"Hiçbir Şeyim"
✭
Koran bakışlarını benden çektiğinde gözlerimi ondan ayırarak Aras'a baktım. Onlardan imza isteyip istememeyi ciddi ciddi düşünüyordu. Sanki bunu normalde istese olmayacakmış gibi davranması salaklıktı ama Fenerbahçe'liydi işte.
"Ali beyle konuşur, görüşme ayarlarım bizim için."
Mete arkasındakileri umursamadan heyecandan yemek yemeyi unutan Hayal ve Aras'ı bu hallerinden caydırmak için planını açıklamıştı. Fakat bu ikisinin daha önce onlarla hiç bir araya gelmemiş gibi daha çok sevinmesine neden oldu. Neyse ki nerede olduğumuzun farkında olduklarından masada dönen kendi sohbetimize geri dönmeyi başardılar.
Ben ise gariptim.
Cidden gariptim. Birkaç metre ötemde olan ve Koran'ın yanında oturan Mert Hakan'a rağmen sürekli o tarafa bakasım geliyordu. Başımı iki yana doğru sallayıp arkadaşlarımın sohbetine geri döndüm.
"Sizin yüzünüzden erik travmam var."
Hayal bahsettiğimiz çocukluk anılarımızdan bahsettiğinde Arasla aynı anda kahkaha attım. O anlar zihnime doluştuğu için Hayal'i şimdi ki hali yerine o haliyle görüyordum. Mete anlamsızca bizi dinlerken gülerek, anlatmaya başladım.
"Lise üçüncü sınıftaydık, üçümüzün de okulları farklıydı ama her gün illaki buluşuyorduk biz. İşte o günlerden bir sokaklarda dolaşırken-" elimle Hayal'i işaret ettim. "Hayal erik ağaçlarını görünce canım çekti dedi. Bizde bahçeye gizlice girdik."
Kendimi tutmayıp güldüğümde Hayal başını iki yana doğru sallıyor, Aras benim gibi gülüyordu. Mete ise gülümseyerek dikkatle dinliyordu, aramıza ilk girdiği haliyle şimdi ki halinin arasında dağlar kadar fark vardı. O zamanlar ciddi biriyken, tanışınca aramız baya iyi olmuştu. Gülüşümü kesip bakışlarını üstümde hissettiğim Koran'ı görmezden gelmeye çabaladım. Yutkunarak yeniden anlatmaya koyuldum.
"Çantalarımı ağzına kadar erikle doldurduk göz hakkı diye, işte o sırada bahçenin sahibi geldi. Biz Arasla ağaçtan atladık ama Hayal atlamaya çalışırken düştü ve kolunu kırıp ağlamaya başladı."
Mete kaşlarını çatarak üçümüzün gülüşlerini izledi. Bunun komik tarafını anlamaya çalışıyordu, yüzüme gelen saçı kenara ittim.
"Bunun neresi komik, kolunu kırmışken hemde?"
Küçük bir kahkaha attım.
"Kolunu kırdığı için ağlamıyordu, erikleri yiyemediği için ağlıyordu."
Hayal başını ellerinin arasına alıp yüzünü gizlediğinde Mete kahkaha attı. Ambulansa binerken, "Erikleri yiyemedim!" diye bağıran Hayal her aklımıza düştüğünde gülerdik.
Yeniden Koranla göz göze geldiğimde yüzümde ki gülümsemeyi silerek gözlerine baktım. Ela gözleri bu mesafeden net görünmüyordu ama gözlerinde ki bariyerler belliydi. Mert Hakan'la göz göze geldiğimde kaşlarını çatıp, yanında ki Ferdi'ye karşılarına oturan beni işaret etti. Bakışlarımı onlardan ayırdım.
Beni hatırlamaları çok normaldi.
Tam karşımızda olan insanlara rağmen oldukça keyifli bir akşam geçirdim. Yalnızca Aras biraz erken kalkmak zorunda kaldı, üçümüz dışarıya çıktığımız zaman Mete ve Hayal beni bırakmayı teklif etsede evime çok ters düştükleri için bunu kabul etmedim. Taksiye binmek için valeye çağırmasını söylemeyi düşünsemde bundan vazgeçip serin ama güzel olan havada yürümek istedim. Yolda yavaş yavaş yürürken kar yağmasını isterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
Fiksi RemajaPeki siz hiç aklınıza her geldiğinde küfür ettiğiniz bir adama aşık oldunuz mu? Ben oldum.. ▪︎ Bakışlarım dolgun dudaklarına gittiğinde sertçe yutkundum ve gözlerine baktım, o da dudaklarıma bakmıştı. Boğazımı temizleyip, "Bu ne demek şimdi?" dediğ...