[10]

3.7K 221 45
                                    

Kaç kere geldiğimi bilmediğim hastaneye kısa bir bakış attıp oflamıştım. İçeri giren hemşire gülümseyerek bana bakmıştı.

" Yine gelmişsin " dedi nazikçe gülümseyerek.

" Öyle valla hemşire abla. Yakında yerleşeceğim buraya " dedim gülümseyerek.

" Serumda ağrı kesici var, birazdan daha iyi hissedersin " dedi gülümseyerek.

Kafamı salladım. Hemşire çıkınca içeri asker bey girmişti.

" Doktor ciddi birşey yok dedi " dedi.

" Anladım " dedim.

" Aileni aramamı ister misin? " Diye sordu.

" Abimler okul için gittiler, tekim ben " dedim.

" Galiba bu gece bana misafirsin çocuk " dedi.

" Bak ya! Çocuk değilim ben, 19 yaşında bir bireyim! " Dedim.

Asker bey ise gülüp peki demişti.

Gıcık asker bey hıh!

***

Beni evine getiren asker beyle ofladım, ne vardı evime gitsem?

" Hem çocuk değilim diyorsun hemde çocuk gibi davranıyorsun " dedi asker bey gülümseyerek.

Belki kötü niyetle dememişti ama söylediği sözler içime oturmuştu. Ben çocuk olamamıştım ki, hep susturulmuş , elimden herşeyi alınmış, evden çıkarılmamış biriydim.

Dudağımı dişleyip arabadan inen asker beye ayak uydurdum. Gözlerim dolmuştu ama ağlamak istemiyordum.

Birden alnım da hissettiğim el ile irkilip asker beye baktım.

" İyi misin? Gerçi ateşin yok " dedi merakla.

" İyiyim " dedim titrek çıkan sesimle.

Birden asker bey beni kucağına alınca irkilmiş, ona bakmıştım.

" Ne? Hastamı yürütemezdim " dedi gülümseyerek.

Zalimin oğlu ne güzel gülümsüyor.

" İyiyim ki ben " dedim mırıldanarak.

" Tabi tabi " demiş eve yönelmişti.

Beni tek koluna alıp kapıyı açan asker beyle hayran hayran ona bakmıştım. Adam bildiğin beni tek koluna alıp kapıyı açmıştı lan!

" Çok güçlüsün " dedim utanarak.

" Senden daha ağır şeyler taşıyorum ben " dedi ve ayağıyla kapıyı örtüp uzun koridorda ilerledi.

Salona gelince beni koltuğa bırakıp üstüme ince bir pike getirmişti.

" Uzun zaman sonra eve geliyorum, belki sana göre soğuktur " deyip vermişti.

Bense itiraz etmeden kabul etmiştim.  Aslında soğuğa aşinaydım. Babam kışın bile battaniye de yatırırdı.

" Ben sana yemek yapmak isterdim ama evde malzeme yok. İstediğin birşey varsa söyle sipariş vereyim " dedi asker bey.

" Sen ne yersen yerim ben " dedim utanarak.

" Çekinmene gerek yok" dedi saçlarımı okşarken.

" Şey acılı lahmacun " dedim.

Asker bey beni onaylamış ve hemen siparişleri vermişti. Siparişini verdikten sonra benden izin isteyerek üstünü değiştirmeye gitmişti. Birkaç dakika sonra elinde birkaç kıyafetle geri gelmişti.

" Bunlar kardeşimin kıyafetleri sana uyar belki " dedi ve bana verdi. " İstersen yemekler gelene kadar duş al. Yardıma ihtiyacın olursa söyle gelirim, kulağım sende olacak " dedi.

Kafamı salladım ve yavaşça ayağa kalkarak asker beyin gösterdiği banyoya girdim.

Fazla oyalanmadan duşumu alıp üstümü giyindim. Aynada kendime baktım. Biraz daha iyi görünüyordum. Babamın yarası kapanmasa da fiziksel olarak düzeliyordum...

Banyodan çıkıp tekrar salona giderken evin ısındığını fark etmiştim. İstemsizce gülümsedim.

Mutfaktan çıkan asker beyle göz göze gelmiştim.

" Saçını kurutsana hasta olursun" dedi.

" Yok iyiyim böyle, hem kendi kurur " dedim.

" Tabi tabi " dedi ve bileğimi tutup beni koltuğa oturtu. Boynumdan havluyu alıp saçlarımı kurutmaya başladı.

" Saçların çok güzel " dedi sessizce.

" Teşekkür ederim " dedim utanarak.

Babam saçlarımdan nefret ederdi. Biraz uzasa kız gibisin der döverdi. Aslında saçlarımı uzatmak istiyordum ama babam saçlarımdan tutarak dövdüğü için hep kısa olurdu saçlarım...

Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin