13

449 63 15
                                    

Uzun bir aradan sonra merhaba ballarım ^^
Bölümü yazarken paslandığımı hissettim ciddi anlamda. Bu bölümü bayağı aralıklı günlerle tamamladım ve içime sindiği de pek söylenemez. Ama kurgunun gidişatı beni memnun ediyor. Umarım siz de keyif alıyorsunuzdur ♡

Ve diğer diyeceğim şey ise diğer ficime de bir şans vermeniz. Onun yeri ayrı bende ^^ bakın oy verip yorum yapın tamam mı aşklarım

Dediğim gibi paslanmışım yazma konusunda o yüzden diğer bölümü hemen beklemeyin, oy sınırı yine koyacağım ama.

Keyifli okumalar.

Oy sınırı +100

___________

Kaptan'ın dediklerinden sonra bir daha aramızda konuşma geçmemiş, ben de her ne kadar son dediklerim için birazcık pişman olsam da bunu düzeltmek için diyalog kurmamıştım.
Şimdi ise ben koltukta o da kendi odasındaydı. Ama onun yanında değildim. Hem biraz endişeden hem de biraz onun yüzüne şuanlık bakamayacağım için odanın dışında köşede kalan koltuğa geçmiştim.

Çok mu ağır konuştum diye düşünüyordum şimdi. Ki şimdiye kadar bana ne kötü gözle bakmıştı ne de aşağılayıp, işkence etmişti. Hiçbirini yapmamıştı.

Bir yandan da içim rahat etmiyordu onunlayken. Belki de korsan olması beni önyargılar silsilesine itiyor ve geri çekiyordu. Ama şükredeceğim bir nokta vardı: O da, her ne kadar onunla yanyana olmaktan korksam da, iğrenç adamlarının itip kalkmasını çekmek zorunda değildim. Ya da pis bakışlarını...
...

Sabah Jimin yanıma gelip uyandırmış ve Kaptan'ın kahvaltısını hazırlamak için diğer tarafta kalan alt güverteye götürmüştü beni.

" Bundan sonra sen Kaptan'a kahvaltısını götüreceksin. İyi izle bu yüzden." Jimin bunları söylemiş tabak hazırlamaya başlamıştı.
Burası geminin diğer kısımlarına nazaran daha temizdi. Anlaşılan Kaptan bu konuda çok titizdi keza korsanlarda temizlik namına bir şey bulamazdınız. Burada olan birkaç kişi de diğer korsanlardan daha ' bakımlı' ydı. Belki esirlerdi onlar bir zamanlar. Sonradan Kaptan Kim seçenek sunmuş, onlarda bu işi seçmişlerdi. Ki diğer seçeneğin ne olduğu oldukça açıktı.

Kahvaltısını odasındaki büyük, uzunca bir yemek masasına kurmuştuk. Jimin çok yardım etmişti bu yüzden çok yorulmamıştım. Şimdi ise sadece Kaptan'ın teşrif etmesini bekliyordum. Ayakta!

Geçen dakikalar ardından sonunda odasından çıkmıştı. Simsiyah giyinmiş, cebinden sarkan saatin zinciri ona ayrı bir hava katmıştı. Gerçekten günlük hayatımda onunla denk gelsem onu keyifle izlerdim. Hem de ağzımın sularını akıtarak!

Ona olan bakışlarım nasıldı bilmiyorum ama Kaptan Kim kısa bir an yüzüme bakmış, dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı. Hayır yani Jungkook ne var diye onun normal birisi gibi düşünüp yakışıklılığı ile kendinden geçiyorsun!? Ne diyordum ben ya?

Hemen başımı eğip onun masaya oturmasını beklemiştim. Eminim şuan domatese dönmüştüm.

Sonunda Kaptan Kim oturmuş kahvaltısına başlamıştı. İçki ile... Şu ıssız sularda en fazla yiyebileceğiniz şey balık falandı. Ancak Kaptan Kim için kırmızı et hazırlanmıştı.

Ben öylece ayakta durmuş onu bekliyordum. Oturmam için herhangi teklifte bulunmamıştı. Ölürdü sanki teklif etse! Korsan bozuntusu ne olacak.

Aramızdaki sessizlik rahatsız edici bir şekilde sürüyordu ki bunu bölen utanç verici bir şey olmuştu : Karnım guruldamıştı! Ben bu utançla başımı daha da önüme eğip gözlerimi kapatmıştım. Tanrım lütfen duymamış olsun. O kadar sesli değildi galiba ya. Evet, evet. Duymadı.

Oyster Laneti  / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin