"İki Farklı Galibiyet"
✭
"Geliyorum." dedim beni bir kez daha arayan Aras'a yönelik konuşarak. İşlerim bitmiş, hem onunla hemde Hayalle birlikte uzun süredir ertelediğimiz buluşmaya gitmek için odamdan çıktım. O sırada Aras'ı gördüm ve kaşlarımı çattım. Çalışma masalarının arasından bana doğru gelirken giydiği beyaz gömlekle fena derecede karizmatik görünüyordu.
Ofisin çoğu ona bakıyordu.
O ise beni görüp gülümsedi, gülümseyerek ona doğru yürüdüm. Neredeyse bir aydır telefon görüşmeleri dışında konuşamamıştık, ona duyduğum derin özlemle yanına yaklaşır yaklaşmaz kollarının arasına girdim. Kolunu belime sarıp beni kendisine çekti, kollarının arasında hafifçe yükseldim ve ona daha sıkı sarıldım.
"Holding CEOsuyum ama senin kadar meşgul değilim be kızım."
Şakağıma uzun bir öpücük kondurdu, "Özledim." diyerek geriye çekilip yüzüne baktım. Gülümsemeye devam etti.
"Ben de seni özledim güzelim, yüzünü gören cennetlik."
Kıkırdayarak koluna girdim ve çıkışa doğru yönlendirdim koca bedenini, bize bakan kimseyi umursamadım. Buraya geldiğim ilk zamanda bana olan olumsuz davranışlarından dolayı birkaç kişi dışında diğerleriyle samimiyetim yoktu. Bu yüzden gülücükler saçarak, şen şakrak halimi kalabalığın içinde görmeleri onlar için şaşırtıcı olmalıydı. Esrayla göz göze geldiğimde umursamaz bakışları bir bana bir de Aras'a gitti. Yanında ki arkadaşına baktı ve ben ne söylediğini anladım.
"Onda ne buldu acaba?"
Gülerek önüme döndüm. Yanlış anlamaları pek umrumda değildi, Aras konuşurken arada bir ona birde önümüzde ki yola bakıyordum. Dışarıya çıktığımız zaman Aras'ın arabası önümüzde duruyordu, ondan beklenmeyecek bir centilmenlikle kapıyı benim için açtı. Güldüm.
"Seni izleyenleri kandırıyor olabilirsin ama beni asla."
Binanın dışına kısa bir bakış atıp bana gör kırptı.
"Seni kandırmak kimin haddine."
Yanıma yerleşince onu gerçekten özlediğimi daha iyi anladım, konuşacak o kadar şeyimiz vardı ki yol boyunca hiç susmadık. Hayalle buluşacağımız mekana geldiğimizde ise beni görür görmez masadan kalkan arkadaşım cıvıldayarak bana sımsıkı sarıldı. Kollarının arasında birkaç dakika soluklandım, ona sarılmak, daha doğrusu birine sarılmayı özlemiş ve eksikliğini çok net hissetmiştim bu süreçte.
"Bir daha kendini bizden bu kadar mahrum bırakma."
Gülümseyerek ondan ayrıldım, hemen yanımızda duran Aras, Hayal'in ona da sarılacağını bildiğinden yerine oturmamıştı. İç çektim.
"Siz benim gerçek ailemsiniz."
Sözlerimle birlikte Hayal'in hemencecik gözleri doldu, dudağını bükerek bana bir kez daha sarıldı.
"Seni yerim."
Aras, "Bu kadar duygusallık yeter." diyerek ikimizi ayırdı ve Hayal'in ona sarılmasına izin verdi. Onları izlerken yerime yerleşerek derin bir nefes aldım. Üç küçük çocukken birbirimizden hiç ayrılmamıştık, şimdi de aynıydı ve biz yine yan yanaydık. Onlar gibi dostlarım olduğu için çok şanslı ve iyi hissediyorum.
Eğer aile seçilen bir şey olsaydı ben bu ikisini seçerim.
Saatlerce sohbet ettik, konuştukça daha çok konu açıldı ve yine kimsenin yanında olmadığım kadar mutlu oldum, gülüşlerim gerçekti. Telefonuma gelen mesajla bakışlarımı ekrana çevirdim. Gördüğüm isimle yutkunarak arkadaşlarıma baktım. Söyleyip söylememek arasında kalmıştım ama bunu yapmam gerekiyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman
Teen FictionPeki siz hiç aklınıza her geldiğinde küfür ettiğiniz bir adama aşık oldunuz mu? Ben oldum.. ▪︎ Bakışlarım dolgun dudaklarına gittiğinde sertçe yutkundum ve gözlerine baktım, o da dudaklarıma bakmıştı. Boğazımı temizleyip, "Bu ne demek şimdi?" dediğ...