Kaçış

166 20 39
                                    

Çantama sadece gerekli gördüğüm şeyleri almıştım. Pasaport, kimlik cüzdan...

Çantamı sırtıma takıp aşağıya doğru indim. Babamı annemle konuşurken gördüm ve yanlarına yaklaştım.

" ve oradan Fransa'ya geçeceksiniz."

"Tamam ama bir sorun var. Doğum zamanı yaklaştı, herhangi bir stres yada tetikliyici olayda doğum başlayabilir. O zaman ne yapacağız?" diyerek konuya direk girdim.

" Kızım, gel. Şimdi çıkacaksınız. Anne planı anlatım o sana anlatır. Buradan İstanbul'a geçeceksiniz. Havalimanından Fransa'ya geçersiniz ama İstanbul'da birkaçgün oyalanmanız lazım. "

" Tamam baba, sen merak etme kızına ve karına elmiden geldiğince iyi bakıcam. " gülümsedim ama acı bir gülümsemeydi. Abim ve babamdan ayrılıyordum. Kendi dünyamın en büyük parçasından.

Abime döndüm ve dolu gözlerini gördüm. Benimde gözlerim dolmuştu. Koşarak boynuna atladım. Hızlıca kollarıyla beni sardı ve kafasını boynuma gömdü. Ağlamaya başladım.

"Abi seni çok seviyorum. Kendini ve babamı koru olurmu?"

Abim de ağlamaya başladı. Kendisini ağlamamak için o kadar sıkmıştı ki kıpkırmızı olmuştu.

"Bende seni çok seviyorum sümüklüböcek. Hem sen ne kadar ağlak birşey çıktın, bak benide ağlattın!"

Abim kafasını kaldırdı, son kez gözlerine baktım ve hızlıca dışarı çıktım. Arabaya binip dirseğimi kapıya yasaldım. Ani gelen acıyla hızlıca kolumu kendime çektim. Dün babamın beni ittiridiği için yaraladığım kolumun üstüne yüklenmiştim. Yüzümü acıyla buruşturup anneme baktım. Oda arabaya bindi ve araba İzmir'den İstanbul'a yola çıktı.

~5 saat sonra~

Otobandan gittiğimiz için İstanbul'a varmıştık. Çok bilinmedik bir otelden annemin dinlenmesi için oda tuttum. Annemi otelde 3 korumayla bırakarak havalimanına gittim.

Havalimanından 2 gün sonrası için Fransa-İstanbul bilet aldım ve yurt dışına çıkmamız için gerekli herşeyi halletim. Hızlıca otele geri döndüm. Annemle bugün bu otelde yarında havalimanına yakın bir otelde kalacaktık.

Saat gece 12 olmuştu. Benim gözüme uyku bile girmemişti. Korumalar sürekli babamla iletişime geçip peşimizde adam olup olmadığını kontrol ediyorlardı. Babam otelin ve çevresindeki sokakların kameralarını kendi ekibine izleterek güvenlikten emin olmaya çalışıyordu. Bende kendi bilgisayarımda otelin içini izliyordum.

Annem mışıl mışıl uyurken ben aşırı acıkmıştım. Odamızda bulunan telefonla birşeyler söyledim. 20dk sonra geldi.

Tepsiyi alıp odamızda bulunan masaya geçtim. Sandivçlerden yedikten sonra aşağıda bir hareketlilik olmaya başladı. Hemen annemi uyandırdım. Annemin üstüne bol paltosunu giydirdim. Hızlıca arka kapıdan aşağıya indik. Annemi arabaya bindirdikten sonra ben binecekken başım dönmeye başladı.
Siktir!
Arabaya tam bir adım atmıştımki bacağımda keskin bir acı hissettim.
Sağlam bir siktir daha! Vuruldum!
Arabaya attım kendimi. Ben biner binmez arabaya ateş açıldı. Anneme sımsıkı sarıldım. Hem kolum sızlıyor hem bacağım aşırı derecede kanıyor hemde başım dönüyordu. Çantamdan bir tişörtümü çıkartıp yarama baskı yapmaya başladım. Çok korkuyordum . 15 yaşında bir ergendim anneme bu halde nasıl yardım edebilirdim?

Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Soğuk soğuk terlerken ellerim titriyordu. Kurşun sadece sıyırmıştı ama çok acıyodu. Daha önce sadece bir kez vurulmuştum. Vurulduğumdada 1 ay komada kalmıştım. Gözlerim kararmaya başladı. Annem şoförlere bağırmaya başladı.

"Hastaneye gitmemiz lazım!"

" Üzgünüz Banu Hanım, emirler sizin şehir değiştirmeniz yönünde."

"AMA KIZIM VURULDU! KAN KAYBI VAR!"

"Dediğim gibi elimizden birşey gelmez"

Son duyduklarım bunlar olmuştu. Zaten normele göre iyi dayanmıştım.






Gözlerimi yavaşça açtım. Bir hastane odasındaydım. Gözüme ışık tutuldu ve birisi benimle konuştu.

" Anka Hanım beni duyuyor musunuz? Duyarsanız gözlerinizi kapatın."

Dediğini yaptım.

"Merak etmeyin ciddi bir durumunuz yok. Yaranızda derin değil ama önlem için dikiş attık. Anneniz de yan taraftaki odada yatıyor. Şimdilik dinlenmelisiniz."

Zorlukla yutkundum.

"Annemin yanına gitmek istiyorum."

"Bu mümkün değil."

Zorlukla bağırmaya başladım.

"Beni annemin yanına götürün!"

"Peki Anka Hanım."

Doktor dışarı çıktı. Ardından hemşirelerin yardımıyla annemin yanına geçtim.

Annem hasta yatağında bitkin bir şekilde uyuyordu. Bende yanındaki koltuğa oturdum. Kafamı arkaya yaslayarak uyumaya başladım.

Tekrar uyandığımda hemşireler odamıza girmiş hem annemle hemde benimle ilgilenmiştiler. Annem doğumdan dolayı çok yorgun düşmüş, uyanmıyordu.

Sürekli tetikte olmam ve hızlıca yurt dışına kaçmamız gerekiyordu. Yerimizi bulmuşlardı! İsteseler öldürürlerdi.

Ben bunları düşünürken hemşire içeri girmişti. Kucağındaysa kundaktaki kardeşim! Ben heycanla ayağa kalkmaya çalıştım ama bacağımdaki yara buna izin vermedi. Yüzümü buruşturarak geri oturdum. Hemşire yüzüme gülümseyerek bakıyordu. Kucağıma kundaktaki bebeği verince heycandan ve mutlulultan aldığım nefesler hızlandı. Kardeşime camdanmış gibi narince yüzüne dokunuyor ve sıkıştırmadan tutmaya çalışıyordum. Anneme baktığımda uyanmaya başlamıştı, sanki kardeşimi hissetmişti. Annem gözlerini açınca ilk önce yavaşça etrafa baktı ve bizi gördü. Ben mutluluktan ağlıyordum. Yavaşça ayağa kalktım. Yaralı bacağıma ağırlık vermemeye çalışarak annemin yanına gittim. Onunda gözleri dolmuştu. Kardeşimi anneme uzattım.

"Annem acıktık ama açmı bırakacaksın bizi?"

Annem hem ağlayarak hemde gülerek kardeşimi aldı ve emzirmeye başladı. Bense onları ağlayarak izliyorum. Belki diyebilirsiniz aşırı tepki gösteriyoruz diye ama bizim kardeşimi kaybetme ihtimalimiz çok yüksekti ve ona zarar verme ihtimalleri hala çok yüksek. Zorlanarakta olsa kapıya ulaştım. Kapıdaki korumalara kapıdan 1 saniye bile ayrılmamalarını söyleyerek odama geçtim. Yatağa doğru yürüdüğümde gördüklerimle olduğum yerde dondum kaldım.

Yatağımın üzerinde yürümem için koltuk değnekleri ve yanında bir zarf.

Zarf mı? Buradalar mı?!




Umarım beğenmişsinizdir <3333....

Beyaz Orkide Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin