Merhaba, nasılsınız.? Umarım iyisinizdir. Bölüm uzun oldu. Keyifli okumalar.
Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın lütfen sonra hepsi düzeltilecek. ^^Oy sınırı +50
Bölüm sonundaki açıklamayı okumayı unutamayın.
<3
_______
Kaptan'ın odasındaki dağınıklığı toplamaya başlamıştım. Tabii öncesinde biraz dinlenmiştim yumuşacık yatakta. Ne vardı yani biz de yatsaydık bu yataklarda? Uykuya dalmamak için zor tutmuştum kendimi. Gerçi uyusam Kaptan Kim pek bir şey demezdi galiba çünkü kendisi kalıp dinlenmemi söylemişti. Ama onun yatağında uyumak istememiştim.
Başım hala ağrıyordu ancak şuanlık hareketlerimi engelleyecek bir düzeyde değildi. İlk olarak toplamaya Kaptan'ın odasından başlamıştım. Neyseki burada fazla kırılacak şey yokmuş da fazla iş çıkarmadı bana. Birkaç biblo ve şamdan düşmüştü. Buna ek olarak da çekmeceler açılmıştı. İçlerinde çok özel bir şey olmamasını umarak onları kapatmaya yöneldim.
Çoğunda Kaptan'ın elbiseleri ve kişisel temizlik için eşyaları vardı. Hayır incelemedim kapatırken gözüm çarptı sadece! Kaldığım yerden devam edip son kalan, yatağın başında olan komodine adımladım. Tam kapatacağım vakit gözüme parlak bir şey çarptı. Azıcık merakıma yenik düşüp baktım. Özel olduğu aklıma gelmişti ancak onu o an düşünmüyordum.
Çekmeceyi biraz daha aralayıp daha görünür olmasını sağladım. Orada sadece kırmızı eski duran bir defter ve onun üstünde çalışmayan cep saati.
Eski bir saatti keza defter de kullanıldığını belli edecek kadar yıpranmıştı. Kaptan Kim herhangi bir eşyaya değer yüklemeyeceğini düşünüyordum ki burada olan defter ve eski saat bunların tam tersini kanıtlıyordu.
Defterde belki de yaptığı canilikler yazıyordu. Ya da başkasının defteriydi. Meraklanmıştım haliyle. Sadece ucundan bakacaktım. Evet, öyle yapacaktım. Bu yüzden ne aldat yanlış olduğunu bilsem bile deftere uzanmış elime alacaktım ki arkamda birisinin varlığını hissetmiştim. Şimdi sıçtın Jungkook!
Telaş ve korkuyla hemen arkamı dönecektim ki bunu yapmama gerek kalmadan o kişi kolumdan tuttuğu gibi ayağı kaldırıp kendisine çevirdi.
Döndüğüm gibi Kaptan'ın yüzüyle karşılaştım. Her seferinde ona yakalanmam da cabasıydı. Cidden evren bana karşıydı. Aish!
Bana sert ve sorgulayan gözlerle bakıyordu. Yutkundum. Bu sefer öldürecekti kesin. Sen kendi kendini yaktın Jungkook!" Sen eşyalarımı mı karıştırıyordun?!" bağırmamıştı ama oldukça sert çıkmıştı sesi.
" H-hayır. Sadece etrafı topluyordum." sırf daha fazla kızmasın, yalan söylediğimi sanmasın diye göz temasımızı kesmemiştim ama gözlerimi kaçırmamak için kendimi zor tutmuştum. Bakışları ürkütücüydü.
" Sana neden inanayım!? Ne yapıyordun burada?" çattık ya. Uzatmasan olmuyordu zaten.
" O senin bileceğin iş Kaptan Kim. Eğer odada biraz göz gezdirirsen doğru söylediğimi anlarsın." canıma susamıştım galiba ama bana yalancı da diyemezdi. Hah!
Bunu dememle kısık gözleri ile, ki hala elini kolumdan çekmemişti, odayı inceledi. Birkaç saniyenin ardından bana dönen gözleri ile elleri gevşemiş bir adım geri gitmişti. O an çok yakın durduğumuz dank etti. Boğazımı temizleyip hiçbir şey olmamış gibi dik durmaya çalıştım.
" Pekala. Dediğin gibi olsun Jeon. Ama gözüm üzerinde haberin olsun." ben konuşmasının bittiğini düşünürken o tekrar söze başladı.
" Ayrıca ben sana yerinden kalkmaman gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum. Görüyorum ki emrime karşı gelinmiş. Açıklaman var mı!? " bu adam takıktı galiba. Pff.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyster Laneti / Taekook
Fanfiction... Acımasız Kaptan Kim Taehyung bir ada tarafından lanetlenir. Laneti bozmanın tek yolu taşlaşmış kalbini yeniden attıracak birisidir. Peki Kaptan Kim bulabilecek miydi onu? Lanet bozulacak mıydı?