz tedirgin olmamı sağlamıştı.
"Planın bu mu yani Jisung?" dedi Hyunjin. Ne kadar çekinsemde kafamı olumlu anlamda salladım.
Hyunjin aniden ayağa kalkıp tekrar bağırarak konuşmaya başladı. "Manyak mısın sen!? Planın Minho ile yakınlaşmak mı? Jisung saçmalama öyle bir şey yapmayacaksın!"
"Hyunjin bak güven bana. Lütfen." diyerek onu tekrar koltuğa oturutmaya çalıştım ama o kolunu benden kurtarıp konuşmaya devam etti. "Jisung planın bu ise ben yokum haberin olsun!"
"Hyunjin lütfen! Bak gerçekten güzel bir planım var." dedim ama nafileydi. Hyunjin hızlı adımlar ile kapıya doğru yürümeye başladı. Ondan önce davranıp kapının önüne geçtim.
"Hyunjin böyle çekip gidecek misin yani? Gel konuşalım diyorum sana." ikna etmeye çalışır bir şekilde söyledim bunları. "Neyini konuşacağız Jisung? Sana ne diyorsam sen tam tersini yapıyorsun."
"Hyunjin sakinleş ve konuşalım olur mu?" biraz yüzüme baktıktan sonra olumlu anlamda kafasını salladı. Onaylaması üzerine ikimizde koltuğa geçip oturduk.
"Bak yaptığım plan gerçekten güzel Hyunjin. Evet biraz sıkıntılı ama işe yarayacağına eminim." dedim.
"Sen kendini o adama kaptırmayacağını mı düşünüyorsun Jisung?"
Sorduğu soru ile biraz duraksadım. Haklıydı. Hemde çok haklıydı. Benim cevap vermeyeceğimi anlayıp konuşmaya devam etti. "Kaptıracaksın işte Jisung. Bunu ikimizde biliyoruz."
"Hyunjin bunu söylemekte biraz tedirginim ama..." Hyunjin merakla ne diyeceğimi beklerken söyleyemeye iyice çekinmeye başlamıştım.
"Hyunjin... ben artık Minho'nun o kadar kötü biri olduğunu düşünmüyorum, zaten sana da ne yaptığını söylemiyorsun. Olayı bilmeden taraf tutamam anla bunu lütfen."
Çekindiğim için yüzüne bakamıyordum ama nasıl bir tepki verdiğini hissedebiliyordum. Tahmin ettiğim gibi ayağa kalkarak konuşmaya başladı.
"Daha demin bana bir planım var diyorsun şimdi de bana bunu mu söylüyorsun Jisung!? Gerçekten artık anlamıyorum seni!" konuşurken yüzünde kocaman bir hayal kırıklığı vardı ve bu hayal kırıklığı kalbime hançer gibi saplanmıştı.
"Hyunjin planımın amacı neler olduğunu anlamak." dedim ama dediğim gibi pişman olmuştum. "Neler olduğunu anlamak mı? Bunu gerçekten Minho'dan öğrenebileceğini mi sanıyorsun Jisung?"
"Başka öğrebileceğim kim var Hyunjin? Zaten sen de söylemiyorsun ben de böyle bir yol buldum." dedim. "Sence isteyerek mi söylemiyorum Jisung?" dediği şey kafamı karıştırmıştı. Ortada bir şey dönüyordu ama ben bunu hâlâ çözememiştim.
"O adama mı yoksa bana mı güveniyorsun Jisung? Tehlikeli biri diyorsam vardır bir bildiğim, boşu boşuna diyor olamam değil mi yani?" sözleri yavaş yavaş aklımı ele geçiriyordu. Bir yandan kendimi halkı olarak görüyor bir yandan de Hyunjin'e ihanet etmiş gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunset Pain {Minsung}
Fanfiction"Sana çok aşığım Jisung." "Biri ile karıştırdınız sanırım." "Hayır! Doğru kişisin Jisung." "Üzgünüm ama sizi tanımıyorum." Angst