3

735 81 9
                                    

Medya Jungkook'un kıyafeti. Yine pinterestten.
Yorum yaparsanız sevinirim. Oy vermeyi de unutmayın.
Umarım beğenirsiniz. Kısa oldu ama dediğim gibi sonradan açılacak.
İyi okumalar. ^^


________________

Kaptan Kim'in gemisi. Bizim adaya yanaşıyordu. Her ne kadar korsanların arada buraya uğramasına alışsak Kim'in mürettebatı kadar gaddar değillerdi. Bu yüzden en nefret ettiğim korsan tayfası Kim'indi.

Ne işleri vardı bizim adada? Sonuçta yaşadığımız ada sıradandı. Zengin insan çok azdı. Ah tabii kaptanın keyfi nasıl isterse öyle hareket ediyorlardır. Adayı görüp eğlence çıkarmak için yanaşmışladır kesin. İskeleye yanaşmış inmeye başlamışlardı. Tabii bütün halk herkese haber vermek için bağıra bağıra etrafa koşuşuyor, bunu duyanlar da evlere giriyordu.

Benim hemen eve gidip kardeşimi güvenli bir yere götürmem gerekiyordu. Bu düşünceyle arkamı dönüp eve doğru koşmaya başladım. Umarım bir şey olmazdı. Sadece dinlenmek için yanaşmışladır. Ailemin ölümünden sonra kardeşime de bir şey olmasını kaldıramazdım. Onu ne pahasına olursa olsun korurdum eğer bu adanın tamamını yağmalamaya çalışırlarsa.

Hızlı hızlı koşarak beş dakikada eve varmış kapıyı açıp içeri girmiştim. Gözlerim kardeşimi ararken soldaki kapıdan çıktığını görmüş beni gördüğü gibi " Abi, neden bu kadar geç geldin? Neredeyse seni aramaya çıkacaktım. Ayrıca senin bu halin ne.?" deyip art arda soru sormuştu.

" Bak Saya, korsanlar adaya yanaştı. Kapıyı, pencereleri hepsini kilitlemeliyiz. Tamam mı? Hadi." Deyip harekete geçmiştim ki beni durdurup " Dur abi, neden bu kadar telaş yaptın ki? Gelip dinlenir ya da birkaç olay çıkarıp giderler." Demişti.


" Anlamıyorsun! Kaptan Kim' in gemisi bu. Bütün adayı yağmalamaya çalışabilir. Sözümü dinle!" bağırmak zorunda kalmıştım. Endişeleniyordum onun için.

Gözleri dolu dolu olmuş dediğimi yapmaya gitmişti. Kırdığım için kendime küfürler sıralayıp ona yardıma gittim.

Bu arada dışarıdaki sesler artmış çığlıklar yükselip yaklaşmaya başlamıştı. Tabii arkasından iğrenç kahkahalar geliyordu. Korktuğum şey oluyordu işte. Adayı yağmalayacaklardı. Korkuyla kardeşimin kolunu tutmuş onu gizli bölmeye sürüklemiştim. Gizli bölme onun odasında kilimin altında kalıyordu.

Kilimi kaldırıp kapağı açmış onu içeri koymuştum. Benim gidip dikkatleri üstüme gerekiyordu bu eve girmemeleri için. Kardeşim de bunu yapacağımı anlayıp bana " Hayır hayır. Sen de beni bırakma abi. Hadi sen de gel. Yer var burada. Lütfen, lütfen." Demiş ağlamaya başlamıştı. Benim de gözlerim dolmuştu ama güçlü durmalıydım. O ailemden tek kalan kişiydi. Belki ölürdüm, belki yaşardım. Bilmiyordum. Sadece onu korumalıydım. Ben önemli değildim.

"Bak Saya, ben de istemiyorum ama seni korumalıyım. Zorlaştırma. Hadi kardeşim. Gir içeri ve ses çıkarma sakın. Tamam mı söz veriyorum geri geleceğim." Titreyen sesimle konuşmuştum. Gözümden bir yaş düşerken hemen silmiş gülmeye çalışarak kardeşimin üstüne kapağı kapatmıştım. Halâ itiraz ediyordu kapayana kadar. Kulağımı tıkayıp kilimi üstüne sermiş kapağın görünmemesini sağlamıştım.

Sesler çok yakından geliyordu. Acı çığlıklar artmıştı. Bununla birlikte odama koşmuş bıçağımı almıştım. Pencerenin önüne gelmiş dışarı bakmaya çalışmıştım. Cidden de evimizin önüne kadar gelmişlerdi.

Kapıyı kıracakları vakit hemen onların göreceği şekilde bir pencereden atlayıp hızla koşmaya başlamıştım. Arkamdan küfürle bağırmalarına bakılırsa beni fark etmiş hemen peşime takılmışlardı. İşte şimdi başlıyoruz.

____________

Vote lütfen. Görüşmek üzere.


Oyster Laneti  / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin