Merhabalar. Yeni bölüm geldi. Bir haftadan fazla oldu. Okunma sayısı az olsada aklıma geldikçe bölüm yazmaya devam edeceğim gibi.
Bir de sanırım bölümlerde atlama var. 2.bölümdeki okunma sayısı 3.bölümde olanın yarısı kadar. Lütfen bölümleri altamadan okuduğunuza emin olun.
İlla ki eksik olan yerler olmuştur. Bunları saygı çerçevesi içerisinde dile getirirseniz çok mutlu olurum.
İyi okumalar. Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın lütfen._____________________________
O gelmişti. Kapıdan çıkmış sorgulayan bakışlarla bakıyordu.
“ Size bir soru sordum.”
“ Ka- kaptan bu velet aşağıda çok ses çıkarıyordu. Biz de haddini bildirmek istedik.”
“ Ben sizin iğrenç sesleriniz dışında bir ses duymadım! Eğer bir daha böyle gereksiz eğlence arayacak olursanız ben sizi eğlendirmeyi bilirim. Şimdi o çocuğu aşağı indir geri. Hiçbir şey yapmadan. Ses istemiyorum!” hiddetle konuşmuş herkesin korkuyla titremesini sağlamıştı.
Kaptan Kim son kez bana bakmış arkasını dönüp içeri girmişti. Beni olası bir dayaktan kurtarmıştı. Ne kadar teşekkür etmek istesem onun daha kötü olduğu aklıma gelmiş bu düşünceleri kafamdan atmıştım.
Beni yukarı çıkaran kişi bana sinir dolu gözlerle bakmış üstüme doğru yürümüştü. Kulağıma eğilip “Seninle sonra hesaplaşacağım küçük fare. Ölmek için yalvaracaksın. Seni kimse kurtaramayacak.” Diye fısıldamıştı. Bir daha bulaşmaz diye düşünürken beni öldüreceğini söylemişti. Her şey benim başıma geliyordu zaten.
Beni bir hışımla ayağı çekmiş tekrardan hücrelerin olduğu yere getirip içeri tıkmıştı. Yere çökerken kolumu ovuşturuyordum çünkü hayvan herif koparmak ister gibi sıkmıştı kolumu. Kesin moraracaktı, beyaz ten sorunsalı. Ayrıca benim suçum ne.? Kaptanınız engel oldu. Ona kızın ona! Bana değil.
Bu arada tabii ki beni gösteren adama en ölümcül bakışlarımı atıyordum. O da bana kaçamak bakışlar atıyordu. Tabii, kabahatini anladı! Biraz daha kötü kötü bakmış geri önüme dönüştüm. Sesimi çıkartmamaya, şaşırılacak şey, karar vermiştim. A desem bana çullanıyordu herkes.
Uykum gelmişti. Malum aksiyon yaşadık, yorulduk. Bir de gemi beşik gibi arada gidip geliyordu. Neyse ki fazla dalga yoktu. Sonunda rahat (!) bir pozisyon bulmuş uyumaya çalışmıştım. Yastık niyetine halat vardı be! Neyse sus, uyu hadi.
Zihnim kaymış sonunda rahatsız bir uykuya dalmıştım.
...
Sabah olunca korsanlar bizi uyandırıp güverteye çıkarmıştı. Bekliyorduk yine. Ya bizi öldüreceklerini haber vereceklerdi ya da başka bir şey için bizi yukarı çıkarmışlardı. İkincisini umut ederek beklemeye devam ettim. Neyse ki hava biraz bulutluydu da eziyet çekmiyorduk beklerken.
Ardından kapı açılmış Kaptan Kim görünmüştü. Yüzü ifadesiz bir şekilde yanımıza yürümeye başlamıştı. Neden bu kadar duygusuz baktığını anlamıyordum. Diğer korsanların yüzünden alaycı gülüş eksik olmazken o farklıydı. Bunları düşünmeyi bırakıp ne yapacağını merak ederek bakmaya devam ettim. Sonunda önümüzde durmuş bizi incelemişti ne durumda olduğumuzu görmek için. Son olarak bana bakmış o günkü gibi uzunca bakmıştı.
Neden bana detaylıca baktığını anlamıyordum. Çirkin olduğumu düşünmeye bile başlamıştım. Bakışmamızı ilk bitiren ben olmuştum kafamı eğerek. Birkaç saniye beklemiş tekrardan ona bakmıştım. Bakışlarını çekmiş ağzını konuşmak için aralamıştı.
“ Sizi öldürmek emin olun adamlarıma oldukça zevk verirdi. Ancak önceden dediğim gibi bana lazımsınız. “ birkaç saniye durmuş sonra devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyster Laneti / Taekook
Fanfiction... Acımasız Kaptan Kim Taehyung bir ada tarafından lanetlenir. Laneti bozmanın tek yolu taşlaşmış kalbini yeniden attıracak birisidir. Peki Kaptan Kim bulabilecek miydi onu? Lanet bozulacak mıydı?